12:32 - Silivri Belediyesi’nden MEB AKUB Ekibine Destek!
17:38 - Çalık: Hayal etmeden hiçbir şey yapılamaz
04:38 - ÇALIK’TAN ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’NDE ANLAMLI BULUŞMA
18:38 - Beylikdüzü’nde ekipler çevre dostu kent için sahada
14:29 - Yeşil İşyeri Projesi ile işletmeler çevre dostu bir yapıya dönüştürüyor
|.
Hangi acının atlasında kaybettik kendimizi? Kimi yok etmek adınaydı acizliğimiz? Dünyanın diğer ucunda ki acı benim değil miydi? Ben değil miydim orada ki sağır, dilsiz insan?
Ya niyedir bu zerzeniş, niye parçalanıyor ruhumuz, bedenimiz niye tutuşuyor? Kendi ateşinde yanmaktan mı? Tüm bildiklerimizi unutuyoruz, ezberlediğimiz herşeyi.
Sanki bir ses yükseliyor, dil damak adına adanıyor kulaklarımıza, ”Herkes kendi gönlünün cennetini yaratır…”
||.
Sahipsiz sevinçler vardı suya sabuna dokunmayan.
Sonra her sabah güneşin peşine takılıp gelen umutlar vardı. Yaşamak için, ”bende varım” dercesine ışık hüzmesi arıyordu gözleri. Ne rüzgarın sesi ne de kuşların cıvıltısını duyabiliyordu, biz insanoğlu. Herşey nasılsa, öyle işte, yaşayıp gidiyorduk. Sonra kimsesizlik sardı dünyayı, kimse sahiplenmedi kederi…
Birilerini yok ederek var olmayı, kendimizi yok ederek başkasını var kılmayı, birileri iyiyken eksik hissetmeyi, gücü tek elimizde tutmayı, sığınmayı, korkmayı, korkutmayı tanıyor, iyi biliyor ve tekrarlıyoruz.
Bu defa başka türlüsünü deneme zamanı!
O halde; beraber üzülüp, ruhumuzu beraber tamir edeceğimiz yollarda buluşalım..