Bugün 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü ve bununla ilgili bir şeyler yazayım dedim. Ne yazık ki tüylü dostlarımıza işkence yapılıyor, öldürülüyor hatta iğrenç mahlûklar tarafından tecavüze uğruyor.
Fakat ben bugün bunlara değil, tüylü dostlarımızla ilgili dikkatimi çeken başka bir şeylere değineceğim.
Eskiden, sokak hayvanları, evcil hayvanlar ya da ne bileyim işte tüm hayvanlarla ilgili bu kadar sevgi dolu paylaşımlar olmazdı. Evinde veya sokağında kedi köpek besleyen, ilgilenen insanlar da çok daha azdı. Aman evimizde mutlaka bir kedi veya köpek olsun diye uğraşan, bu kadar çok insan da olmamıştı sanki. Sevenlerin zaten vardı, geri kalan herkes evcil hayvanları uzaktan sevmekle, korkmakla meşguldü.
Kimsenin “Çocuğum hayvan sevgisi olmadan büyümesin” diye dertlenmiyordu. Hatta hayvan seven çocuğuna “Pis o bırak, ısırır” diyenler daha fazla gibiydi.
Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri hayvan sevgisi arttı diyeceğim, yok değil. Çünkü bakıyorum gazetelerde, ana haberde bile, insanın içini ısıtan hayvan sevgisi haberleri var. Çevremde çocuğuna hayvan sevgisi aşılamak için çabalayan insan dolu.
Kar kış bastırınca, kar manzarası yanında, “Lütfen sokaktaki hayvanlar için bir tas yemek, apartmanınızda sıcak bir köşe” gibi çağrıda bulunan, paylaşım yapan o kadar çok güzel insan var ki! Yani şunu demek istiyorum…
Hani bu ülkede her şey çok kötüye gidiyor deniyor ya, bence bu konuda bir şeylerde çok büyük bir kırılma yaşanıyor aslında. Hayvan sevgisi farkındalığı yükseliyor gitgide. Sabah haberlerinde de dikkatimi çekiyor, kaç kere rastladım. Yazın su, kışın sıcak bir yer ve yemek çağrısı yapılıyor mesela. Bir sürü şeyi izleyemiyorum, izlemek de istemiyorum ama bu konuda bir şey dendiğinde gülümsüyor, umutlanıyor, mutlu oluyorum anında.
Bu topraklarda hayvan sevgisinin, böylesi bir merhametin, korumasızlığı kocaman, sevgisi sonsuz ve karşılıksız olan bu canlara karşı böylesi bir değer artışı varsa, bu ancak ve ancak iyiye işarettir.
Ne zaman insan dediğin canlı, elinde tuttuğu tahtanın bir zamanlar kökleri sağlam, dalları göğe uzanan bir ağaçtan geldiğinin farkında olarak yaşar, bir arının, bir sineğin, bir solucanın, kedinin, köpeğin, sivrisineğin de bir can olduğunu, bu dünyada hep beraber mutlu mesut yaşamanın mümkün olduğunu kabul eder, bir cana zarar verip öldürmek için yaşamak yerine, canına can ve sevgi katarak yaşamanın önemini idrak eder, işte o gün harbi güzel günler göreceğiz!
Ve lütfen ben size burada işin o gelinen güzel kısmını anlatmak için çabalarken, kötü kısmını yüzüme vurmak için yorumlar yazmayın, ben de biliyorum onları. Ama bazen, işin yapıcı kısmına odaklı kalmak da iyidir. Ben bile isteye, yapılan kötülükleri, yapılmayan iyilikleri değil, kat edilen iyi yolu, olan gelişmeyi yazmayı tercih ettim.
Sağlıcakla kalın