Ben göreve geldiğimde şunu söyledim, ben bu kentte yaşayan çocuklar için çalışacağım. Sonra gençlerden bahsettim, sonra kadınlar dedim, sonra yaş almış kadınlarımız dedim. Dolayısıyla bu kentte yaşayan her bir vatandaşımız için çalışmaya söz verdim. Gururla söyleyebilirim ki söz verdiğimizden çok daha fazlasını yaptık. Çocuklar için kadınlar için gençler için apartman görevlileri için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Biz ne yaptıysak Beylikdüzü için yaptık, Beylikdüzülü komşularımız için yaptık. Ne diyoruz, bizim pusulamız Beylikdüzü. Beylikdüzü’nden başka bir şey düşünmüyoruz ve bundan sonra da düşünmeyeceğiz. Sosyal belediyecilik bizim işimiz. Sosyal belediyecilikte önder işler yapıyoruz. Sizlere söz veriyorum, bu kentte yaşamanın onurunu bu kentte yaşayan 409 bin vatandaşımıza yaşatacağız. Yaptığımız projelerle memleketimizin dört bir yanına ilham olacağız.
Bu kentte en önemli mesele şudur; kenti dirençli hale getirebilmek. Direnç ne demek, afetler karşısında hızlı toparlanabilen hemen ayağı kalkabilen ve kentte yaşayan komşularını zorda bırakmayan belediyecilik anlayışı. Sanki İstanbul’un 39 ilçesinde deprem olmayacak gibi davranıyor arkadaşlar. Bu konuyu gündemine alan bir belediye duymadım büyükşehir belediyemiz hariç. Ben bu kentte yaşayan komşularımı depremlerde, afetlerde asla yalnız bırakmayacağım. Nasıl Hatay ve İskenderun’da koştuysak insanların yardımına hiçbir insanımızı muhtaç durumda bırakmayacağız. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Deprem olduktan sonra değil, deprem olmadan tedbirimizi alıyoruz.
Size söz veriyorum, evlatlarımızın daha güvenli bir ortamda yaşaması için sonuna kadar çalışacağız. Çok söz değil, iş yapmayı kendine şiar edinmiş bir adamım. Anlatan değil, gösteren yapan belediyecilik yapmaya gayret ediyoruz. Burada sizlerde yaptığımız projeleri biliyorsunuz, ben sizlere ‘yol arkadaşım’ diyorum. Sizleri çok seviyorum ama sizlerden de daha çok sevdiğim evlatlarımız var. Evlatlarımız için çalışmaya proje üretmeye devam edeceğim.