“ Miadını doldurmuş bir şeyden vazgeçmemek, insanı esir eder.”
Akrep burcunda meydana gelecek olan Parçalı Güneş Tutulması, Ay’ın Güneş ve Dünya arasında kalarakGüneş’i kısmen örtmesi sonucu meydana gelir.
Güneş tutulmaları aslında Yeniay etkisindedir ve yeni başlangıçlara hazırlıktır. Karanlık bir odanın yavaş yavaş aydınlanması gibi bizlerde de bir şeylerin aydınlığa kavuşması ile farkına varma zamanı içinde olduğunu anlatır.
Güneş tutulmalarının etkisi 1 yıllık zamana yayılsa da, ilk 6 aylık dönem içerisinde nelerin yaşanabileceğini ya da nelerin farkına varmamız gerektiğini söyler.
25 Ekim günü saat öğlen 13.48 de Akrep burcunun 2. derecesinde Parçalı Güneş meydana gelecek. Akrep burcunun 2 derecesi I.dekan olan Mars dekanı ve Akrep dwad’ında gerçekleşecek.
Sabit nitelikte ve Su elementinde olan Akrep burcu doğasındaki Güneş (ego/bilinç) ile Ay’ın (duygular/bilinçaltı) enerjileri birleşerek, bizlerin ruhsal ve psikolojik hayatlarımızda derinlere dalmamızı sanki bataklık sularının altına gizlenmiş olan “cevherimizi” çıkarmamıza vesile olur.
Güneş’in Akrep burcunda olduğu zamanlar,eylemlerimiz ve düşüncelerimiz bilinçli ve amaçlı bir şekilde belirli bir hedefe ulaşma konusunda bizi güçlendirirken;
Akrep burcundaki Ay ise, duygularımızın derinleşmeye ihtiyacı olduğunu, derin özlemler ve duygusal güvenceye ihtiyaç duyduğumuzu ve ruhsal bütünlüğümüzü sağlamak istediğimizi anlatır.
Böylelikle, dibi bulanık ve bizi içine çeken bir bataklıkta debelendiğimiz korkularımız, endişelerimiz, şüphelerimize ait olumsuz duygu durumlarımıza ışık tutarak en dipte bulunan cevheri (özümüzü) bulup çıkartmamıza ve yeni çözümleme yoluna girmemize olanak sağlayacak.
Fakat her birimiz için aynı şekilde, aynı zaman içinde seyretmeyebilir bu durum. Bazen bir olaya bakış açımızı tamamen değiştiririz onu sonlandırırız, bazense hayatımızdaki kişi(ler) ile olan ilişkimizi fiziken (ölüm/vefat) ya da duygusal olarak (“benim için öldün artık”) diyerek sonlandırabilir ve noktalayabiliriz.
İçimizdeki cevherin duygularımız ve düşüncelerimize ait güvenlik ihtiyacını, hangi yollardan nasıl ortaya çıkabileceğini kendimiz keşfedeceğiz.
Fakat unutmamalıyız ki, “her şeyin bir miadı vardır ve miadı geçse de ondan vazgeçmemek bizi esir eder ve çürütür.”
Nasıl ki mevsimler değiştiğinde sonbahardan kışa geçtiğimizde ağaçlar sararır, yapraklarını döker ve o çürüyen yapraklar toprağa karışır ve tekrardan baharın gelmesiyle yeni yeşeren yapraklara yer açar, işte şimdi bizler de hayatımızda yeniliklere yer açabilmek için eski ve çürüyenleri bırakabilmeli ve vazgeçebilmeliyiz.
Yeniay haritasındaki derece, dekan ve dwadkonumları Akrep burcunun yöneticisi olan Mars’ı tetiklemekte ve hayatta kalmak için nasıl mücadele ettiğimizi anlatmakta.
