Dile kolay…
Altı koca yıl…
Her saniyesi yıllara bedel…
Her anı büyük işkence…
Tabi esir tutulan vatandaşlarımız ve onların aileleri için…
Hayal etmesi bile korkunç!
Hainlerin, kalleşlerin ininde esir olunan günlerden, haftalardan, aylardan değil; yıllardan bahsediyoruz!
Hain PKK, kalleş PYG, kansız APO, hadsiz Karayılan vesaire vesaire…
Bugün bu acıyla ne söylesek yeridir.
Hamasetle gözyaşları akıtmak, mangalda kül bırakmamak hakkımız!
İçimizi soğutmak, vicdanımızı rahatlatmak için açalım ağzımızı yumalım gözümüzü…
Tehditler savuralım dört bir yana…
İçimizin yangınını söndürmeye çalışalım acımızı yaşarken…
Ama biraz da utanalım bence!
Hemen kızmayın!
Utanılacak ne var demeyin?
Aradan geçen bunca zamanda, başka sorunlara dalarak bu insanları unuttuğumuz için…
Terör örgütüne vurulan darbelerle gururlanırken, bu vatandaşlarımızın akıbetini sorgulamadığımız için…
Bu insanlar ve aileleri ne çekiyor diye çok kısa bir ahlanmanın ardından gündelik hayatımıza aktığımız için…
Şehitlerin kendi yakınlarımız; anamız, babamız, kardeşimiz, eşimiz, çocuklarımız olabileceğini düşünüp empati yapamadığımız için…
Çözüm için, kurtarılmaları için gereken adımları önceden atmadığımız için…
Ben şahsen utanıyorum.
Düşünsenize rehinelerden sadece birinin değerli siyasetçilerimizden ya da onların yakınlarından biri olduğunu…
Bu kadar çabuk unutulur muydu?
Bugün bölgeye yapılan operasyonlar ve etkisiz hale getirilen teröristler rahatlatıyor mu sizi?
Duygusal paylaşımlar yaparken mesela…
Mangalda kül bırakmadan vatan-millet-sakarya edebiyatı paylaşımları yaparken…
Bir nebze olsun dindirebiliyor musunuz acınızı?
Ben yapamıyorum!
Üzülmekten fazlasını yapmamız gerektiğini düşünen başkaları da vardır.
Bu hafta başında sayın içişleri bakanının açıkladığı toplam ölü sayısını duyduk hepimiz.
Neden diye soran oldu mu kendi kendine?
Şimdi bölgeyi ele geçiren silahlı kuvvetlerimiz önceden harekete geçemez miydi?
Vatandaşlarımız öldürülmeden önce kurtarılamaz mıydı?
Bırakın öldürülmeyi altı yıldır çektiklerini düşünmek bile bunu yapmak için yeterli değil miydi?
Ne altı yılı, altı gün dahi geçmeden bugün yaptığımız operasyonu yapamaz mıydık?
Bunları söyleyene vatan haini muamelesi yapmadan…
Şapkayı önümüze koyup dürüstçe hesaplaşarak…
Sorumluların kim olduğunu, çarpıtmadan bulmaya çalışarak…
Aksi takdirde:
Her üzüntü, ağlama, tehdit sadece hamaset…
Geç yapılmış operasyon sadece günah çıkarmak…
Sanal ya da gerçek dünyada ahkamlar kesmek vicdan rahatlatmak…
Bunlar bugün söylenecek şeyler değil diyeceksiniz.
Acılar soğumadan gerçeklerle yüzleşmek zor diyeceksiniz.
Acımızı paylaşıp içimizi rahatlatmayıp ne yapalım diyeceksiniz…
Diyecek şey çok elbette!
Ama diyecek bir şeyler buldukça, kılıfımız cebimizde durdukça çözemediğimiz birçok sorunumuz ortada…
Acı gerçekle yüzleşelim.
Puşt puştluğunu yapacak elbet!
Biz ahlayıp vahlamak yerine, iş işten geçtikten sonra kahramanlık yapmak yerine olacakların önüne geçelim.