Önce ellerim sonra gözlerim sonra da yüreğim ölüyor
düşlerimi sakla çocukluğum ölüyor her savaşta anne..
Niyedir içimizde bitip tükenmeyen yok etme isteği ? Öyle ki, her kelimemiz öfke ve ölüm kokuyor. Neşemizden ve mutluluğumuzdan suçluluk duyar hale geldik. Şimdilerde ise ağlamalarımızla gurur duyduğumuz zamanları yaşıyoruz..
Farkında değil miyiz, sorgulamadığımız her acı tekrar tekrar yokluyor bedenimizi, ruhumuzu ve yaşamımızı. Farkında değil miyiz, bir adım atmamak için bizi tutan gücün ne olduğunu? Ve bu gücün bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna dizdiğini?Hatırlatayım o halde; Yıllardır dünyanın süregelen sancılı sürecini..
Toplumun bir arada yaşayan kimlikleri ne kadar örselendi. Sayısız yaşanan hak ihlali..
Hangi hak yok etmeye yeter insana insanlığı? İnsan olmak ve insanca yaşamak. Farkında değil miyiz ötekileşiyoruz, ayrışıyoruz, kutuplaşıyoruz..
Biat ve itaat, aklı, bilimi ve eleştirel düşünceyi yok sayıyor. Unuttuk mu, bizler, yığınla sorunları olan, dünden bugüne ekonomik sorunlarına çare aramaya çalışan, binbir türlü haksızlıkla boğuşan, sömürüye karşı bir an önce ayağa kalkmasını bildiğimiz ve deneyimlediğimiz zamanlardan geçtiğimizi? Bir an önce büyük resmi görmek zorundayız. Bugün bütün dünyada insanların hakları konusu savunmasız durumda.
Önceliğimiz yaşama hakkı olmak üzere bunun temel unsuru insanlığın olmazsa olmazı barış kavramını neden gözden kaçırıyoruz?.
O halde, bayram sabahlarına yeniden hep yeniden kucaklaşmak için çıktığımız yollarda buluşmak dileğiyle.
Sizin de Bayramınız kutlu olsun..