2023 yilı ile beraber Türkiye yeni bir döneme adımını atmaya başlamıştı. 2020 yılında Bahçeli, “2023 yılı için yeni bir kurucu lidere ihtiyaç vardır ve 2023 yılı için bu misyon ile girmemiz lazım” demişti.

Yani yeni bir vatandaşlık ekseninde kendisini ve toplumu yeniden tanıması.
1923, 1931 yıllarında Cumhuriyet i kurdukları zaman Mustafa Kemal ” Türk ırkını anlatabildiysem ne mutlu bana” ifadesi vardı.
1923 yılında Türk ırkı tanımlanmasa bile ırkçı esaslara dayanan bir Cumhuriyet tanımlandı.

Buradan hareketle 1924 anayasası ve bugün ki anayasa da vatandaşlık tanımı iki ye ayrılarak yapıldı.

Vatandaş olarak Türklük ile Türk soyundan gelen yani tüm Türkiye’de yaşayanlar Türk olarak tanımlandı ve bunun dışındakilerin varlığı kabul edilmedi.
Devlet 2023 yılında bu tarz bir Türkçülük tanımıyla gidilemeyeceğini gördü ve Abdullah Öcalan ile yeni bir kuruluşun temellerini konuşmaya başladı. 2019 ve 2020 yılında Bahçeli bunun fikri hazırlıklarını yapıyor ve söylüyordu.

Ortadoğuda ki gelişmelerin ürünü olarak Türkiye Devleti şu kararı verdi “biz artık bünyemizde ki toplulukları siz hepiniz türküsünüz” diyerek bir arada tutamayız onların varlığını kabul etmek zorundayız.

Gelelim 1918 ve 1922 dönemine ya da Kurtuluş Savaşını başlattığımız 1919 dönemi. Bu yıllarda İslam milliyetçiliği ekseninde Çerkezin, Türkün, Kürdün vb. bütün Müslüman grupların birlikteliğini esas alan bir devlet kurma modeline sahiptirler. Bu modeli 1923 yılında Lozan da başarı elde etmeye başladıklarında Mustafa Kemal bıraktı.

Özetle, eğer söz konusu olan yeni bir Türkiye yaratmak ise konuşacağımız ilk ve en önemli konu yeni anayasa olacaktır.
Çünkü bu anayasa ile vatandaşlık yeniden tanımlancak. Tam da bu süreçte CHP mevcut duruma sağlıklı bir bakış açısı geliştiremez ise sürecin kaybedeni olabilir.
Erdoğan ise 25 yılın toplumda getirdiği yorgunluğa ve ekonomik sürecin sıkıntılarına rağmen kendisini Cumhurbaşkanı çıkarma konusunda diretirse sonucu hep birlikte yaşayıp göreceğiz..