SON DAKİKA

Haber Ekspress

YAŞAMAK İÇİN GÜZEL BİR GÜN

YAŞAMAK İÇİN GÜZEL BİR GÜN
Bu haber 13 Şubat 2019 - 9:41 'de eklendi.
Tülin Taylan SEZER

Günümüzde psikoloji insanların ve toplumun bakış açısına, yaşayış şekline, düşünce, duygu, değerlerine ve yargılarına dair çok fazla fikir sahibi olmamıza yarayan, adeta bir gereksinim haline gelen önemli bir davranış biçimidir.

Psikoloji ve insan davranışlarına ilgi duyan ben, gittiğim bir psikoloji seminerinde şimdi adını anımsayamadığım psikolog yaşamın değerini anlamak için bazı tavsiyelerde bulunuyordu: “Bunaldığınızda, hayatın üstünüze üstünüze geldiğini hissettiğinizde, her şeyin ters gittiğini düşündüğünüzde kendinize biraz zaman ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün”. Bu cümleyi duyduğumda çok şaşırmıştım. Adeta tüylerim diken diken olmuştu. Önyargılı olmayı bir yana bırakarak dinlemeye devam ettim…

Diyordu ki: ” Bunları düşündüğünüzde ölünce oluşacak boşluğu ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız. Özellikle insanların hakkınızda neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın. O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hiçbir zaman hayata geri dönüş olmadığını, tekrar sarılma ve öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin… Dünyadaki dargınlıkların, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın… Bırakın canınız yansın, bırakın kavrulsun ruhunuz… Tabutun içinde düşünün kendinizi…

Bir insan arkasında iyi izler bırakmışsa cenazesini duyan herkes gelir. Karıncaya bile ufak bir iyiliğin dokunmuş ise o bile gelebilir diye düşündüm bir ara… Kapımda ne kadar sevenim olursa olsun bir hafta, bir ay, bir yıldan fazla kimse ağlamaz! Seyredin şuan çevrenizdeki kişilerin yüz ifadelerini. Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin”.

“… Herkes bir gün hayata veda edeceğini bilir ama kimse kendine ölümü kondurtmaz, eğer öleceğimize inansaydık hayatımızda bir takım farklılıklar olurdu. Öleceğimizi bilmek ve hazırlıklı olmak. Ölümü düşünmek insana çok güç geliyor. Çünkü, bir çoğumuz adeta hayatı uyur uyanık yaşıyor. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri otomatiğe bağlamışız. Halbuki öleceğinin bilincine vardığında, her şeyi çok farklı bir gözle görüyorsun…”

Konuşmacının beni etkileyen cümlesi şuydu, “Ölmeyi öğrenince yaşamayı öğrenmiş olursun”

Dünyada küs olduğum kimse yok az buçuk tanıyan herkes üzülür diye düşündüm. Sevinecek, ”ateşi bol olsun” ya da “geberdi gitti” diyecek biri olmaz herhalde…

O an gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım.

Eşimi, kızımı, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi, arkadaş ve dostlarımı hatta komşularımı… Diğer tüm çevremi cenaze törenimde hayal ettim. Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…
Görüyordum işte “anne…” diye ağlayan kızımı ve oğlumu… Eşim ayakta durmaya çalışıyordu perperişan… Koca çınar hacı babam belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümün önünden hala gitmeyen annem, ciğeri koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını… Derler ya ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar… Kardeşlerim, akrabalarım “erken gitti” diyordu acıyan ses tonlarıyla… Ve dostlarım… Onlar da şaşkındı. Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur…” diyordu… İnanamıyorlardı, konduramıyorlardı ölümü bana… Bunları izleyip onlara “Hayır ölmedim, burdayım…” demek istedim hayal olduğunu unutup….

Sonra anladım psikoloğun ne demek istediğini…

Farkındalık önemli bir kavramdı psikolojide. Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti psikolog… Almam gereken dersi aldım. Şuan bunları yazarken bile çok kötü oldum… Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline… Sırada neler söyleyecekleri vardı… Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları gözden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde… İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak… Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım…

Canım oğlum özleyecekti, yokluğumu hissedecekti.. ağlayacaktı aklına geldikçe… Bak mezuniyet törenimde de annesizim, askere giderken de…

Evde anne sorumluluğunu üstlenecekti canım kızım. Evdeki her bir eşyamı gördükçe ağlayacaktı için için… Evlenirken “ne çok isterdi annem beni beyaz gelinlikle görmeyi” diye içi cız edecekti.
Eşim nasıl dayanır bensizliğe… Hayatının kadını şimdi toprak olacaktı… Bir daha açamayacaktı çaldığı kapıyı ona… Yaşam bensizliğini haykıracaktı yüzüne… Her sabah bensiz başlayacaktı güne…

Babam ve annem, Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü bu yalan dünyadan… Kaç anne ve babanın dayanabileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak.

Farkındayım çok uzattım ama hayat dediğimiz zorlu ve engebeli süreç iki satırla özetlenmiyor. “Yaşamanın ve hala nefes alıyor olmanın kıymetini” göstermekti niyetim… Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim… Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmişti… Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı. Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence… Ben bu akşam karamsarım ve biraz abartmış olabilirim… Kahretsin benim sanatçı ve şairane ruhum… Ondandır belki…

Ben kurduğum bu hayalle hayata yeniden başladım.

Belki bir kaza belki bir hastalığın kıyısından dönmüşsünüzdür. Bu olay hayatınızı kökten değiştirmiştir. Artık her aldığınız nefesin bir anlamı vardır. Her birimizin hayata başlama noktası vardır. Bir yerde, bir zamanda gerçekleşir. Her birinin ucunda bir insan vardır. Size yön veren, yol gösteren, hayatınıza ivme katan, bazen de elinizden tutan. Yani yaşamın çırağı olmak için bir yerden başlarken önünüzde bir usta vardır. Bunlar bazen aileden biridir ya da bir hoca ya da anlık bir karşılaşmayla karşınıza çıkan biridir.

Eğer talihliyseniz, önünüze ışık düşürenler elinizden tutarak sizi başka yerlere taşımanın ateşleyicisi de olmuşlardır.

Ölmeyi öğren ki nasıl yaşayacağını öğrenebilesin. Hafife alıp önem vermediklerimiz sevgi, dostluk, ilişkilerimiz, bizi çevreleyen evrenin değerini bilmek… Her şeyin… Ve hayata bu gözle bakabilmek… Birbirini korumak, destek olup güven vermek, aileyi sevmek, bir uğraşa, bir tutkuya, bir düşe bağlanmak…

Birbirimizi sevdikçe ve hatırladıkça hiç yok olmadan ölebiliriz. Hayat bir gün vedalarınızı geri çevirmeyecek o yüzden veda etmeden yaşayın… Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah’tan başka bilen yok… İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin… Bilerek veya bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin… Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın…

Kızılderililerin meşhur sözüdür belki bilirsiniz:

…….“yaşamak için güzel bir gün” …..

diyerek her sabah çadırdan çıkarak güne başlarlar. Yıl 365 gün bu lafı duyan beyazlar, Kızılderililerin güneşte, karda, yağmurda ve güzel havada hep aynı sözü söylemeleri gariplerine gider. Ve bir gün Kızılderililere sorarlar. Hadi güzel havaları anladık ama “her gün de güzel bir gün olmaz ki” diye itiraz ederler. Kızılderililer gülerek:

…“yaşamak isteyen kişi için her gün güzel bir gündür.”

Sağlıcakla kalın…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa