Kudüs mü? Dava mı?
Eğitim her zaman ve her zeminde ülkemizin en önemli problemi!
Kudüs sorunundan tutun Amerika’da ülkemiz aleyhine sürdürülen davalara…
Kadın cinayetlerinden tutun çocuk istismarına…
Hangi sorunu ele alsanız çözümü eğitime dayanmakta.
Hükümetin bakanından milletin vekiline…
Van’daki çobanından İstanbul’daki ihracatçısına…
Hepsini ortak bir paydada buluşturan milli ve dini değerlerin özümsenmesi için gereken tek bir adım var.
Eğitimi siyaset üstü bir kuruma dönüştürmek…
Her gelenin kafasına göre değiştirmesine engel olmak.
Daha sonra en öndeki neferleri, öğretmenleri daha nitelikli bir eğitimden geçirmek…
Formül ezberlemenin gereksizliğini özümseterek önemli olanın anlayabilmek olduğunu kabul ettirmek…
Çağdaş dünyanın terk ettiği değil uygulamaya başladığı yöntemleri örnek alarak daha ileri yöntemler geliştirmek.
Zira sorun, anlama yeteneğimizde!
Ezbere değil yaratıcılığa ihtiyacımız var.
Pratiğe dayalı, mevcut bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretmeyi ve risk almayı öğretmeliyiz.
Geleceğin öğretmeni eğitmen değil akıl hocası olmalı.
İnternetten bile bulunabilecek bilgileri hıfzettirmenin saçmalığını veliye ve öğrenciye anlatarak ikna edebilecek, toplumsal önyargıların önünde kale gibi durabilecek öğretmenlere ihtiyacımız var.
En azından başlangıç olarak…
Sağlam bir adım atmış olabilmek için…
Sonrası zaten gelecektir.
***
Merak etmeyin!
Tarihinden bahsetmeyeceğim.
Dini önemi hakkında nutuk atmak niyetinde de değilim.
Siyasi sonuçları hakkında çıkarımlarda bulunacak yetkinliğim de yok.
Bu konularda ahkam kesenler oldukça fazla zaten!
Haçlı zihniyetine bağlayanlar dahi var ki tutacak yer bulamıyorum!
Benim merak ettiğim şu:
Sorunu İslam dünyasıyla sınırlandırmak mantıklı mı?
Müslüman olmayan birçok ülkenin duruma Araplardan daha büyük tepkiler gösterdiği açık.
Bunu görmezden gelmek ne kadar doğru?
Dini ve milli sınırlarımızı aşarak insani bir duruş sergilemek İsrail karşıtlarını daha da güçlendirmez mi?
***
Zarrab mı Zerrab mı yoksa Zerraf ya da Zarraf mı?
Sanık mı tanık mı?
Hayırsever mi hain mi?
Hainliğin hayırseverliğe engeli yok mu?
Diyanet nasıl olsa fetva verdi!
Ne olduğu anlaşıldı!
Peki böyle bir insanla muhatap olarak devletler arası iş görürken Amerika’nın takibi altında olduğumuzu bilmiyor muyduk?
Elbette biliyorduk ama ilişkilerimiz iyiyken işimizi görüyorduk.
Tıpkı FETÖ liderinin neden Pensilvanya’da olduğunu bilmemize rağmen kritik yerlerde kullanmamız gibi…
Suriye üzerinde oynanan oyunları bilmemize rağmen Esed’i devirmeye çalışmamız gibi…
Hepsi gibi bu da elimizde patladı!
Ama panik yok!
Biz neleri atlatmışız.
Bu da geçer inşallah…