Türkiye Komünist Partili (TKP) Fatih Mehmet Maçoğlu’nun Ovacık’ta belediye başkanı seçilmesinin ardından gösterdiği muhteşem performans, gözleri bu seçimde TKP’ye çevirdi. Biz de TKP Büyükçekmece Belediye Başkan Adayı Övünç Ballı ile sıcak bir sohbet gerçekleştirdik.

Övünç Ballı sorularımızı içtenlikle cevaplarken, çok önemli konulara değindi. Hem ülkemizin hem de Büyükçekmece’nin problemlerini anlatan Övünç Ballı, İstanbul’un yağmaladığını ifade etti.

Haber Ekspress: Sizi tanıyabilir miyiz?

Övünç Ballı: 1978 Kars doğumluyum. 1979 – 1996 yılları arasında Karadeniz Ereğli’de yaşadım. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi Ereğli’de tamamladım. Babam Ereğli Demir Çelik fabrikasında işçi olarak çalışıyordu, annem ise ev hanımıydı. 2001 yılında Marmara Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü’nü tamamladım. 1996 yılından beri İstanbul’da, 2004 yılından beri de Beylikdüzü, Büyükçekmece bölgesinde ikamet ediyorum. Evliyim, bir çocuğum var.

Haber Ekspress: TKP ile ne zaman tanıştınız?

Övünç Ballı: 2000 yılında üye olduğum Türkiye Komünist Partisi’nde 19 yıldır, çeşitli bölge ve kademelerde görevler üstlendim. Partimin, 31 Mart Yerel Seçimlerinde Büyükçekmece’den belediye başkan adayı olmamı uygun görmesi, beni onurlandırdı.

Haber Ekspress: Diğer siyasi partileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Övünç Ballı: Uzunca bir süredir, bizim ‘düzen siyaseti’ ya da ‘düzen partileri’ diye adlandırdığımız siyasi bölmede farklılıklar iyice silikleşmiş, ortadan kalkmış durumda. Partilerin çalışma tarzları bile birbirine benzer şekilde yürümekte. Bu durum; doğalında, kişilerin, siyasi söylemlerin önüne geçmesi sonucunu doğuruyor. Düzen siyasetinin hiçbir unsuru bu durumdan rahatsız değil. Bütün adaylar konuşmalarında sürekli “BEN” vurgusu yapıyorlar ve bu hiç garipsenmiyor. Yerel seçimler söz konusu olduğunda ise ülkenin genel siyasi gündemlerinin tamamen geri plana itildiği, sadece yüzde doksanının hiç gerçekleştirilmeyeceği projelerin gündeme getirildiği bir atmosfer oluşuyor.

Haber Ekspress: Seçmenler hakkında düşünceleriniz nedir?  

Övünç Ballı: Seçmen davranışlarına yakından baktığımızda gözlemlediğimiz birkaç husus var:  

• Karşı olduğu siyaset için hemen yarın kurtuluş yolu aradığı için kötünün iyisini seçme eğilimi,
• “İYİ”, “GÜZEL” diye adlandırabileceğimiz herşeyin insanların hayal dünyalarının bile dışına çıkmış olması,
• Örgütsüz bir toplumun üyeleri olarak, seçimden seçime politikleşen ve seçim günü kendi oy’unun her şeyi değiştirebilecek araç olduğunu düşünmesi ve tercihini gelecek için değil, iyiye ulaşmak için değil, “o gün” için değerli gördüğü yönde kullanması.

Bu ülkenin iyiyi, güzeli hayal eden, hayallerinin peşinden giden insanlara ihtiyacı var. Bütün dünya tarihinde köklü, ileri, devrimci adımlar böyle insanların eseri olmuştur.

Haber Ekspress: Belediye Başkan adayısınız ancak yine de ülkemizin genel anlamdaki problemlerini sormak istiyoruz.

Övünç Ballı: Bu ülkenin laiklik, bağımsızlık, üretilen değerlerin eşit, hakça paylaşımı gibi problemleri vardır. Bu ülkenin yoksulluk, işsizlik, güvencesiz, iş güvenliğinde yoksun çalışma, adaletsizlik, tarım ve hayvancılığının çökertilmesi gibi problemleri vardır. Bu problemlerin sağından solundan dolanarak halkçı siyaset olmaz. Bunların tamamı çözülebilir sorunlardır. Yeter ki, bu ülke bir avuç rantçının, yağmacının, soyguncunun elinden kurtarılsın! Yeter ki, bu ülke bir avuç din tüccarının, gericinin elinden kurtarılsın! Yeter ki, bütün kötülüklerin kaynağı sağ zihniyetten ve sol gösterip sağ vuran siyasetçilerden kurtulalım!

