Ne diyordu büyük usta Nazım;
”onlar sana düşman, bana düşman
yediğimiz ekmeğe
içtiğimiz suya düşman..”
Geçenlerde bir arkadaşım, “çok acı var! dayanamıyorum” dedi.
En büyük değer olması gereken insanın, en çok değersizleştiği çağdayız.
Çok acı var ve yalnızız!
Oysa, bir arada durabilir çoğalabiliriz.
O çok acıyı ancak ve ancak paylaştıkça azaltabiliriz.
Belki boş bir vaat gibi: uzadıkça anlamsızlaşıyor hayat…
Yok öyle bir şey! “Böyle bir hayat sizin olsun” deyip kapıları çarpıp çıkmak!
Kolay değil elbet hoyratlaşan hayat karşında acıyan yaralarımızın ağırlığını taşımak, eli kolu bağlı kalmak. Hatta en zoru…
Hele ki duyarlı insan için her sorgulama bir kuyu, her acı bir uçurumken…
Peki nasıl başa çıkabiliriz?
Bir arada el ele omuz omuza durarak. ”Ben senim sen de ben. Ben yok olursam sen de yok olursun” diyerek. Ancak ve ancak birlikte var olabiliriz algısını yüklenerek.
Evet! “Çok acı var hep birlikte olmalısınız” diye haykıran.
Duydunuz mu?…