“HACİRE ANA SEMBOL OLDU”

Vatan Partisi Beylikdüzü İlçe Başkanlığında bir araya geldiğimiz İl Yöneticisi Dr. Barbaros Bahçelioğlu, “Hacire Ana’nın (Hacire Akar) HDP Diyarbakır İl Banasının önünde gerçekleştirdiği isyan ile başlayan ‘Analar Hareketi’, bir çığ gibi büyüyerek terör örgütünün elinden çocuklarını kurtarmak için 30’u aşkın ailenin eylemine dönüştü” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

Daha ilk günden bu olaylara duyarlı vatandaşların temsilcisi olarak Vatan Partisi’nin genel merkezi ile kadın örgütleri eyleme destek vermek amacıyla hemen harekete geçtiler. Öncü Kadın Genel Başkanı Sayın Meltem Ayvalı arkadaşımızın başkanlığındaki bir heyet, Diyarbakır’daki anaları ziyaret ederek, bu olayın medya, özellikle sosyal medya kanalıyla tüm Türkiye’ye duyurulması faaliyetinin başına geçtiler ve çok önemli bir katkı sundular. Bu çalışmalardan sonra gerek diğer siyasi partiler, sendikalar, ülkenin bütünlüğünü savunan sanatçılar Analar Eylemi’ne destek vermek için Diyarbakır’da buluştular. Türkiye’nin vatan birliğine duyarlı olan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) gibi antiemperyalist gençlik örgütleri önderliğinde Diyarbakır’daki analara destek veren gençlik örgütleri oldu. Bir kişinin başlattığı bu eylem, yurt sathında haklılığını kabul ettirdi. Son olarak Sayın Bakan’ın anaların yanına gitmesi ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Sonuna kadar anaların arkasındayız” sözleri ile bir bakıma devlet politikası haline geldi. Hacire Ana sembol oldu.

“CUMARTESİ ANNELERİ İLE BU ANNELER ÇOK FARKLI”

Karşı tarafın, Cumartesi Anneleri’ni hatırlattığını dile getirmemiz üzerine Bahçelioğlu şöyle konuştu:

Analar Eylemi başladığında karşı propaganda da hemen devreye girdi. Vatan Partisi’nin önderliğinde başlayan bu destek hareketinin HDP ve HDP ile ittifakı savunan CHP’li çevrelerce; HDP’ye devlet tarafından yapılan bir operasyon algısı yaratılmaya çalışıldı. Sizin de dediğiniz gibi Cumartesi Anneleri gündeme getirilerek; “Devlet Cumartesi Anneleri’ne farklı bakıyordu, onlara gaz sıkıyordu ama Diyarbakır’daki analara destek veriyor. Niye ayrımcılık yapılıyor? Onlar da ana, bunlar da ana” şeklinde savunmaya geçildi. Oysa ikisi çok farklı şeyler. Birisi; Türkiye’nin her yerini kana boğmuş, ormanlarını yakmış, çoluk – çocuk, genç – yaşlı, Türk – Kürt demeden insanları toprağa göndermiş bir terör örgütüne isyan, diğeri ise devlete muhalif olanların isyanı. Bir tanesi vatanın birliği ve bütünlüğü meselesidir, diğeri ise insan hakları sorunudur. İnsan hakkını devlete sorabilirsiniz ama bir terör örgütüne soramazsınız.

“DAHA DÜN 7 VATANDAŞIMIZI KATLETTİLER”

Anaların hak arama yeri HDP binaları mı olmalı şeklindeki sorumuza Bahçelioğlu şu cevabı verdi:

Analar haklarını; PKK’nın siyasal uzantısı olarak gördükleri HDP’nin binalarının önlerinde arıyorlar. O binalara girip bir daha geri dönmediklerini söylüyorlar. Buradan yola çıkarak aslında hak aramaktan çok, HDP’ye isyan ediyorlar. Bu analarımız tabi ki devlet desteğine mazhar olacaklardır ve tabi ki bu ülkenin tüm yurtseverleri onların arkasında duracaktır. Daha dün, bu eylemlerin yapıldığı Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 7 vatandaşımızı teröre kurban verdik. İşsiz ve topraksız köylülerden oluşan gruptaki 7 yurttaşımız terör örgütünün yola döşediği patlayıcıyı infilak ettirmesi neticesinde hayatlarını kaybetti. Herkesin düşüncesi; HDP’nin, terör örgütü PKK’nın askerlik şubesi gibi çalıştığıdır.

