Yıllardır hizmet ve üretim sektörüyle ilgili sıkıntılar dile getirilse de ilgiler pek kılını kıpırdatmazdı.
Kıpırdatıyorlarsa da kimsenin haberi olmazdı!
Sonunda durum biraz değişti:
Tarım bakanlığı harekete geçti.
Birçok kurumu teftiş ederek tüketime sundukları ürünleri test etmeye başladı.
Test etmekle de kalmadı usulsüzlük yapanları kamuoyuna açıkladı.
Ünlü restoran zincirlerini ifşa ederek başladı işe…
Birçok ünlü firma yaptıkları ortaya çıktığı için popülaritesini kaybederek diğer firmalara ibret oldu.
Derken birçok şarküteri ürünü de mercek altına alındı.
Orada da ses getiren ifşalar oldu:
İşlenmiş et ile peynir ve tereyağı gibi süt ürünlerinin büyük bölümünün sandığımızdan farklı olduğunu öğrendik.
Salam, sosis gibi ürünler her zaman söylenegelir zaten!
Ama peynirin bile bu denli güvensiz olduğunu öğrenmek gerçekten şaşırtıcı oldu.
Umarım bu işleyiş sürer ve herkes ayağını denk alır.
Yok eğer dostlar bahçede görsün diye geçici bir durumsa bir süre sonra her şey eskisine dönecektir.
Ya da savaş bahanesiyle…
***
Yine yıllardır söylenen ama son günlerde çok daha fazla gündem olan ilaçlı tarım ürünleri var bir de:
Diğerlerinden çok daha tehlikeli hem de!
Daha önce Rusya’dan dönen tonlarca meyve sebze haber olmuştu.
Son olarak Almanya’ya gitmek üzere yola çıkmışken dönen, normalin altı katı ilaç içeren mandalina ve kuru incirler söz konusu oldu!
Kimse bunlar ne olacak diye sormadı!
Nasıl olsa yiyeceğimizi biliyor herkes!
İlk değil, son da olmayacak!
Hatta ürünler ucuzlayacak diye sevinenler cabası!
Ama yavaş yavaş hepimiz zehirleniyoruz.
Ayrıca bunlar ihraç olacağı için alınan ülkeler tarafından test edildiği için güya daha dikkatli üretiliyor.
Yurt içine üretilenleri düşünmek bile istemiyor insan.
Hiçbir test ve analizden geçmeden belki de onlarca kat zehri tüketiyoruz!
Herkes bundan bahsederken Tarım Bakanlığının hiç sesi çıkmıyor.
Nasıl çıksın?
Konuyla ilgili yapılan bir çalışma ya da sonuçlanan bir denetim yokken ne söylesin?
Elbette bunu yapmak çok kalay değil.
Tabi geçmişte ilgili altyapıyı oluşturmadıysanız!
Aksi taktirde bu konuda gerekli altyapıya sahip ülkeler için gerçekten kolay bir süreç.
Üretimi bırakın ithal ettikleri ürünleri dahi test etmeden yedirmiyorlar vatandaşlarına.
Demek ki yapılabiliyor!
Peki biz neden yapamıyoruz?
En azından şimdi başlasak gelecekte bu konuyu gündemden çıkarabiliriz.
Kısa sürede halledilebilecek bir şey değil elbette.
Ama bir yerden başlamak gerekiyor.
Ya da doğru soru “Yapmak istiyor muyuz?” da olabilir.
Veya “Neden yapmak istemiyoruz?”
Zorunlu olmadığımızdan ya da uğraşmak istemediğimizden mi?
Yoksa birilerinin işine gelen bir durum mu söz konusu?
Ama dünya savaşın eşiğindeyken bunların ne önemi var değil mi?