İstanbul Büyükçekmece’de BLUE SEA isimli konut projesi tamamlanarak, inşaat süreci sona erdi. Ancak villa proje, yapısıyla değil, kamuya ait yeşil alanın özel mülke dönüştürülmesiyle gündemde. Proje kapsamında, halka ait olan yeşil alan, duvarlarla çevrilip villa siteye dahil edilmiş durumda.
Firma yetkilileri, “Siteye turnike ve bariyer koymadık, isteyen vatandaş girebilir” şeklinde bir açıklama yapsa da, halkın ortak kullanım alanı olan yeşil alanın etrafının kapatılması alanın sadece site sakinlerinin kullanımına açıldığı görüntüsünü oluşturuyor.
Ortada tapu yok, kontrat yok, kira sözleşmesi yok. Geçmişte firma yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda BLUE SEA projesinin tamamlandığında yeşil alanın kamuya açılacağı belirtilmişti. Ancak ortaya çıkan son durum, verilen sözlerin yerine getirilmediğini gösteriyor.
Proje kapsamında yapılan spor alanı da bu alanın üzerine inşa edilmiş durumda. Ancak duvarlarla çevrilen alanın yalnızca site sakinleri tarafından kullanılabildiği, dışarıdan girişin mümkün olmadığı gözlemlendi. Böylece kamuya ait bir alan daha sessiz sedasız şekilde özel mülk haline getirildi.
Buna benzer gelişmelerin, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı tarafından Büyükçekmece Belediyesi’ne yönelik 2015-2025 yılları arasında verilen tüm inşaat ruhsatlarının soruşturulacağı bilgisinin içinde ne gibi sorunları barındırdığı konusunu gündeme getiriyor. Bu karar, son yıllarda Büyükçekmece’de inşa edilen projelerde şeffaflık eksikliklerinin ve olası usulsüzlüklerin derinleştiğine dair ciddi şüpheler uyandırıyor.
Özellikle kendisini ‘belediyecilik doktoru’ olarak tanımlayan Hasan Akgün’ün yönetimi altında verilen inşaat ruhsatlarında, kamusal alanların özel mülkiyete devredilmesi, imar mevzuatına aykırı yükselen inşaatlar neticesinde savcılığın harekete geçtiği öğrenildi. İlçede ise yeşil alanların kaybolması ve kamu yararının göz ardı edilmesi, başta Hasan Akgün olmak üzere yerel yönetimin sorumluluğunda.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin meşhur dolandırıcısı “Sülün Osman” vakalarını akıllara getiriyor. Vatandaşların gözünün içine baka baka, kamuya ait alanların özel projelere peşkeş çekilmesi, şeffaflıktan uzak yönetim anlayışının ve denetimsizliğin geldiği son noktayı gözler önüne seriyor.