CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 14 Mart Tıp Bayramı’nda yaptığı açıklama hakkında, “Söylediklerim ortadadır. Emekçiler korunmalıdır. Çalışanların işleri korunmalıdır” dedi. Beko yaptığı açıklamasında;
“14 Mart Tıp Bayramı günü yaptığım açıklamada Türkiye ekonomisinin büyük bir durgunluğun eşiğinde olduğunu ifade ettim. Krizin kapıda olduğunu söyledim. Kaybeden en azından bu kez işçiler, emekçiler, emekliler, yoksullar olmasın dedim. Üretim yapan sektörlere doğrudan destek verilmeli, Esnaf gözetilmeli dedim. Yandaş teşvikçiliğinin sınırına gelinmiştir, bu yol yol değildir dedim. Birçok adımın eşzamanlı olarak atılması gereğine işaret ettim. Sadece sermaye sahiplerini koruyan anlayışla bu büyük sorunla baş edilemeyeceğinin altını çizdim. Büyük bir halk sağlığı krizi ile ekonomik krizin kapımızda olduğunu dile getirdim. Önerdiğim politika demeti çok katmanlı olarak destekleri içermekteydi. Bu kapsamda söylediklerim ortadadır. Emekçiler korunmalıdır. Çalışanların işleri korunmalıdır. Krizi güvencesiz çalışmanın gerekçesi haline getirmek hem bu krizi derinleştirecek hem de daha sonraki krizlerin kapısını açacaktır. Emekçilerin ekonomik aktivitenin taşıyıcısı olduğu unutulmamalıdır. Emekçilerin, emeklilerin, yoksulların gelirlerinin arttırılması küçük esnafa doğrudan olumlu etkide bulunacaktır. Bu sebeple maaşlar, sosyal destekler ve her türlü sosyal ödeme arttırılmalı ve ödemeler öne çekilmelidir. İş gücü kaybı kamu tarafından üstlenilmelidir. İş yerlerinin ayakta kalması garantisi altına alınmalıdır. Virüsle bağlantılı ilaç ve sağlık malzemesi katkı payı ödemesi acilen rafa kaldırılmalıdır. Derinleşme ve ağırlaşma potansiyeli yüksek bir krizin eşiğindeyiz. Çok yönlü ve çok boyutlu müdahaleye ihtiyaç vardır. Tabip odaları, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri sürecin bir parçası kılınmalıdır. Maalesef gelinen noktada endişe ettiğim tüm olumsuzlukları içeren bir paket dün hem de Çankaya Köşkünde açıklandı. Pakette işçiye, emekçiye, emekliye, yoksula hiçbir şey çıkmadı. Sağlık çalışanlarını korumaya dönük hiçbir önlem pakette yer almadı. Test kitlerinin ve solunum cihazlarının temini, aşılama çalışmaları gibi toplumun esas merak ettiği konulardan bahsedilmedi. Emeğiyle geçinenlere topyekûn bir saldırı paketini toplumun önüne koydular. On yıllardır işsizlik, eşitsizlik, yokluk ve açlık dışında bir şey getirmeyen aynı uygulamaları gündeme getirdiler. Sermayenin en üretken olmayan kesimine vaatler ve kendi iş alanlarında Bakanlık görevi yapanların sektörlerine kredi ve öteleme planı içeren yeni bir borçlanma stratejisi çıktı. Kamu kaynaklarını har vurup harman savuranlar şimdi yine zar zor geçinen emekçilerin önümüzdeki yıllarda ödeyeceği vergilerle saltanatlarını devam ettirme programı açıkladı. Hayatını kaybetme riski olanlara kolonya ve maske dağıtmayı, başa geleceği kabullenmeleri gerektiği söylendi. Esnek çalışmanın derinleştirilmesi, muhtemel kıdem tazminatına saldırı ve emeklilik sisteminin bitirilmesi planlarını bizlerle paylaşan bu iktidar sahiplerinin yanlarında dün, Çankaya Köşkünde, kimlerin yer aldığı tarihe geçecektir. Tabip Odalarını, emekçilerin örgütleri olan İşçi ve Memur Sendikalarını, Emekli Sendikalarını, Demokratik Kitle Örgütlerini, TTB, DİSK, KESK başta olmak üzere böyle bir kriz ve yıkım gününde yok saymaya çalıştılar. Milyonları masalardan dışladılar. Bedelini siz ödeyeceksiniz, sefasını biz süreceğiz ve kimseye de hesap vermeyeceğiz demiş oldular. Halk sağlığımız ve toplumsal barışımız çok büyük bir tehdit altındadır. Kriz günlerindeyiz. Sarayı, yandaşlarını işçi, emekçi, emekli, yoksul düşmanlarını tanıyoruz, görüyoruz, çok iyi biliyoruz. Umduğumuzdan daha kötüsüne razı olmayacağız. Ölümü gösteriyorlar ama razı gelmeyeceğiz!”diye konuştu.