Ekonomik liberalizm bizim insana, insan haklarına duyarlı olmamız konusunda sürekli yazılar, belgeseller, filmler çekiyor. 21.yüzyıl insanı olarak her şeye çok duyarlıyız. Hepimiz çok eşitlikçi, demokratik; hepimiz insanlara, canlılara ve doğaya karşı çok duyarlıyız. Bu duyarlılığı biraz açarsak; bu seçilmiş olaylar üzerinden geliştirilmiş, daha çok bireysel olana karşı geliştirilen bir duyarlılık gösteriyoruz.
Mesela biraz geriye gidelim belki Suriye’deki 2 milyon kişinin göç etmesini 1 milyon kişinin ölmesini gizlemek için Aylan bebek öne çıkarılmıştı. Zizek buna öznel şiddet ve nesnel şiddet diyor. Öznel şiddeti gözümüze sokarken nesnel şiddeti görmüyoruz. Nesnel şiddet ne? Bütün coğrafyalarda ekonomik şiddet var ve bu milyonlarca insanın, değil insan haklarını yaşama haklarını bile kaybettikleri bir şey. Her yerde savaş ve ekonomik sömürü var ve bunları görmemizi engelliyor.
Yani biz çok duyarlı olurken aslında büyük zulümleri maskeliyor olabiliriz. Savaşlara ve ekonomik sistemlere dayalı şiddetin üzeri kapatılmış oluyor.
O zaman durup düşünürsek haklar konusunda da farklı bir dil geliştirebiliriz.
“YILGINLIĞA GEREK YOK”
Yılgınlığa gerek yok. Dünya adil bir yer değil, adil olması için çalışılan bir yer. Bu mücadele hiç bitmeyecek. Yeni bir dil geliştirilince de her şey güllük gülistanlık olmayacak. O yeni dile yeni birileri sahiplik edecek. Her zaman yapılan her değişikliğe, her devrime sahip çıkan bir uyanık çıkıyor ve çıkacak..