O vakit konuşalım:
Liyakat, öğrenci seçme sınavı, personel seçme biçimleri ve bir yığın haksız hukuksuz kadrolaşmalar, kifayetsiz muhterislerin tuttuğu köşeler ve muhafazakâr muhaliflerin gasp ettiği muhalefeti konuşabiliriz mesela..
Yetersiz yöeticilerle çalışan, yeteneklerini ortaya koyamayan ya da beceremedikleri işlerde çalışan, haksızlığa uğrayanlar işe gitmek istemez, odaklanamazlar çünkü.
İğneden ipliğe her şey satılık!
İnceden İnceye her şeyi sorgulamak gerekiyor.
90’lı yıllarda onurlu bir muhalif olmak çok pahalıydı: Bazan canınız, bazan hapis… Muhalif olarak caka satmak daha ucuzdu: Camel bot, yeşil parka, bir iki aksesuar…
Şimdi: Şimdi her şey çok tuhaf!
Sanırım asıl sorun, artık kimin muhalif kimin iktidar olduğu değil!
Sorun liyakat!
Evet, evet Liyakat!
Akşam yorgun argın eve dönüyorsunuz ve tek aklınızda kalan şu oluyor: Doktoru, mühendisi, bankacısı, kime uğradıysanız O, kimse işini yapmıyor. Yapamıyor. Yazık bize!
Çok yazık..