F. Stepun “yeryüzünde kötülüğün zafer kazanmasının birincil sorumluları, onun gözleri kör olmuş failleri değil, iyiliğin manevi gözlerle gören hizmetkarlarıdır” der.
Her kötülüğün sırtını dayadığı bir tanık vardır. Hiçbir kötülük kendini tekrarlayacak cesareti bulamazdı; tanıkların ikiyüzlülüğü olmasaydı.
Herkes başkasının başına gelen haksızlığın kendisini sıyırıp gideceğini düşünüyor ve bizim toplumumuz hakkını koruyan kişiyi ilk pataklayan oluyor. Maalesef herkesin haklı olduğuna inanılan bir ortamda gerçek ve yanlış ayırt edilemiyor. Empati çok elit bir duygu artık.
Yaşadıklarımız onarılması güç bir yoksullaşmanın da habercisi. Daha şimdiden pek çok kişi anlam veremediği bir huzursuzlukla günü geçiriyor.
Kötü kötülüğü yapıyor, günü gelince de ölüp gidiyor. Binlerce kötü hiç bir ceza almadan çekip gitmiştir bu dünyadan.
Yüzleşme bu gerçekledir. Sorumluluk da!
Bir insanın geliştirebileceği en üst etik kötülüğünden vazgeçmektir.
Senin iyiliğin senin olsun dostum, kötülüğünden vazgeç hepimize yeter!
Kötülük suç değildir, cezası olmaz.
İyilik de görev değildir, ödülü olmaz.
Ama iyi bir insan olmak ve iyilik, zevk ve zerafet meselesidir.
O halde, iyi insan olmakta buluşalım..