Değişmek mi Zor Değişmemek mi?

Değişim zor der dururuz her zaman!

Evet değişmek ve gelişmek oldukça emek isteyen zorlu bir mücadele gerektirir.

Ancak sonucunda kazanılanlar daha kolay bir dünya çıkarır karşımıza.

Anlama ve kavrama gücümüz arttıkça mücadele gücümüz de artar.

Daha hızlı anlamlandırırız her şeyi.

Dolayısıyla başlangıçtaki küçük zorluklar, sonraki büyük engelleri aşmamız için güçlendirir bizi.

Bir zorunluluk haline gelen değişime direnmek ise kolay gelir başlangıçta.

Hiçbir şey yapmadan tembellik yapmak en rahatı gibi görünür.

Ben buyum, işine gelirse nidalarıyla demir parmaklıklar arkasına hapsederiz beynimizi.

Miskinliğin keyfini çıkarırız bir süre.

Ancak sonunda arkasına saklandığımız parmaklıklar giderek sıklaşır.

Her direnç daha da karanlıklaştırır çevremizi.

Gittikçe bağnazlaşan bir sabit fikirliye dönüşürken bazı zihinsel fonksiyonlarımızı da kaybetmeye başlarız.

Önceden görmek istemediklerimizi artık gerçekten görmeyen, anlamak istemediklerimizi gerçekten anlamayan, insani birçok özelliğimizi kaybeden canlılara dönüşürüz.

İşte asıl zorluk bundan sonra başlar!

Sadece kendimiz için değil çevremiz için de bir tehdit haline geliriz.

Tam da bizi kullanmak isteyenlerin kıvamındayızdır artık!

Değişmek mi Zor Değiştirmek mi?

Değiştirmek isteriz her şeyi!

Herkes kendi güzelliğiyle güzelleşeceğine inanır dünyanın.

Bir şeyler sunarız her an yaşama ve ne kadarsak o kadarını sunabiliriz insanlara.

Değiştirmek, geliştirmek güzeldir elbette.

Ama zordur da!

Bütün öğretiler kendini değiştirmekten dem vurur.

Değişebilmek için çeşitli yöntemler öğretir insanlara.

Biz değişince çevremiz de değişecektir çünkü.

Biz değiştikçe çevremize sunduklarımız da değişeceğinden farklı etkiler oluşacaktır.

Ama her zaman öyle olmaz.

Biz ne kadar değişsek de bir takım çevresel faktörleri değiştirmeye gücünüz yetmez.

Dolayısıyla onun etkisiyle bizim de değişimimiz zorlaşır.

Yani kendini değiştirmenin daha zor olduğunu söyleyenler haklı gibi.

Her şeye rağmen bunu başaranlar çevrelerinde küçük ya da büyük etkiler bırakabilir.

Her zaman istenildiği gibi olmasa da olumlu bir hava oluşturabilir.

Ancak tam tersi gerçekte daha çok yaşanıyor gibi.

En azından bizim ülkemizde:

Değişen insanların hızla çevresinden uzaklaşması ve yabancılaşması kaçınılmaz oluyor.

Aksi halde dışlanarak yabancılaştırılıyor zaten!

Ya benimsin ya kara toprağın düsturuyla kendi gibi düşünmeyenleri düşman ilan eden bir kültür oluşturuyoruz yavaş yavaş.

Ne olursan gel ama benden değilsen sus diyenleri yetiştiriyoruz.

Böylece değişmeyi de değiştirmeyi de zorlaştırıyoruz.