Mars, eril yapıda, aktif, dışa dönük, itme gücüne sahip ve fiziksel enerjinin (Ego/benlik) gezegenidir. Çaba, gayret ve eylem göstermek, aksiyon almak ile rekabet etme ve meydan okuyarak rakiplerle savaşma, öfke, hiddetlenme, savunma gibi özelliklere de sahiptir.
Bir yandan da Akrep doğası, “Külli İrade” ile bağlantılıdır, irademiz dışında gerçekleşen olayları anlatır. Doğduğumuz aile, doğduğumuz şehir ve ülkeyi bizler seçemeyiz.
Fakat insan, “irade” sahibi bir varlıktır. Bir şeyi yapıp yapmama arasındaki güç, iktidar sahibi olmayı ve yaptıklarımızdan dolayı da sorumlu olduğumuzuanlatır. Mesleğimizi, eşimizi/ortağımızı, çevremizi ve arkadaşlarımız kendi özgür irademiz (Cüzi irade) ile seçeriz.
Yaptığımız zihinsel, fiziksel eylemler, takındığımıztavırlar bireyin bilinçli olarak “gerçeklik” ile başa çıkmasıyla ilgili muhakeme yeteneğini anlatırken; çaba ve gayret göstermesi ise, bireyin “özgür iradesi” ile ilişkilidir.
Bu bağlamda, külli irade ile özgür irade’nin Güneş Tutulması etkisinde ortaya çıkan “Sahip olduğum ne varsa onu kaybetme korkusu içerisindeyim” sözünübizlere söylettirecek.
Çünkü Akrep burcu doğası gereği, olabilecek her krizli duruma karşı hiçbir şekilde başkalarına karşı güçsüz, aciz ve yetersiz gözükmekten hoşlanmadığından dolayı, sahip olduğu her ne varsa onu kolay kolay bırakmayan, vazgeçmeyen bir yapıya sahiptir.
Hayatımızda vazgeçemediklerimiz nedir?
Ailesel konular, ebeveynler arasında ya da çocuklarla ilişkili sorunlar, ilişki ya da ortaklık sorunları, iş hayatı, ekonomik düzen/düzensizlik gibi alanlarda yaşadığımız krizler ve zorluklar karşısında, hem kişisel hem ailesel hem de toplumsal olarak yaşayacağımız yüzleşmeler aslında aynı tema altında birleşeceğinden, özgür irademiz ile nelerden vazgeçebileceğiz bunun göstergesi olacak.
Artık bir şeylerin bitme, sonlanma ve vazgeçme zamanın geldiğini kabullenerek, şapkayı/takkeyi önüne koyup düşünmemiz gerek.
Sıkı sıkıya sarıldığımız, bağlandığımız, ayrılmak istemediğimiz ve bize fayda sağlamadığını, bizi beslemek yerine çürütmeye başladığını gördüğümüz konu ya da kişi(ler)in bizi içten içe kemirdiğini fark etmemizi sağlayacağı için, bu nokta da özgür irademiz ile üstesinden gelebileceğimizi de söylemekte.
Buna ek olarak da, Akrep’in yöneticisi olan Mars’ın İkizler burcunda retro hareketi (30 Ekim) öncesi yavaşlamasını da eklediğimizde ise, eylemsel hareketlerimiz birden çok stratejik hamlelere bölünebilir. Her konunun/ olayın altında başka bir durum ya da anlam taşıyormuş gibi düşünebiliriz.
Her olayın bir nedeni vardır
Ünlü filozof ve tarihçi olan David Hume der ki;
“Zihnin bütün algıları “izlenimler” ve “düşünceler” olarak ikiye ayrılır. İzlenimler, anda gerçekleşen (canlılığını koruyan) algıları sınıflandırılırken; Düşünceler ise, geri çağrılmış (sönük) olanalgılardır.
Örneğin, ateş elimizi yaktığında bu bir anda gerçekleşir, izlenimdir. Fakat ateşin elimizi yaktığını hatırladığımızda bu düşüncedir.
