Büyükçekmece Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Başkanı Sevgi Emanet; 15-21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası münasebetiyle bir mesaj yayımladı. İşte o mesajın tamamı:
Her yıl dünyada 15-21 Mart tarihlerinde, Tüketiciyi Koruma Haftası olarak kutlanmaktadır. Tüketici haklarının daha ileriye götürülmesi, bu haklara saygı gösterilmesi ve tüketici aleyhine uygulamalara karşı tüketicilerin bilinçlendirilmesi için önemli bir fırsattır. Türkiye genelinde geçen yıl tüketicilerimizin tüketici hakem heyetlerine yapılan toplam 594 bin 270 başvurunun yüzde 87,8’inin karara bağlandı, bu kapsamda 860 milyon 778 bin 208 lira değerinde uyuşmazlık değerlendirildi. 265 bin 661 adetle perakende ticaret sektörünün başta gelirken , 95 bin 59 adetle finansal hizmetler sektörünün ve 80 bin 780 adetle abonelik hizmetleri sektörü izledi. Alınan kararların yüzde 59’unun tüketiciler lehine sonuçlandı.
Tüketici hakem heyetlerine en çok 50 bin 515 adetle cep telefonu, 40 bin 567 adetle ayakkabı, 36 bin 919 adetle internet abonelikleri, 31 bin 457 adetle kredi kartı üyelik ücreti ve 18 bin 659 adetle GSM aboneliklerine ilişkin başvuru yapıldı.
KORONAVİRÜS SÜRECİNDE TÜKETİCİ MODELİ DEĞİŞTİ…
Covid-19 salgınıyla başlayan pandemi tüm dünyada petrol fiyatlarını, döviz ve altın kurlarını, borsaları, devletlerin ve insanların sosyal ve ekonomik davranışlarını değiştirdi. Bu dönemde tasarrufa önem veren, daha hesaplı harcayan, dijital kanal kullanımında gelişmiş, karar verirken daha seçici davranan bir tüketici modelinin ortaya çıktığını hep birlikte gözlemledik. Finansal kaynaklar açısından daha kısıtlı ve dikkatli, dijital teknoloji kullanımında daha cesur ve ilerici tüketiciler e-ticaret için çok ciddi bir potansiyele sahipti ve internetten yapılan kartlı ödeme işlemleri, geçen yılın aynı dönemindeki tutarın iki katının üzerinde büyüdü. Bunun sebebini tüketicilerimizin gelir düzeyi arttı diye değil 2020 Mart ayının ikinci yarısından itibaren kapılarını korona tedbirleri kapsamında yasal olarak kapanmaya başlayan alışveriş merkezlerinin (AVM) ,hizmet sektörünün kapanmasının yansıması tedirginlik ve panik olarak görmeliyiz.
KORONAVİRÜS BAHANESİYLE FİYATLAR YÜKSELDİ…
Pandemi ile birlikte ticaretin kısıtlanması, ülkeler arası ulaşımın kısıtlanması ve turizm sektörünün azalışa geçmesi ile beraber üretim azaldı. Yasaklardan dolayı insanların dışarıya çıkamaması da ekonominin yavaşlamasına neden oldu. İşletmeler, esnaflar, üreticiler azalan kazançlarını ürünlerin fiyatlarını artırarak kapatmaya çalışması sonucunda da hayat pahalılığı daha da çok arttı.
Çeşitli sektörlerdeki ürün ve malların fiyatlarında istismara gidildi. Fiyatların serbest olmasını ve vatandaşın koronavirüs tedirginliğini, dışarı çıkmak yerine sanal alışverişe yönelmesini fırsat bilen bazı kesimler bu fırsatları paraya çevirdi. Gerek sanal alışveriş sitelerinde gerekse piyasada gıda ürünlerine, temizlik ve hijyen ürünlerine fahiş zamlar yapıldı.
DÖVİZ DÜŞTÜ, FİYATLAR DÜŞMÜYOR…
HEM EL HEM CEP YAKIYOR…
2020’nin başından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile dolarda çok ciddi yükselişler yaşandı. Bu durumun ardından özellikle ithal edilen ya da direkt yurtdışından alınan ürünlerin fiyatlarındaki artışlar dolardaki yükselişin etkisi ile olduğu ifade ediliyordu. Sütten ayçiçek yağına kadar vatandaşın sofrasına gelen neredeyse her ürünün fiyatı fahiş tutarda artarken bazı gıda maddelerinde artışlar ise yüzde 100’e vardı. Doları bahane ederek fiyatlara jet hızıyla zam yapanlar, döviz gerileyince fiyat indirimi yapmadı maalesef…İmalatçı, toptancı ve perakendecilerin satış fiyatlarına bir kıstas, bir sınırlama , bir kar oranı getirilmeli.
RESMİ VE GERÇEK ENFLASYON ARASINDA FARK VAR…
Tüketicilerin gerçek tüketimini oluşturan gıda ürünlerinin yeterince yer almadığı yıllık enflasyon sepetinin gerçekte alışveriş poşetlerine yansıyan enflasyonu yani “hissedilen enflasyonu” yansıtmadığını ve gıdaya erişimin ciddi bir mesele haline geldiğini, fiyatlardaki artışla gelirlerindeki artışın doğru oranda olmadığını ifade eden tüketicilerin sayısı oldukça çok. Sepetin yıllık enflasyon hesaplamaları yaklaşırken, fiyatı azalan ürünlerle revize edilmesini de dile getiren vatandaşlar ayrıca Tüketici güveni üzerinde baskı yaratan etkenler arasında, yeniden vaka sayılarındaki artış ile beraber ekonomik belirsizliklerin ön plana çıkmasından tedirginler.
