Seçimin ardından tüm siyasi partilere yapacağını açıkladığı ziyaretlerin ilkini partisine yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “AKP’nin kendisine randevu vermedi, MHP’den henüz dönüş almadık” dedi.İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişhane’deki CHP İstanbul İl Başkanlığına teşekkür ziyaretinde bulundu. Ziyaret sırasında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, kampanya döneminde bir çocuğun gönderdiği kumbarayı ve mektupları “sembolik bir emanet” olarak takdim etti. Kaynak Yeniçağ: İmamoğlu: “AKP randevu vermedi!”
İmamoğlu da Kaftancıoğlu’na İSMEK’te yapılan Kız Kulesi seramiği hediye etti. Toplantıda CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Bugün Belediye Başkanımızın bizleri ziyareti çok kıymetli. Bildiğim kadarıyla tüm siyasi parti başkanlıklarına ziyarette bulunacak kendileri. Bu siyasetin normalleşmesi ve aslından bundan sonra devam etmesi anlamında daha da kıymetli. Yaklaşık 18 aydır il başkanıyım. İsterdim ve arzu ederdim ki, belediye başkanımızdan önceki belediye başkanlarımızda da benzer ziyaretlerimiz olsun. Kendileri, siyasi partileri ziyaret etsinler. Kentin sorunlarını varsa, güzelliklerini birlikte konuşarak, paylaşarak çözelim. Bu siyasi iletişimi devam ettirelim arzusu beklediğim bir şeydi. Belediye Başkanımızın bu ziyaretiyle, böyle olacağının hissettirilmesi bakımından çok kıymetli” dedi.
SİYASET BİLEK GÜREŞİ DEĞİL
Ekrem İmamoğlu da konuşmasında; “Normalleşme diyoruz. Aslında garip bir tanım olsa da, ama ne yazık ki, böyle bir tanıma muhtacız. Siyaset, gerçekleri barındırmayan, sadece kişilerin birbiriyle arasındaki sırf bir bilek güreşi ya da kavga üzerinden kazananı-kaybedeni olan bir mecra olarak hissediliyor. Bu gerçekten, dünyaya çok temiz gözle bakan çocukların, sonra gençlerin, çok canını sıkıyor. Ülkenin geleceğine dair zihinleri şüphelerle dolu. Ben bunu hissediyorum sahada. Çocukları önemsiyorsak, bu ülkenin, bu şehrin gençlerinin geleceğe nasıl baktığı bizim için değerliyse, bu alanı hep birlikte değiştirmemiz ve dönüştürmemiz şart” diye konuştu. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğunda da yaptığı ilk şeyin tüm siyasi partileri ziyaret etmek olduğunu söyledi.
“DİĞER PARTİLERDEN RANDEVULARIMIZ, GİRİŞİMLERİMİZ VAR”
“Kendi mensubu olduğumu partideyim. Ama bugünkü ziyaretimin biraz daha, siyasi partileri bakışımızın bir başlangıç ziyareti” diyen İmamoğlu şunları kaydetti: “İlk etapta Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden talepte bulunarak yola çıktık. Bugün CHP’deyiz. Diğer partilerden randevularımız, girişimlerimiz var. Girişimlerimizin devam ettiği partilerimiz var. Bu bağlantı ve diyalog devamlı olsun. Bu uygulananın örnek olduğunu düşünüyorum. Asla vazgeçmeyeceğimiz bir uygulama olacak. Kim ne düşünürse, ne yaparsa yapsın, önemsediğim yok. Ben şahsen toplumun adına doğru adım atıyorsak gerisini düşünmenin önemli olmadığını hissediyorum. Bu bağlamda İl yönetimiyle bir değerlendirme yapacağız. Partimden bulunmaktan büyük gurur ve onur duyuyorum.”
“RANDEVU VERMEDİLER”
Başarılı bir kampanya süreci nedeniyle tüm il yönetimine teşekkürlerini ileten İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı.
