Yine batıya göz kırpmaya başladık.
Nereye kadar giderse artık…
İsveç’in NATO’ya girmesi için Türkiye’nin AB üyeliğinin sağlanması şartı heyecanla karşılandı.
Yüzümüzü tekrar batıya dönmeye çalışıyoruz.
Yeniden AB üyeliğinden bahsetmek en çok ihtiyaçlarımızdan biri olabilir bu sıralar.
Tabi samimi ve kalıcı olması da önemli!
Hiç almayacaklar edebiyatı yapanları bir tarafa bırakmadan sürmesi de zor gibi.
Yapılan her iyileşmeyi küçümseyen, ülkemizin demokratikleşme ihtiyacından bihaber kitlelerin konuşmasına rağmen ilerlemek çok kalıcı olmayabilir.
Nitekim daha önce küçük bir sarsıntıda bütün hesapları değiştirip gemileri yakmış ve yüzümüzü doğuya çevirmiştik.
Herhangi bir dış denetime tahammülümüz yoktu!
Tipik olarak karşıyı suçladık tabi ki!
Elbette batı samimi değil, elbette bizi almayacaklar, elbette Hristiyan kulübü…
Ama yolumuz bu olmadıkça, uyum programı uygulanmadıkça yasalarımızda bir değişim ve ilerleme de söz konusu olmuyor.
Dışardan bir mekanizma ile güdülemedikçe, israfın, insan hakları ihlallerinin, usulsüzlüklerin önüne geçebilecek çalışmalar yapılamıyor.
Ekonomik yatırımlarda kaybedilen güven ortamı da cabası…
Son beş altı yıl bunun en güzel örneği.
Biz yolumuzu doğru belirleyelim, o uğurda çalışalım…
Yolumuzdaki engelleri aşmak için uğraşalım…
İdeal olana ulaştığımızda almazlarsa almasınlar.
Hatta onlar alsa da biz girmeyelim!
Ama önce insanca yaşamamızı sağlayacak adil yasalara, ahlaklı insan yetiştirme standartlarına kavuşalım.
Daha önce göçmenleri kabul anlaşması ile Türk vatandaşlarının AB içinde vizesiz dolaşımı şartı koyulmuştu.
Biz sözümüzde durduk.
Ama vize işi kolaylaşmak şöyle dursun daha da zorlaştı!
Daha da kötüye gitmesinin engellenmesi gerekiyor.
Bir adım atmak, değişim rüzgarı estirmek ülkemizin umut ve itibarı için gerçekten gerekli.
Bu yerinde ve doğru adımın kalıcı olması arzusunda olan vatandaşlar dikkat kesildi.
Diğer tarafta ise AB’ye üye olmuşuz gibi, İsveç veto edilince alkışlayanların tam tersi yapılınca da aynı iştahla alkışlayacak olması gerçeği var!
Onlara Türkiye istediğini aldı mı, diye sormaya bile gerek yok.
Sonuç ne olursa olsun kendi penceresinin dışındakileri görmemeyi tercih edenlerle ne konuşabilirsiniz?
Kurnazca oluşturulan pazarlık ortamında; AB, F16 gibi konularda aldığımız kazanımların ne kadar gerçek olduğunu da zaman gösterecek.
Bugün büyük zaferden bahsedenlerin sonuç ne olursa olsun yine zaferden bahsedeceği de değişmeyecek bir gerçek!
AB’ye üyelik garantisi aldık, vize sorunu çözüldü, F16’lar cepte diye safça sevinmeden önce düşünmeyi tercih edenler Allahtan var!
Yüzümüzü tekrar batıya dönmenin ve bu uğurda az çok demokratikleşme adımları atılacak olmasının umudu bile sevindirici onlar için.
Ancak yine tarih sadece tekerrür etmez inşallah.
Bir şeyler alacağız diye daha çok kayıplar ödedik defalarca.
Ama gerçek bedelleri ödeyen vatandaşlar olarak yine bize sunulandan fazlasını iş işten geçmeden bilemeyeceğiz.