MEKANİZMA TÜKETİM ÜZERİNE KURULU…
Her gün gelişen teknoloji, reklamlar, durmaksızın açılan AVM’ler , karşımıza çıkan türlü türlü satış yöntemleri insanları daha çok tükettirmek üzerine kurulmuş bir mekanizma… Bu yoğun saldırılara dur dememiz mümkün gibi görünmüyor, ancak bilinçli tüketici olmak ve tüketebilmek bizim elimizde..
ÜRETİM ŞART…
BİR ÜLKENİN GÜCÜNÜ ÜRETİM GÜCÜ BELİRLER…
Üretim olmadan, ne büyüme olur, ne enflasyonla baş edilebilir, ne de işsizlikle…Ne zenginlik olur, ne istihdam olur… Ne kalkınma… Artık Üretim çok sektörlü olmak zorunda. Günümüzde uzun bir süredir tüketim, üretimden daha fazla…Para ise artık yatırım aracı olmaktan çıkıp tüketim için bir emtia haline geldi.
TÜKETİCİ HAKKI KUL HAKKIDIR…
2021 yılında Tüketiciler harcamalarına yeniden şekil verecek, dünyadaki gelişmelere paralel bir hızla değişen tüketici davranışları satın alma tercih ve şekillerine yansıyacak. E- tüketicinin bilinç düzeyinin yön vereceği tüketici işlemlerinde tüketicinin nabzını tutan üretici, satıcı, marka ve perakendeciler bu dönemde büyüme sağlayacak. Bu yüzden satıcılar dönüşümün farkında olmalı ve tüketici hakkının inancımıza da göre kul hakkı olduğu unutulmamalı. Bizim kültürümüzde üretimin her aşamasının sağlıklı ve kaliteli olmasına yönelik yüzlerce yıl öncesine dayanan sözlü ve yazılı kurallar mevcuttur. Artık bugünün tüketicisi dün bilinenden çok farklı.
Gerek Ülkemizin gerekse tüm dünyanın çok ciddi zorluklardan geçtiği bir dönemin içindeyiz. Coronavirüs krizi sırasında, bile Dolandırıcılar, siber suç işlemek üzere krizden faydalandılar. Virüsün neden olduğu korkulardan çıkar sağladılar. Sahte ürünler satmak için internet siteleri kurup insanların paralarını ve kişisel bilgilerini almak için sahte e-postalar, mesajlar ve sosyal medya paylaşımlarını kullandılar. İnsanları Dolandırmaktan , onların maddi ,manevi ve dini duygularını istismar etmekten vazgeçin. Psikolojik zaaflarından uzak durun.. İnsanların acılı, sıkıntılı, korkulu, yaşlılık vb. kriz durumlarından faydalanmayı bırakın artık…Kul hakkına girmeyin. Cenab-ı Hak kul hakkı için “Benim yanıma her şey ile gelin affederim. Fakat kul hakkı ile gelmeyin, onu ben değil, kulum affeder.” demiştir.
HER YER BETON YIĞINI…
Koronavirüsle beraber insanlarla aramıza sosyal mesafe koymamız gerektiğini, sağlıklı yaşamak ve nefes alabilmek için sosyal alanlara , parklara, bahçelere , açık hava gibi yeşil alanlara ihtiyaç hiç olmadığı kadar arttı. Etrafımızdaki beton yığınlarına baktığımızda nefes almak için , vakit geçirebilmek için açık alanların azlığı da gözden kaçmıyor elbet. Umarım Virüs sonrası normalleşme döneminde bu tarz alanları genişletmeye yönelik çalışmalar yapılır.
Böyle bir hafta içerisinde daha söyleyecek çok sözümüz var. Tüketicinin korunması esas görev alanımız arasında olduğundan tüketicilerin bilinçlendirilmesi konusunda Tüketiciyi Koruma Haftası’na bağlı kalmadan tüketicilerin haklarını aramaları için yıllardır özveri ile çalışıyoruz. Derneğimiz Tüketicilerimizin Korunması Hakkındaki Kanunda yer alan tüm hükümler ile ilgili konularda, vatandaşlardan gelen başvuruları değerlendirilerek tüketici / satıcı arasında uzlaşı sağlama çalışmaları , tüketicilere yasal hakları konusunda bilgilendirme ve yasal çözüm mercilerine yönlendirme çalışmalarını sizlerin desteği ve teveccühü ile ilk günkü heves ve azimle devam ettiriyor. Bilinçlendirmek ve korumak alanında öncülük görevini bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada yerine getirmeyi sürdürecektir.
Bu vesileyle ülkemizin her ferdinin bilinçli tüketim anlayışına sahip olmasını, haklarını aramada bilinçli, cesur ve girişken olmalarını , ülkemizde ve bütün dünyada tüketici haklarının korunması ve bu haklara saygı duyulmasını diliyor, tüm vatandaşların 15 Mart Dünya Tüketiciler Gününü kutluyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.