“AKP ve MHP’den randevu aldınız mı?” şeklindeki soruya İmamoğlu, “MHP’den henüz dönüş almadık. AK Parti bize randevu vermedi. Ama girişimlere devam edeceğiz. Bu bizim yaptığımız uygulananın bir eksikliği değildir. Uygulamayı güzel yaptık. Diğer tavırla ilgili belki, kişisel bir tavırdır. Bilemem. Belki siyasi bir tavırdır. Ama dediğim gibi çocukların ve gençlerin, bu şehrin insanlarının beklentisinin gerisinde bir uygulamadır. Geri bir uygulamadır. Bu manada, tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bizim davetimiz hala geçerli ve açıktır. Bunu açıkçası vermezlerse eğer, AK Parti için şimdilik konuşuyorum. Yenilemeye devam edeceğim. Biz yazı ile talep ettik. Daha sonra telefonla talep ettik. Ama randevu vermeyeceklerini ifade ettiler. Bu bir reddediş mi değil mi, zaman içerisinde göreceğiz” yanıtını verdi.
“RANDEVU TALEPLERİMİZE DEVAM EDECEĞİZ”
Buluşma çağrısı yapan İmamoğlu şöyle devam etti: “Buluşmadan, birbirimizin gözünün içine bakmadan düşündüklerimizin ya da siyasi manevra olarak, kafamızda kurnazca kurguladığımız cümlelerin ve kavramların inanın yüzde 70’ini çöpe atarız. Kalan yüzde 30’u da bizim gerçeklik payımızdır ve siyasete kalite getirir. Buluşmaktan, tartışabilmekten, konuşabilmekten asla ve asla sakınmamamız lazım. Bakın 6 ay boyunca ısrar ettik ve 17 yıl sonra bir televizyon münazarasını bu ülkeye hediye ettik. Doğdu doğalı hiçbir münazara görmemiş bir gence, TV’de de tartışılıyormuş hissini verdik. Yarın öbür gün, farklı düşüncelerde de olsalar birlikte konuşmalarına yansıyacak bir gelişme olacaktır. Diyalog, dünyanın en kıymetli hissi. O bakımdan biz talebimize devam edeceğiz.”
“ERDOĞAN’DAN DA RANDEVU TALEBİNDE BULUNACAK”
İmamoğlu Cumhurbaşkanından randevu talebinde bulunacağını belirterek, “Kendileri bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı. Randevu talebine bulunacağım. Ondan sonra kendisi de uygun olursa davet de ederim. Yurt dışında olduğu için henüz davetimi yapmadım. TV yoluyla yaptım fakat fiili olarak randevu talep etmedim ama şimdi edeceğim. Ülkenin hangi kamu kurumu olursa olsun, fikirsel farklılıklarımız da olsa, hangi siyasi parti olursa olsun, hizmet etme konusundaki ziyaretlerimize, samimi çabamıza devam edeceğiz. Bundan sakınmayacağız” dedi.
“ÇAY DAVETİNİN SÜRESİ DOLDU”
Binali Yıldırım’ın çay davetine de şu yorumu yaptı: “Bu olay, televizyonda geçen bir çay davetiydi. ‘Sizi çaya davet ediyorum’ dedi ve TV programı bitti. ‘Ben sizi çaya davet ediyorum’ derseniz, bu eksik bir davettir. Net bir yere davet olmayınca ben, meydanlarda bu davetin netleşmesini talep ettim. Hatta, ‘Lütfen seçim gününe kadar olsun, sonra anlamı olmaz. Buna seçim günü de dahil. Oyumuzu kullanır, sonra oturur bir yerde çayımızı içeriz, haber bekliyorum’ diye, İstanbul’un her yerinden bağıra çağıra söyledim bunu. Daha ne yapabilirim, bilmiyorum. Ama bana bir geri dönüş olmadı. Sonrasında, ‘Ben çay davetimi yaptım ama Ekrem Bey yoğundur, şimdi işleriyle uğraşacak’ diye bir ifadesi oldu. Ben, bu çay davetinin süresinin dolduğunu düşünüyorum. Şimdi ben onu kahveye çevirdim ve İBB’nin Saraçhane binasına kendilerini davet ediyorum. Hem kahve içelim hem ağırlayalım hem İstanbul’la ilgili düşüncelerini alalım. Bizim ne yapacağımızı anlatalım. Kendilerini layıkıyla ağırlamak istiyorum. Kahve ikram etmek istiyorum. 40 yıl hatırı olsun. Onu yaşayalım istiyorum. Ben bunun üzerine çıkacağım diyorsa, beni yemeğe davet etsin, yemeğe giderim kendisine.”