“OVACIK, BİR DÜŞÜNCENİN ÜRÜNÜDÜR”

Bu ülkenin en temel problemi, bu ülkeyi yıkıma uğratan ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerin tespit edilememesi değildir; insanlarımızın bu durumun tersine çevrilemeyeceğine inandırılmış olmasıdır. Ne istediğini hayal etmeyi bırakan bir halk, kendisine sunulan seçenekler içinde çözüm yolu arar ve niyetinden bağımsız olarak aynı çürümüş sarmalın bir parçası olur. Bu ebediyen böyle gidecek değildir. Aynı halk, kendisine elle tutulur, gözle görülür, somut bir çözüm sunulabildiğinde dört elle sarılabilmektedir. Ovacık örneğinin çok konuşulması başka hiçbir şey ile açıklanamaz. Tarımı çökertilmiş, köyleri boşalan bir ülkede, tarımın ayağa kaldırılması, işsizliğin çok ciddi boyutlara geldiği bir ülkede buna çözüm üretecek adımların atılması, ulaşım – su gibi temel ihtiyaçların çok yüksek bedellerle karşılandığı bir ülkede bunların ücretsiz ya da cüzi ücretler ile sunulmaya başlanması; çalınmayan, yağmalanmayan, şeffaf bir belediye bütçesi tabi ki karşılık bulacaktı ve buldu. Ovacık’ta başarılanlar bir insanın değil, bir düşüncenin ürünüdür. Bütün ülkeye bunu anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi bunu yayma zamanıdır, şimdi umutsuz halkımıza umut olma zamanıdır.

Haber Ekspress: Büyükçekmece’ye gelecek olursak…

Övünç Ballı: İstanbul’un tamamını yağmaya açan zihniyet bir süredir kentimizin çeperleri diyebileceğimiz yerlere gözünü dikmiş durumda. İstanbul dikey büyüdüğü gibi, yatayına da genişliyor ve bu durum yeni rant alanları doğuruyor. Beylikdüzü, Esenyurt ilçeleri uzunca bir süredir bu yağmadan nasibini aldı. Şimdi gözlerini Büyükçekmece’ye dikmiş durumdalar. Mevlüt Uysal’ın aday gösterilmesi, Binali Yıldırım’ın sık sık bölgeye gelmesi vs. tesadüf değil. Bunun karşısında durabilecek alternatif ise asla Hasan Akgün gibi bir figür olamaz. Birbirlerinden hiçbir farkları yok. Albatros’un ağaçlarını kesip rant alanı haline getirmeye çalışan biri bunun alternatifi olarak nasıl sunulabilir ki! Buna aldanan yaklaşım Tayyip Erdoğan’a karşı Abdullah Gül’ü bile alternatif olarak görebilecek çaresizlikten başka bir şey değildir.

Haber Ekspress: Son olarak neler söylemek istersiniz?

Övünç Ballı: Halkımız çaresiz değildir! Bu seçimlerde ‘düzen siyaseti’ karşısında gösterdiğimiz adaylarımız ile halkımızı seçeneksiz bırakmadık! Halkçı, şeffaf bir yönetim anlayışıyla hep birlikte yaşanabilir bir Büyükçekmece’yi yaratabiliriz. Kadınlarımızın üretime katılabilmesi için her mahalleye bir kreş yapmalıyız! Ulaşımı ücretsiz hale getirmeliyiz! İlaçsız, hormonsuz, doğal, sağlıklı gıdaya ulaşabileceğimiz “Doğal Gıda Zinciri”ni hayata geçirmeliyiz! Kültür ve sanat, elit bir kesimin değil, bütün halkımızın ulaşabileceği hale getirilmeli, en küçük yerleşimlere bile ulaşabilmeli! Çocuklarımız için güvenli bir ortamda, doğa ile iç içe yaşama olanağı sağlamalıyız! Doğayı mahveden her türlü etmeni ortadan kaldırmalıyız! Ve daha niceleri… Başarabiliriz! Hep birlikte!