İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), M1A Yenikapı-Otogar-Atatürk Havalimanı metro hattı viyadüklerinde deprem güçlendirme çalışmalarına başlattı. 1994 yılında yapılan Davutpaşa ve Merter ile 2002’de inşa edilen Dünya Ticaret Merkezi (DTM) viyadüklerinde deprem güçlendirme projesinin temeli atıldı. DTM istasyonunda gerçekleştirilen temel atma törenine; CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ve Bolu Kıbrısçık Belediye Başkanı Emin Tekemen katıldı. Törende sırasıyla, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Kendisinden önce konuşan Alpkökin’in projeyi “butik” olarak nitelediğini belirten İmamoğlu, “Az önce Pelin Hanım, ‘Bu butik iş’ dedi. ‘Butik iş’, yaklaşık 700 milyon lira. Pelin Hanım’ın işe bakış kavramı çok değişik. O, bu tür işleri, 700 milyon liralık yatırımı ‘butik’ olarak görüyor. Çünkü metronun, biz göreve başladığımızda 32-33 milyon Euro olan kilometre maliyeti, yaklaşık 50 milyon Euro’lara çıktı. Büyük maliyetler ve her bir metro inşaatımız, aslında devasa işler. Yani 15 milyar TL, 10 milyar TL, 20 milyar TL, 25 milyar TL gibi yatırımlar. Kıvançla bu yatırımları yapıyoruz ve devam ettiriyoruz. Ben yine de Pelin Hanım’ın motivasyonunu bozmayayım, bu ‘butik’ yatırımın temel atma törenine geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim” dedi. Deprem konusunu, yapı stokundan tarihi eserlerin restorasyonu ve güçlendirilmesine kadar farklı aşamasını gözeterek ele aldıklarını kaydeden İmamoğlu, “Bir kısım farklı fonksiyonları olan geçmişteki sanayi yapılarından birçok esere varıncaya kadar, güçlü bir yatırım sürecini yönetiyoruz. Neredeyse artık kentin yüzlerce noktasına değmenin ve onlara dokunmanın, onları iyileştirmenin gururunu yaşıyoruz. Bu bize gösteriyor ki, istediğiniz zaman İstanbul’da, her gün bir farklı iş ile hayata çok değer katabilirsiniz” şeklinde konuştu.
“Ama bir yanıyla da aslında geçmişte ne kadar ihmal edilmiş süreçlerle karşı karşıyasınız, onu da görüyorsunuz” diyen İmamoğlu, bakıma aldıkları viyadükleri de bu kapsamda güçlendireceklerini aktardı. Viyadüklerin geçmiş dönemden bugüne ihmal edilmişliğini öğrendiğinde şaşkınlığa uğradığını vurgulayan İmamoğlu, “Arkadaşlarım, ‘Hızlıca başlayalım’ dediler. Hatta o esnada arkadaşlarım, bu konuda İller Bankası’yla bir görüşmenin yapılabileceğini, bir fonla ilgili bir kaynağın mevcutta olduğunu dile getirdiler. Tam 1,5 senedir, hatta daha fazla, bu konudaki girişimlerimize cevap bile verilmemiştir. Yani bu şehrin deprem konusuyla ilgileniyoruz. ‘Depremi önemsiyoruz’ meselesinin lafta kalan kısmıdır bu. Amacımız ne? İşte 1 milyar, 1,5 milyar -neyse- farklı fonların bu şehre gelmesi, bu tür işlerin daha hızlı hayata geçmesine vesile olması. Bu tür finansman kaynaklarını, iyi ve doğru zamanda planlayıp kullanmadığınız zaman, ülkeye sokulan bu fonlar kullanılmadığı için, geri gönderilen fonlara dönüşüyor. Bu bakımdan, burada böylesi hazır bir kaynağın bize sunulmamasını vatandaşlarımıza şikayet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Olası İstanbul depremi ve kentsel dönüşüm konusunda, seçim sonrası göreve gelen yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile geçtiğimiz günlerde bir araya geldiklerini hatırlatan İmamoğlu, görüşme ve sonrasında yaşanan süreç ile ilgili özetle şunları söyledi:
“Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı, bir kararname yayınladı. Bu kararnamede şöyle diyor: Altyapı ve Dönüşüm Başkanlığı… Yani TOKİ gibi bir şey. Şimdi ben buradan kıymetli Şehircilik Bakanımıza bu konuda seslenmek istiyorum. Saygıdeğer Bakanım; sizinle oturduk, konuştuk. ‘Müşterek çalışmayla, birçok hususun ilerlemesi ve yönetilmesi hususunda iş birliği yapmamız konusunda hazır olduğumuzu, her konuda, her türlü fedakarlığı yapmaya kararlı olduğumuzu, deprem meselesini siyaset üstü bir yere koyduğumuzu ilettik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kurumu da bu milletin, Bakanlık da bu milletin, diğer kurumlar da bu milletin. Birlikte kararlar alarak, işlerimizi kolaylaştıralım ve hızlandıralım.’ Ben bu sözü ettim. Sonra kendilerinin de birkaç kez bu mealde paylaşımları oldu. Özellikle dedim ki; ‘İstanbul’un gerekiyorsa bir kanuna bile ihtiyacı var. Yani bu konuda özel bir düzenlemeye, bir sürecin hızlanması noktasında bir kararlılığa ihtiyacı var. İstanbul’u özel bir yere koyun. Ama nasıl özel bir yere koyun? İstanbul’da bir ‘Deprem Konseyi’ gibi, ‘Deprem Kurulu’ gibi bir mekanizmanın olması, baz kararlarını hızlı alınması, meselelerin siyaset üstüne taşınması gerekiyor. Çünkü, bazen bazı noktalarda, bazı binaların dönüşümü 10 yıl, 15 yılı alıyor. Ben bunları yaşadım. Siyasetin nasıl engellediğini de şehre bir bütün bakarak, bütün mevzularını, bütün kurumlarıyla aynı masada ele alma kabiliyetini de öne koyarak bir düzen oluşturmalıyız’ diye bir açıklama, bir açılım yaptım ve kendisine bunu sundum.”
Alpkökin de konuşmasında özetle şu bilgileri paylaştı:
“2019’da göreve başladığımda, 140 kilometrelik 12 tane metronun, hiçbir finans ve bütçesi planlanmadan durdurulmuş olduğundan dolayı duymuş olduğum o zamanki şaşkınlığı dile getiriyordum. Bugün burada bir şaşkınlığımı daha dile getireceğim. O da yine bir inşaat mühendisi ve bir akademisyen olarak, ta 1990’larda tasarlanan, 1994’te işletmeye açılmış olan ve sürekli dinamik ağır yükler altında olan bu köprü ve viyadüklerin, değişen standartlara göre ağır bakımlarının bugüne kadar hiç ele alınmamış olduğu da yine görmüş olduğum beni şaşırtan önemli olaylardan bir tanesiydi. Dolayısıyla biz, sadece 10 tane metro ile dünya rekoru kırmıyoruz ya da yıllık 13 kilometrelik hattımızla bir İBB rekoru kırmıyoruz. Aynı zamanda ta 90’lardan bu yana hiç yapılmamış olan köprü ve viyadüklerimizin bugünkü performanslarını değerlendiriyoruz depreme karşı. Değişen mühendisliğin ve standartların getirdiği son noktada bunları değerlendirip, bunların güçlendirme projelerini yapıyoruz ve daha sonra da bunların imalatlarına başlıyoruz.”
“4.1 kilometrenin 3.1 kilometresinde, yaklaşık 94 tane viyadük ayağında, çeşitli fore kazıklar ve kuyu temel yöntemleriyle burada güçlendirme yapacağız. Fore kazık, nispeten daha kolay bir imalat ama kuyu temellerimiz de oldukça zor imalatlar. Tabii ki burada yine betonarme mantolama işlerimiz de olacak 3.1 bir kilometre boyunca. Ben ve arkadaşlarım, bu projeye çalışırken, gerek viyadüklerin beton kalitesi, gerekse donatılarındaki pasları değerlendirdiğimizde, hakikaten son derece iyi şartlarda olduğunu gördük. O dönemde bu işi yapmış olan yüklenicilerimize de bir kere daha biz teşekkür etmek istiyoruz. Ancak, deprem yönetmeliğimizin değişmesi ve deprem mühendisliğinde geldiğimiz son teknolojiyle beraber, viyadük ayaklarının sıvılaşma zonu içinde kalmasından dolayı, bu viyadük ayaklarımızı fore kazık yöntemi ve kuyu temel yöntemiyle biraz daha derine alıp, daha sonra da mantolamayla burayı güçlendirmek ve dinamik yükler altında o genleşme derzlerine yeniden ağır bakımlarının değiştirilmesini yapmak, bizim bu projemizdeki hedefimiz. Aynı zamanda bu proje, tasarım olarak da yapım olarak da çok butik bir iş. Çünkü, işletme altında biz bu işi yapıyor olacağız.”
Konuşmaların ardından viyadüklerin güçlendirilmesi işini başlatacak ilk temelin betonu Çelik, İmamoğlu ve beraberlerindeki heyetin tanıklığında döküldü.