Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşuma, mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi gasbetmeye çalışan hiçbir girişime asla müsaade etmeyeceğimizi de herkes bilmelidir.” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tuzla’daki Desan Tersanesi’nde Yeni Deniz Sistemleri Teslim Töreni’nde, Giresun’da yaşanan sel felaketinden ötürü kent halkına geçmiş olsun dileklerinde bulunurken, hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diledi.
Bugün Deniz Kuvvetlerini daha da güçlendirecek yerli ve milli bir projenin daha başarıyla tamamlanmasının gurur ve heyecanını yaşadığını belirten Akar, yeni deniz sistemlerinin ülkeye, millete ve silahlı kuvvetlerine hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.
Yakın coğrafyada meydana gelen iç karışıklık, terör, yoksulluk ve büyük düzensiz göçlerin, milyonlarca insanın hayatını olumsuz etkilediğini ve etkilemeye devam ettiğini dile getiren Akar, yeni tip koronavirüs salgını ile bu genel durumun daha da dramatik hal aldığını söyledi.
Gelişmeler karşısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde proaktif davranan Türkiye’nin yakın zamanda bölgesinde çok önemli stratejik hamleler gerçekleştirdiğine değinen Akar, “Bir yandan güney sınırlarında oluşturulmak istenen terör koridorunu üst üste gerçekleştirdiği etkili ve başarılı askeri harekatlarla önlerken, diğer yandan da Libya ile yaptığı anlaşmalarla Orta ve Doğu Akdeniz’deki hak, alaka ve menfaatlerimizi koruma mücadelesinde önemli kazanımlar sağlamış bulunmaktayız. Cuma günü müjdesini verdiğiniz doğal gaz, inanıyoruz ki daha büyük ve önemli stratejik teşebbüslerin de dayanağı olacaktır inşallah.” dedi.
Tüm faaliyetlerin akla, mantığa, uluslararası hukuka, iyi komşuluk anlayışına uygun ve hakkaniyetli bir şekilde icra edildiğini aktaran Akar, “Ancak ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşuma, mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi gasbetmeye çalışan hiçbir girişime asla müsaade etmeyeceğimizi de herkes bilmelidir. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de, sadece kendi çıkarlarını gözeten tek yanlı talepleri ve uygulamaları, yani adaların silahlandırılması, 10 millik hava sahası, Meis’e 40 bin kilometrekarelik Deniz Yetki Alanı talebi, akla, uluslararası hukuka ve iyi komşuluk anlayışına kesinlikle uygun değil ve gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” ifadesini kullandı.
Kimsenin Doğu Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesi Türkiye’yi sahillerine hapsedemeyeceğine vurgu yapan Akar, şöyle konuştu:
“Dost ve müttefiklerimizin bizim görüş ve taleplerimizi de objektif, yansız bir bakışla değerlendirmelerini bekliyoruz. Diğer taraftan, Mısır ile Yunanistan arasında yapılan ve aslında her iki ülke halkının çıkarlarına da aykırı olan sözde deniz yetki anlaşması bizim için yok hükmündedir. Bu anlaşma ile öncelikle iki ülke halkına gerçekten haksızlık yapılmıştır. Ayrıca, bölgeyle hiç alakası olmayan bazı ülkelerin Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını güçlendireceğine yönelik açıklama ve eylemleri de ittifak ruhu ve dayanışma ile bağdaşmamaktadır. Söylediklerinin hiçbir hukuki temeli de yoktur. Mavi vatanımızda hem KKTC’nin hem de ülkemizin hak, alaka ve menfaatlerini bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Hiçbir oldu bittiye de asla müsaade etmeyeceğiz.
Libya ile yaptığımız antlaşmalar da bu konudaki kararlılığımızı ortaya koymuştur. 500 yıllık tarihi ve kültürel bağlarımız olan Libyalı kardeşlerimizin de sonuna kadar yanındayız. Dost ve müttefiklerimiz tarafından Suriye’de yapılan hataların burada da tekrarlanmakta olduğunu endişe ile izlemekteyiz. ‘Libya Libyalılarındır’ anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış, Libyalıların hakkını koruyacak şekilde kalıcı, koordineli bir ateşkes ile barış, huzur ve istikrara kavuşmuş bir Libya için mücadele ediyoruz.”
Türkiye’nin bugün siyasi, askeri ve ekonomik bir güç olarak etki ve ilgi alanını önemli ölçüde arttırdığına ve uluslararası arenada artık bir özne olduğuna dikkati çeken Akar, şöyle devam etti:
“Bu gerçekten hareketle, yerli ve milli savunma sanayisinde ürünleriyle teçhiz edilmiş etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya sahip olmak bizler için artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir. Yurt içinde ve sınır ötesinde yerli ve milli savunma sanayi ürünlerimizi son derece etkin bir şekilde kullanarak icra ettiğimiz operasyonlar, bu gerekliliği en açık şekilde ortaya koymuştur. Yüksek teknoloji ürünü yerli ve milli silah sistemlerimizin muharebe sahasındaki etkinliği ve personelimizin bu sistemleri kullanmadaki üstün başarısı tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. Başta SİHA’lar olmak üzere birçok savunma sanayi ürününün ihraç ürününe dönüşmesi de bizler için ayrı bir gurur vesilesi olmuştur.
Güçlü savunma sanayi demek, güçlü ordu demektir. Bu yönüyle yerli ve milli savunma sanayi ürünlerinin kahraman ve fedakar personelimize kazandırdığı hareket kabiliyeti, öz güven, moral ve motivasyon son derece önemli ve asla göz ardı edilmemelidir. Bu öz güven ve motivasyon artık uluslararası alanda adından sıkça söz ettiren savunma sanayii şirketlerimizde de mevcuttur. Bunu büyük bir mutlulukla görmekteyiz. Artık Türk savunma sanayi, hem TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamakta hem de yüksek rekabetin yaşandığı uluslararası savunma pazarının önemli oyuncuları arasında yer almaktadır.
Son açıklanan rakamlarla, dünyanın önde gelen ilk 100 savunma kuruluşu arasında 7 firmamızın bulunması bizler için gerçekten büyük bir övünç ve güven kaynağıdır. Bugün Deniz Kuvvetlerimize teslimi yapılacak olan yeni deniz sistemleri de tıpkı Milgem Korveti, Lojistik Destek Gemisi, Çok Maksatlı Amfibi Uçak Gemisi, Altay Tankı, Atak Taarruz Helikopteri, silahlı ve silahsız insansız hava araçları, Hürkuş Eğitim Uçağı ve Göktürk-1 Gözetleme Uydusu gibi tasarımdan üretime savunma sanayimizin el emeği göz nuru ürünleridir. Yeni deniz sistemleri, kritik olaylara müdahale etme imkan ve kabiliyeti yönünden Deniz Kuvvetlerimize önemli bir üstünlük sağlayacaktır.”
“Savunma sanayisinde yapabildiğimizi, üretebildiğimizi gördük, bundan sonra da üretmeye devam edeceğiz.” diyen Akar, kaybedilen yılların açığını daha hızlı kapatabilmek için hep birlikte bu idrak ve inançla daha çok çalışmak durumunda olduklarını ifade etti.
Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, vakıf şirketleri ve üniversitelerle hep birlikte, omuz omuza, aklın ve bilimin rehberliğinde ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde çalışarak hedeflere çok daha hızlı ulaşılacağına inandığını belirten Akar, gurur duyulan projelerin hayata geçirilmesinde ve başarıyla yürütülmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunanlara teşekkür etti.
AA