Topkapı surlarının girişinde eskiden Trakya Otogarı vardı.Mehmet Efendi Cami tarafına1453 Panoraması yapmışlar.İstanbul’ un fetih anı kurgulanmış.Görsel olarak 1453’te İstanbul kuşatmasını dehşetli savaş sahneleriyle üç boyutlu olarak insanların ziyaretlerine açmışlar.O sahneleri görenler nasıl bir duygu dünyasına sahip oluyorlar bilmiyorum ama büyük ihtimalle “ecdatlarının” fethinden, küçük dünyalarına büyük heyecanları kuru ekmeklerine katık ediyorlardır.Çünkü bu ziyaretlere daha çok her hallerinden yoksul muhafazakar insanların aileleriyle birlikte geldiklerini izliyorsunuz.Bu görsellik üzerinde bir tarih bilinci aşılanıyor gibi. 1453 Panoraması’nı gördükten sonra AKP’nin, Cumhurbaşkanı’nın öncülüğünden 29 Mayıs 2016 yılında 563 yıl sonra görkemli kutlama ile hem de aynı yoksul muhafazakar kitlelerle İstanbul surlarını yeniden kuşatıyormuş gibi kutlamalar yapmanın arasında nasıl bir bağ ve beklenti var diye düşünmeden geçemiyor insan. Bencileyin bu hafta içinde tekrar gördüğüm 1453 panoraması görseliyle 29 Mayıs’taki Fetih kutlaması arasında yoğun bir bağ olduğunu düşünüyorum.Fetih kutlamaları üzerinden bir ay geçmesine rağmen panoramayı gördükten sonra kendimce bendeki etkilerini paylaşmak istedim.
İstanbul, 21.yüzyıl başında yeniden fetih olundu ve çok şükür yeni birFatih’imiz doğdu.Aziz İstanbul hayırlı uğurlu olsun.
İstanbul 563 yıl önce; Arapçası fetih,Türkçesi işgal anlamına gelen İstanbul’un sahiplerinin elinden zor ve şiddet kullanılarak alınması eyleminden bu yana bir çok kereler değişik biçim ve yöntemlerle fetiholundu. Şimdi AKP 20 yıldan beri yeniden fed ediyor.
Doğu RomaHanedanlığından,Osmanlı Hanedanlığına geçen İstanbul, egemen sınıfların elinde sürekli işgal alanına dönüştürüldü.Yani İstanbul tarih boyunca “darülharb” sahasıydı. Ve İstanbul batıya yapılan “seferlerin” (Arapcası Fetih Türkçesi İşgal)karargahına haline geldi. Adına “Payıtaht” denildi.
Osmanlı ne zaman hazineyi boşaltsatekrar doldurmak için “İslamın bayrağını küffarın bağrına saplamak”üzere sefere çıkıyordu.
Osmanlı(İslam egemenleri) için fetih ve işgal, yağma ganimet ne ise, Avrupa, Asya,Afrika kral ve hanedanlıkları (Hristiyanlar) içinde durum hiçte farklı değildi. Onlar da aynen Osmanlıgibi dini değerlerden aldıkları ideolojik referanslarla yoksul kitleleri siyaseten ve ekonomik olarak baskılayarak yada yağma ve ganimetlerden pay vermeyi vadederekordular topluyorlardı. Diğerinin “mülk ve servetini” ele geçirerek güç ve iktidara ulaşıyorlardı. Güneşin batmadığı imparatorluklar oluşturuyorlardı.Ben tarihçi değilim ama herkesin bir tarih algısı var, bilgiyi tarihçilere bırakalım.
Ben tarihin faklı dilimlerinde, o günün özgül koşullarının yarattığı tarihi yaşanmışlıkları kul,tebaa-ümmet, köle gibi halk kesimlerine mal etmem. (Gerçi onlarda çok fazla masum sayılmazlar.) Feodal ekonomik, sosyal,siyasal yapıların egemenlik savaşlarını (fetih- İşgal) yukarıda bahsettiğim halk kesimlerinin kan ve bedenleri üzerinde elde ettikleri soyluluk-Şahlık –Padişahlık-kral -Halife v.b. sıfatlar taşıyan egemenlerin insanlık tarihine bıraktıkları kötü miras olarak görenlerdenim.
İstanbul’un Fethine gelince; etrafı surlarla çevrili bu Roma şehrine göz dikmiş on binlerce silahlı adamla devasa bir ordu geliyor şehrini senden istiyor.İstanbul surlarının içinde yaşayanlar can derdine düşmüşler.Kimin nerede, hangi inanç ve kültürün içine doğacağını seçme hakkı var ki?Surların içinde yıldan beri yaşayanların,işleri var, çocukları o evlerde büyüdüler. Ölülerini gömdükleri mezarları var. Aynen Arabistan’ın, Türkistan’ın,Anadolu’nun Azerbaycan’ın, Afrika’nın, Ortadoğu’dan, uzak Asya’nın herhangibir şehrinde, kasabasında, köyünde yaşıyormuş gibi. Bir sabah silahlı adamların evinizi kuşattığını düşünün. Evinizin duvarlarını yıkıyorlar içeri giriyorlar, malınızı mülkünüze evinize hatta kadın ve kızınıza el koyuyorlar. Ne yaparsınız?.
Yenenler yenilenlerin kanı üzerinden kahramanlık, ecdat, soy,sop,din, iman kutsamaları yaparken, yenilenler intikamın kızgın ateşinde yanıp tutuşuyorlar.
Yeryüzüne barış neden gelmiyor sorusunun sırrı burada saklı diye düşünüyorum.Mülk ve servetin paylaşımında çıkan kavgada, cepheye sürülecek olanlara her ne kadar ganimet, yağmadan pay vaad ediliyorsa da, aslan payını iktidardakiler gasp ediyor.Tebaya ideolojik olarak dini,siyasi, kahramanlık, kutsalliyetlik zehrinin içirilmesi, egemenlerinhalk kitlelerini kolay kontrol imkânınasahip oluyorlar.
Peki, 1953 ten beri Türkçü ırkçılarınicat ettikleri bu fetih kutlamalarını ( Kaynak: İlber OLTAYLI) Necmettin Erbakan,akıncılıkla süsleyip tiyatrolar oynarken,en görkemlisini AKP iktidarında Cumhurbaşkanı öncülüğünde İstanbul’un gerçek “Fatihinin” kendisi olduğunu ilan edercesine “Fetih” provaları yapması neye alamettir?
Eğer tabanını yeni bir fetihe hazırlıyorsa, fetih öncesi tabana moral motivasyon kazandırma hazırlığı yapıyorsa, AKP’nin “darülharb” bölgesi neresidir? Irak,Suriye Mısır v.b İslam coğrafyası ecdadın darülharb bölgesi değildir. Osmanlının darülharb-i Trakya ve Balkan’lardır.Yanı gayrimüslim topraklarıdır. Bu AKP, bunca adamı toplayıp nereye sefere çıkacak dersiniz?
Suriye de Mısır’da Irak’ta hüsranı –perişan. Ee tek güçleri 7000 yıllık Kürk yerleşimlerinimi yıkmaktı? Bunca fetih gösterileri, afra tafra bunun için mi? Kendi yurttaşıyla barışmayı beceremeyen, güçlünün karşısında mektup üstüne mektup barışma seremonisi,ve nihayet özür, Siyonizm’le kanka mazlumun karşısında Fatih-i zalim.
Bir gerçek var ki İstanbul ve ülke AKP eliyle yeniden feth ediliyor.Ormanlar,meralar, nehirler tüm akarsular,tarihi ve doğal varlıklar, tarımalanları, parkbahçeler, piknik alanları,göl, içme su havzaları, Marmara Denizi (dolgu alanları),adalar ve de gökyüzü “Darü’l -Harb” bölgesidir.Ey aziz İstanbul yeni “Fatih”lerin kutlu olsun.
Önüne çıkan herkes bölücüdür,kâfirdir,dinsizdir, milli iradeyi tanımayan uğursuz çapulculardır.Hazır olun ey ehli Müslim. Fetih var.
Demokrasi ve laik güçler bölük, parça parça kürt şehirlerindeki yıkıma gözlerini kapamış “meleklerin cinsiyetlerini” tartışa dursunlar, fetihçilerin kapılarını kırıp evlerinin içlerine girecekleri gün yakındır. İnşallah biz yanılmış oluruz.