Düşünceler, duyu algısını kopyalayabilir, taklit edebilir oysa ki izlenimler duyduğumuz, gördüğümüz, istediğimiz, arzu veya nefret ettiğimiz kısacası yaşadığımız tüm deneyimlerimizdir. “
Bu bağlamda, hem bireysel hem de toplumsal olarak düşünceler (geçmişin izleri) tekrardan izlenim olarak canlanmakta.
Zihnimizde şüphe, kuşku, endişe, evham gibi olumsuz duygu durumları tetiklenebilir. Bir dedektif gibi iz sürmeye, her şeyin altından bir anlam çıkartmaya çalışabiliriz. Fakat bunu olumlu anlamda kullanmaya özen göstermeliyiz, olumsuz durumlarda psikosomatik hastalıkları da tetikleme durumu mevcut olacaktır.
Geçmiş yıllara baktığımızda ise, 1995 ve 2014 yıllarını hatırlamanızı isterim.
Bireysel hayatlarınızda (ekonomi/finans düzeni,işhayatı,evlilik,boşanma,çocuk sahibi olma,ortaklıkkurma,yer ve şehir değişimi) gibi hayatınızın önemli konuları ile bağlantılı olan durumlar tekrardan önünüze gelirken; toplumsal konularda ise bu yıllara baktığımızda erken seçim ve seçimle bağlantılı kabine değişiklikleri olduğunu söyleyebiliriz.
Anın haritasında yükselen Oğlak burcunda ve 22 derecede bulunuyor. Bir şeyleri kontrol altında tutmanın ve düzeltmeye çalışmanın ve hatta “ kurtarıcı kompleksine” girmenin sağlıksız bir bünyeyi ortaya çıkartmasından dolayı yorgun düşmesini anlatır.
Korku, depresyon, hırslanmak gibi durumlarla beraber sanki “başımıza kötü bir şeyler gelecekmiş” hissiyatını da uyandıracak ki, bu da geçmişte olmuş/yaşanmış olmasına rağmen, hala o düşünce ve izlenimlerin tekrar etkisini canlandıracak.
Özellikle aile içinde Anne ve/veya Baba’nın çocukları ile yaşadığı geçmişte olmuş ama geçmemiş, bitmemiş olan sorunların ortaya çıkması, bu durumda “istismar edilen/kurban rolüne düşen” kişilerin de diğerlerine karşı aşırı bağımlılık göstermesinden dolayı yaşayacağı psikolojik sorunları net olarak görmemizi sağlayacak.
Bundan dolayıdır ki, başkalarının (anne/baba/çocuk) hayatlarını kontrol etmeye, yol ve yön vermeye çalışmak iyi niyetli yapılan bir davranış modeli gibi olsa da, bu nokta da külli irade ile özgür irade (cüzi irade) nin kendini göstermesi çok belirgin.
Bir şeylerin sonuna geldiğimizi ve bunu tamamlamak, bitirmek için de gösterdiğimiz çaba içinde yaşayabileceğimiz zorluklar ve huzursuzluklar olsa da, aslında herkesin kendine ait görevinin, misyonunun ve sorumluluklarının kendi eline alması gerektiğini ifade etmekte bizlere.
Asıl kilit nokta burada çözümlenecek.
Kısacası, Akrep burcundaki Güneş Tutulması etkisini ünlü Tasavvufçu Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ninsevdiğim bir sözü ile noktalamak isterim;
Üzülme ve kızma hiç kimseye yaptıklarından dolayı…
Aksine teşekkür et ihanet edenlere, sadakati öğrettikleri için…
Minnet duy yalancılara, doğrunun farkına varmanı sağladıkları için…
Mutsuz edenlere dua et, mutluluğu daha derin hissettirdikleri için…
Herkesi sev, yaşamına iyi kötü bir anlam kattıkları için…
Hayat bu yüzden daha güzel, siyahla beyazı fark ettirdiği için!
Sevgilerimle
Selin Çeğilli
Astrolog / Beden Dili ve Profil Analiz Uzmanı
Arkturus Eğitim ve Danışmanlık Merkezi