Kadın çalıştı ve kazandı!
Gerek isteyerek gerek istemeyerek hem ülkesinin hem ailesinin hem kendisinin kalkınmasına katkı sağlamış oldu.
Böylece kendine de daha güzel bir alan oluşturdu.
Güzel de oldu.
Tüm fertleriyle üretime katılan bir toplum oluşturmanın yanında aile olarak da daha iyi standartlar yakalandı.
Bu da ülkemizi her alanda biraz daha güçlendirdi.
Pozitif ayrımcılık yapılsa da ülkemizi ve insanımızı daha da iyi noktalara taşımak için gerekliydi.
Halk genelinde bunun yararlarını görmemek mümkün değil.
Gelişmiş ülkelerdeki sosyal durum ortada.
Toplumsal gelişmenin en büyük şartlarından biri belki de kadınlarımızın üretmesi.
Bireysel olarak da gerekliliği tartışılmaz.
Ancak uyum sorunları var elbette…
Kadınlarımız bu gücünü sevgisini zenginleştirmek için mi kullandı yoksa erkekten intikam almaya mı girişti?
Kendi güçlendikçe sevgisi yerine öfkesini arttığını söylemek yanlış olur mu?
Kendi güçlendikçe eşini, çevresini, hatta çalışmayan kadınları küçümsemeye başlayanlar yok mu?
Aslında gayet doğal bir süreç olan çalışma süreci geçmişte erkeklerimiz tarafından abartıldığı gibi bugün de kadınlarımız tarafından abartılmıyor mu sizce de?
Kadın, gücün tadını çıkarmak yerine erkekleri taklit ederek erkekleşmeye başlamadı mı?
Erkek gibi davranmak, kadın doğasının en büyük özelliği olan sevgiyle büyütmenin yerini öfkeyle yıkmaya bırakıyor.
Geçiş sürecinin sancısı belki de!
Binlerce yıllık bir geleneğin değişiminden söz ediyoruz, kolay değil.
Sindirmek için zamana ihtiyacımız olabilir.
Öte yandan erkeklerin de yüzlerce yıldır hataları var elbette.
Belki de binlerce yıldır yapılmış hatalar…
Hatta eve ekmek getirenin öfkelenme hakkı olduğuna inanması gibi intikamı hak eden hatalar…
Ama maalesef cezayı suçu işleyenler değil onların torunları çekiyor!
Bu şekilde nereye varılır bilinmez.
Erkek de değişiyor elbet.
O da mevcut duruma alışıyor.
Bugün bir çok erkek geçmişte yapılanları onaylamıyor.
Ama bugün olanları da anlamlandıramıyor.
Susmaya, sessizleşmeye ve uzaklaşmaya başlıyor.
Bundan rahatsız olan kadın ise hem erkek gücünü hem de kadın gibi ilgi görmeyi istiyor.
Çalışmayı, kazanmayı cinsiyet bağlamından çıkararak ilişkilerini özgürleştirmeyi başaramıyor.
Zaman geçtikçe büyüyen bir sorunlar yumağı oluşuyor neticede.
İş dünyası kadını erkekleştirip, erkeği sindirmeye çalıştıkça güzel şeyler olmayacağı muhakkak.
Şimdilik sorun bireysel gibi görünse de zamanla toplum açısından büyük problemler doğurabilir.
Çalışmanın temel şartı öfkeymiş gibi yaşayan erkek bu mirası kadınlara devrediyor anlayacağınız.
Şefkat ve merhametle yuva yapan dişi kuş yuvadan uçuyor artık.
Bu onun da suçu değil aslında!
Biraz iş hayatının oluşturduğu stresin yansıması…
Biraz t oplumsal kültürün bir sonucu olarak para kazanmanın erkeksi bir öfke gerektirdiği düşüncesi…
Evde yapılanları hizmetçilik gibi görmesi…
Çalışma dışındaki bütün zamanını kendisine ayırmak istemesi…
Ben kavramını büyüterek bizden uzaklaşması…
Böylece tüm hayatı için erkekleri suçlaması ve en yakınındaki erkeği ezmeye çalışması…
Meselenin parayla değil karakterle ilgili olduğunu anlayamaması…
Tıpkı binlerce yıldır erkeklerin anlayamadığı gibi!
Büyüttüğümü düşünebilirsiniz.
Kim bilir, belki de haklısınız.
Bakalım, zaman gösterecek.