Eski Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin yeni parti kuracağı haberi büyük yankı uyandırdı. Hürriyet’ten Yalçın Bayer bu konuyu köşesine taşıdı.
İşte o yazı…
İnce, Yalova’da kurbanını kestikten sonra kendi kullandığı otomobiliyle Bodrum yönüne hareket etti.
Telefonla arayan çok partili oldu. Bize kızan da vardı, kendisini bir umut olarak gören de…
CHP’nin ‘ağır’ isimlerinden biri “Benim bildiğim Muharrem İnce, CHP’den ayrılmaz ama ayrı bir parti kurmayı düşünüyorsa Kemal Kılıçdaroğlu ve mevcut CHP yönetimi ‘Biz nerede hata yaptık’ diye düşünmelidir” dedi.
Yapılan ve kamuoyuna yansıyan anketlerde yüzde 1 civarında oy alacağı görülen Davutoğlu ile ilgili “Yüzde 99 fikirlerimiz aynı” açıklamasını yapıp Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 31 oy almış Muharrem İnce ile parti içinde bir araya gelememesi sorgulanmalıdır.
“CHP içinde kitlesel oyu en fazla siyasetçi Muharrem İnce’dir ve bu seçim sonuçlarıyla ispatlıdır. Muharrem İnce’ye, değişime imza veren pek çok CHP’linin siyasi yaşamını bitirdiler. Belediye başkanlarını aday göstermediler. Milletvekillerini listeye koymadılar.”
İnce’nin ‘kırgınlıklarını’ özetlersek:
Doğu Perinçek, Temel Karamollaoğlu hakkında “Demokrasi için imza verin, aday olsunlar” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin İnce’ye oy ve imza veren delegeleri siyaset dışına itmesine Muharrem İnce’nin çok üzüldüğünü biliyoruz. İki sene önce milyonları meydanlara toplayan, değişim olabileceğine, iktidarın seçimleri kaybedebileceğine toplumu inandıran Muharrem İnce’yi kurultayın yapıldığı alanın son sırasına tuvalet önüne oturttular, bu gerçek bir eleştiridir. Saraya gittiğini ima ederek iftira atmaya, itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Daha vahimi seçim gecesi 46 bin sandık sonucunu alamamalarına ve CHP’nin sisteminin çökmesine rağmen başarısızlıklarını Muharrem İnce’ye iftira atarak örtmeye çalıştılar.
Biz de şöyle diyebiliriz:
Muharrem İnce çocuk yaştan beri CHP’li ve Atatürkçü olduğu için sustu, “Kan kusarım, kızılcık şerbeti içerim” dedi. “Partim değil, ben yıpranayım” dedi ama gelinen noktada CHP’yi CHP’li olmayanların yönettiğine inanıyor. Tıpkı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday yapıldığı gibi… Abdullah Gül, Ali Babacan gibi isimlerin aday yapılıp seçmenin tıpış tıpış gidip oy vereceği bir tabloya itiraz ediyor. Bu nedenle parti kuracağına ve/veya Cumhurbaşkanı adayı olacağına inanıyorum. Hatta daha önce siyaset yapmamış, genç, alanında uzman kişilerle program çalıştığını biliyoruz.
Ne derler: Hırs aklın önüne geçmemeli… İnce bu kurala uyar mı, bilmiyoruz. Bir süre izlememiz gerekiyor.