Van, Erzincan, Düzce, İzmir…
Hepsinde canımız yandı ama ders çıkarabildik mi diye sorgularken Kahramanmaraş…
Pek ders çıkaramadığımızı acı da olsa anladık.
Yaşanan can kayıpları, ölüm kalım mücadeleleri, aylarca yaşanan sıkıntılar, hatta bir yıl geçmesine rağmen süren nice sorunlar…
Dile kolay bir yıldır kapanmayan yaralar…
Bölgede tatil edilen okullar, anma törenleri, yaslar, gözyaşları ve dualar…
Peki başka?…
Tamam acımızı yaşıyoruz, bunu bizden iyi yapabilen çok azdır herhalde!
Dualar ediyoruz kayıplarımız için.
Kanun ve yönetmeliklerle ilgili bir sorunumuz da yok, hepsi olması gerektiği gibi Düzce depreminden bu yana!
Yani neredeyse 25 yıl önce yaşanan acılardan biraz ders çıkararak gerekeni yapmışız.
Peki neden yine benzer bir felaketle karşı karşıya kaldık?
Bugün neden geçmişi anarak yas tutmak zorunda kaldık?
Neden hala şehirleri onarmaya çalışıyoruz?
Anlaşılan gereken her şeyi yapmamışız!
Sadece yasla, duayla ya da kanunla olmuyor demek ki!
Toplumsal bakış açısı ve yaşananlar sonrası yapılanlara bakınca benzer acıları yine yaşayacağımızı görmek de zor değil.
Cüzi iradeyi hiçe sayarak her sorunu kadercilikle açıklayarak…
Binaları değil de depremi suçlayarak…
Yüzyılın felaketi olmasını yapı kalitesine değil de depremin şiddetine bağlayarak…
Yaşanan acılardan ders çıkararak daha çok çalışmak yerine yas tutma gerekçesiyle okulları tatil ederek…
Akıl yerine duygulara sığınarak çok uzağa gidemeyeceğimiz ortada.
Sırada Marmara olduğu tahmin ediliyor.
Ama belli olmaz tabi!
Karadeniz, Ege, Akdeniz…
Hangisinin önce geleceği bilinmez.
Zamanını bilmek mümkün değil maalesef.
İnşallah bu sefer hazırlıklı yakalanırız desek de durum ortada…
En temel ihtiyacımız olan eğitime her fırsatta ara vererek yoğun istek üzerine okulları tatil ediyoruz.
Yas tutmayı eğitimden daha önemli görüyoruz yani!
Sürekli bildiğimizi okuyarak gidişatı değiştirebilmenin mümkün olmadığını göremiyoruz bir türlü.
En azından beklenen hızda…
Bugün canımızı yakan bir olay bizi yarına hazırlamıyorsa ve düştüğümüz çukura defalarca düşmeye devam ediyorsak yanlış yolda olduğumuzu söylemek çok zor olmasa gerek.
Elbette yasımızı tutalım ama bu gerekeni yapmanın önüne geçmemeli.
Aynı duruma düşmemek için mücadele etmek, yeni canlar kaybetmemek için çalışmak ölenlere en büyük minnet borcudur aslında.
Boşa ölmediklerinin, bir şeyleri değiştirdiklerinin göstergesidir.
Bunun için de yastan çok gayret gerekir.
Tatilden çok çalışmak…
En azından iyi bir başlangıç için diyelim.