Haberekspress Gazetesi muhabiri ve Caddegazetesi.com İmtiyaz Sahibi olan Öztürk, görevini yapmaya çalışırken Kent Konseyi’nden adeta zorla dışarı atıldı.

Olay bununla da sınırlı kalmadı. Kent Konseyi binasında çay ocağında görev yapan görevli bir belediye personelinin mutfağa girerek tezgahtaki bıçağı alıp Emrah Öztürk’e yönelme girişimi konseyde bulunan diğer üyeler tarafından son anda engellendi. Böylesine bir vahşetin kamu kurumunda, üstelik halkın ortak akıl geliştirmesi amacıyla kurulan bir yapıda yaşanması, Kent Konseyi’nin hangi amaçlar uğruna kimlerin eline kaldığını herkese sorgulatır.

Olayın en çarpıcı yönlerinden biri ise Kent Konseyi Başkanı İsmail Bozan’ın tavrıydı. Başkan sıfatı taşıyan Bozan, gazeteci Öztürk’e Kent konseyinde görünce “Dışarı çık” diyerek fiziksel müdahalede bulundu ve Emrah Öztürk’ü kamuya açık olan ve herkesin ortak kullanım alanı sayılabilecek kent konseyinden zorla dışarıya çıkartmıştır. Bu davranış, demokratik bir platform olması gereken Kent Konseyi’ni, şahsi tahammülsüzlüklerin ‘rezillik sahnesi’ haline getirmiştir.

Gazeteci Emrah Öztürk, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Gençlik Meclisi seçimlerinin ardından Kent Konseyi’ne yönelik yaptığı eleştirilerin bazı yöneticiler tarafından hazmedilemediğini belirtti. “Ortaya koyduğum eleştirileri hazmedemeyen Kent Konseyi yöneticilerinin bu tavrı, basının ifade özgürlüğüne kilit vuran açık bir eylemdir” diyerek yaşananları sadece şahsına değil, mesleğine yönelik bir saldırı olarak değerlendirdi.

Yaşanan olay sonrası gazeteci Emrah Öztürk, “Burası tüm Beylikdüzü halkının evidir, bu hadsiz tavırları ile beni susturamazlar. Bu sürecin hem hukuki hem toplumsal biçimde takipçisi olacağım. Bölgeye hizmet eden bir basın mensubuna bu muameleyi yapmış olmalarına emniyete giderek şikayetçi olarak karşılık verdim. Yaşanan olayların görüntülerini emniyet güçleri tarafından talep etmiş bulunmaktayım” diyerek Kent Konseyi’ni eline geçirmiş olan bu tahammülsüz güruha karşı her türlü mücadeleyi sürdüreceğini belirtti.

Kent Konseyi gibi halkı temsil eden ve katılımcı yönetim anlayışının Beylikdüzü’nde en temel yapı taşlarından biri olan bir kurumda yaşanan bu olay, yalnızca bir gazeteciye değil, halkın haber alma özgürlüğüne ve ifade hürriyetine yönelik açık bir saldırıdır. Emrah Öztürk’e yönelik yapılan bu tavır; Beylikdüzü’nde fikirlerin değil, baskının ve zorbalığın konuştuğu bir ortamın oluşmasına neden olmuştur.

Kamuoyunun vicdanı bu olay karşısında sessiz kalmamalıdır. Kent Konseyi’ndeki bu çürümüş yapının sorgulanması ve sorumluların ivedilikle hesap vermesi gerekmektedir.