“ARKALARINDAKİ KUVVET ABD EMPERYALİZMİDİR”

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletine rağmen, bu terör örgütü nasıl ayakta kalmayı başarıyordu? İşte Bahçelioğlu’nun cevabı:

İfade ettiğiniz gibi; ne Kürt yurttaşlarımızın haklarını savunmakta tutarlı olan, ne işçinin – köylünün – emekçinin yanında olan bir örgüt, nasıl oluyor da varlığını sürdürüyor? Şöyle ki; gerek Irak’ın kuzeyinde, gerek Suriye’de yuvalanan bu örgüt, dünyaya emperyalist politikalarını dayatan ABD gibi ülkelerden aldığı silah ve maddi yardım kuvvetiyle, giydikleri üniformalara bile ABD bayrağını işlemekten gocunmayarak hareket etmektedir. Obama’nın; “Bunlar bizim kara gücümüz” lafını haklı çıkaran faaliyetlerini yürütmektedir. Biz olaya şöyle bakıyoruz; Vatanımıza yönelen tehdit ister PKK’dan, ister ‘Dinci’ başka bir terör örgütünden gelsin… Bunların arkasındaki esas kuvvet Amerikan emperyalizmidir. Netice olarak, Amerikan emperyalizmine tavır almadan sonuca ulaşamayız.

“DEMİRTAŞ TUZAK KURMUŞTUR”

Bahçelioğlu’na, Demirtaş’ın yaptığı açıklamayı hatırlattık…

Adalet ve Kalkınma Partisi üyelerini, Milliyetçi Hareket Partisi üyelerini ve diğer yurtsever vatandaşlarımızı hangi siyasi görüşe mensubu olurlarsa olsunlar Analar Eylemi’ne destek vermeye çağıran Bahçelioğlu sözlerine şöyle devam etti:

Vatan Partisi bu hareketin öncülüğünü, yurtsever insanlarımızın sözcülüğünü yapmaktadır. Anaların bu hareketi; terör örgütünün askerlik şubesi gibi çalışan HDP örgütlerine de gereken dersi verecektir. Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada anaları haklı bulduğunu belirtmiş ama hemen ardından meclisteki siyasi partilerin çalışma grubu oluşturup harekete geçmesini önererek bir tuzak kurmuştur. Bu partiler harekete geçip bir komisyon oluştursalar kiminle temas edecekler? Tabi ki PKK ile! Yani Türkiye Cumhuriyeti, PKK’yı siyasi, meşru bir makam olarak kabul edecek. Bu büyük bir tuzaktır. Bu durum; Demirtaş ve onun gibilerin neden cezaevinde olduklarının da ispatıdır.

“ATATÜRKÇÜ CHP’LİLER, GEÇİN BU TARAFA!”

CHP’nin bu olaylar sonrasındaki tavrını sorduğumuz Bahçelioğlu adeta isyan etti…

CHP’nin enteresan bir tutumu olduğunu ifade eden Bahçelioğlu sözlerini şöyle noktaladı:

Sanki CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi değil de, o kuruluş sürecinde Şeyh Said’in yanında yer almış muhalifler gibi davranıyor. Nitekim Diyarbakır’da Şeyh Said, Tunceli’de Seyid Rıza heykelinin dikilmesine destek veren bir CHP ile karşı karşıyayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’yi adeta çalıp, ABD’nin emrine vermişler. CHP Dış İlişkiler Sorumlusu Ahmet Ünal Çeviköz neredeyse her gün “S-400’leri almayalım… Amerika’dan kopmayalım… İsrail’le işbirliği yapalım” diyerek önümüze tuhaf politikalar koymakta. Bir gün geçmeden aynı sözleri Beyaz Saray sözcüsünden de duymaktayız. Biz CHP’nin yöneticilerine değil, CHP’nin vatansever, Atatürkçü, Kemalist, Devrimci tabanına sesleniyoruz ve onlara diyoruz ki; “Geçin bu tarafa!”