Bırak bir bir dökülsün kendini gizlediğin aynaların sırları, görünen görünsün. Bırak, kendini gizlemek için harcadığın çabayı. Bırak artık! Kendi sırrında parçalansın cam, tarumar olsun dünün bütün doğruları. Seni fark etmeden yanından geçenler olsa ne çıkar? Zorlama artık! Bırak aksın zehir, temizlensin kan, bulsun yolunu zaman…
Hem her şey yalan olsa ne çıkar? Unutma! senin doğruların var, inandıkların, elini uzattıkların, elini uzatanların var. Davranışlarını kimselere aldırmadan etrafındakilere göre çeşitlendirme özgürlüğün var.
Ve yine unutma, bu demde sadece gerçeğin yolcususun. Gücün yok sanma bu teknesiz yolu adımlamaya. Sanma ki, konuştuğun için yorgunsun, sustuğun için tüm yorgunluğun, yokluğun.
Şimdi tam zamanı! Zamanı kalbini kırdıkları yerde uyut, evvelce verilmiş sözleri unut ve öyle bir çığlık at ki, bütün sessizlik yeminleri o an bozulsun.
Bırak artık her şey konuşulsun…
II
Toplum olarak bazen birbirimizden yaşayamadığımız hayatların öcünü almaya çalışıyor, acı çekiyoruz. Oysa öç almanın sonu yok ama yaşam sonlu ve sınırlı. Gelin hep beraber el birliğiyle uydurduğumuz hayat oyununun kurallarını bir kez daha gözden geçirelim. Ben yaptım ve gördüm ki, herkes bu hayattan payına düşeni alıyor ve herkes kendi içinde kendine ait zor bir hayat mücadelesi veriyor. O halde şefkatli, vicdanlı, sevgi dolu yürekler taşımaya ne dersiniz?.