Türkiye, Sosyal Adalet Endeksi’nde 41 Ülke arasında 40′ ıncı sırada…
Yoksulluğun önlenmesinde 31’ci sırada…
Eğitimde fırsat eşitliğinde sonuncu (41)…
Sosyal hayata dahil olma ve ayrımcılığa uğramama başlığında 39′ uncu…
Sağlık başlığında 36’ncı sırada…
Ve bu yüzden bugün, adaletin olmadığı, hukukun işlemediği Ülkemde adaletin en ilkel formu olan, haset ”ben de yok onda da olmasın” yapısı hakim.
Peki,
bizler değil miydik, ”adaletin hiçbir şeyle takas edilmeyecek kadar önemli ve değer olduğunu” savunanlar?
Hukuk kavramı gelişmişliğin göstergesidir. Eğer bir toplumda hukuk kavramı örselenmiş ise, en temele indiğinizde ”haset” kavramının varlığını görürsünüz.
Çünkü varlıkta eşitlenme değil, yoklukta eşitlenme kabul görmeye başlamıştır.
Yani üretmiyoruz, üreteni de kabul etmiyoruz.
”Eski köye yeni adet çıkarma!” yani, ”icat çıkarma başımıza!”
Çünkü gerek yok.
Çünkü, ”ben de yoksa başkasında da olmamalı.”
Üretmeyelim, hiç üretmeyelim… Hatta üretenin başını da ezelim.
Birisi ”eşitlik” mi dedi?
Birisi ”hukuk” mu dedi?
Birisi ”adalet” mi dedi?