O’nun sevgili başkanı, henüz 3 aylıktı!
Yaş olarak değil, başkan olarak tabi…
3 aylık bir belediye başkanına ‘Benim Sevgili Başkanım’ isminde bir kitap yazılmasını doğru bulmamış ve o zaman uyarı niteliğinde bir yazı kaleme alarak ‘Tamamen Duygusal’ diye başlık atmıştım.
*****
Haklı çıkmak güzel bir duygu…
“Birileri, Ekrem İmamoğlu üzerinden kısa yoldan para kazanıyor” demiştim. Kazananların yanı sıra kazanmak için çırpınanların da bulunması O’nun Sevgili Başkanı’nı hata yapmaya itti.
*****
Gelinen noktada, O’nun Sevgili Başkanı sürekli hata yapar oldu…
Çünkü etrafı, pastadan pay alanlar ve pay kapmak için çırpınanlarla doldu. Bu iyi gün dostları için O’nun Sevgili Başkanı’nın yanlış yapmasının hiçbir önemi yoktur. Zira O ne yapsa doğrudur. O en iyisidir, en başarılısıdır, en mükemmelidir…
*****
Siyasetçilerin, özellikle de belediye başkanlarının, muhalif kesimi dikkate almaları gerekir…
Pastadan pay alanlar ve almak için çabalayanların işi gücü sevgili başkanlarını pohpohlamaktır. Yaptığı hatayı söylemekten çekinecek hatta korkacak kadar da zavallılardır. Yanlış anlaşılmasın… Azar işitmekten imtina etmezler. Tek korkuları; pastanın bulunduğu masadan kovulmaktır.
*****
Muhalif kesim boş eleştiriler yapabilir, hatta bazen saçmalayabilir…
Fakat hiçbir zaman, yaptığı yanlışa alkış tutmaz, övgüler yağdırmaz. On tane boş eleştiri yapıyorsa, mutlaka en az bir tanesi gerçekçidir ve ciddiye alınması gerekir.
*****
En tehlikelisi ise nedir biliyor musunuz?
Kendisini en büyük, en başarılı, en karizmatik, en akıllı görüp… Kendisi için methiyeler düzen yazılar, haberler ve hatta romanlar yazdırmaktır. Bu bir hastalık olabilir mi bilemem ama sağlıklı bir durum olmadığı çok açık. Gidişat hayra alamet değil O’nun Sevgili Başkanı…