Kadınlar, günümüz dünyasında her türlü şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet, cadde ve sokaklarda, evde, çalışma ortamında… Kadınların aile içinde şiddet gördükleri, namus cinayetleri işlendiği, iş yerlerinde psikolojik şiddete uğradıkları, seyahat veya yerleşim gibi temel haklarının ihlal edildiği hatta eş seçimine bile izin verilmediği, çocuk yaşta zorla evlendirilip okutulmadıkları hatta araç sürmelerine bile izin verilmediği görülmektedir. Toplumun ataerkil yapısı nedeniyle erkeğe üstün, kadına da düşük statüler yüklenmiş olduğu için, bu durum toplumun sosyal dengesini olumsuz anlamda etkilemektedir. Erkek egemen toplumumuzda cinsiyet ayrımcılığı, kadının ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi, erkeğin malıymış gibi görülmesi, kadına yönelik şiddetin temellerini oluşturmaktadır. Ev dışında şiddete maruz kalan kişi şiddete karşı daha kolay konuşup buna karşı çıkabilirken, aile içinde yaşadığı şiddeti gizli tutma, çaresizce durumu kabullenme eğilimi gösterebilmektedir. Şiddetle karşılaşan kadının yaşam alanı kısıtlanmış olmakla birlikte kendini ve bedenini değersiz hissetmeye başlar. Oysa ki değerlerimiz bizi biz yapan etkendir ve yol göstericilerimizdir. Çoğu kadın cinayeti genellikle herkesin gözü önünde yaşanıyor. Bu cinayetlerin kurbanları genellikle daha önce suç duyurusunda bulunmuş, yardım talep etmiş kadınlardan oluşuyor. Kadınların evde, yol kenarında, denizde, dere kenarında şüpheli bir şekilde ölü bulunduğu durumlarla çokça karşılaştık. Yangın veya intihar süsü verilmiş kadın cinayetleri oldu. Koruma altında ve boşanma davası çıkışında kadınlar öldürüldü. Koruma kararı istediği halde verilmediği için kadınlar erkek şiddetiyle öldürüldü veya yaralandı. Ayrılma veya boşanma isteği bahane gösterilerek kadınlar öldürüldü. Evlenme teklifini kabul etmediği gerekçesiyle kadınlar öldürüldü. Şiddetten kaçarak sığınma evinde yaşayan kadın öldürüldü. Ama daha vahim olan şey; bu toplumda kadınlar her gün öldürüyor. Ve işin acıklı tarafı bu olaylara karşı artık bir duyarsızlaşma var. Erkek arkadaşı tarafından bıçaklanarak öldürüldü bu kez çok yakınımızdan biriydi Sena Altan(24) Çatalca’nın Kabakça köyünden… İ. A. tarafından bıçaklanan genç kadın ağır yaralanmış halde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Altan’ın cenazesi doğup büyüdüğü Çatalca’nın Kabakça köyüne getirilip gömüldü. Yakınımızdaki birinin böyle bir cinayete kurban gitmesi aynı gün bu civardan iki kadının daha Kadın cinayetine kurban gitmesi gerçekten dehşet vericiydi. Sosyal medya paylaşımları yürek burkucuydu. Sanırım, cezaların yeterince caydırıcı olmaması katillerin işini kolaylaştırıyor. Bu konuda yazan ve çizen biri olarak devletin hala kadınları koruma noktasındaki acizliğini görüyor ve takip ediyorum. Umarım önümüzdeki yıllarda, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde, gerekli politikaların uygulanması sonucunda kadına yönelik şiddetin giderek azalıp sona ermesi sağlanır… Feshedilen İstanbul sözleşmesi geri getirilmeli… İstanbul sözleşmesi mutlaka yürürlüğe girmelidir.