Hiç kimse kendisi değil, hiç kimse ötekine ulaşacak kadar kalabalık da değil.
Herkes herkesin aynısı! sanırsın özgürlük üniforma giymiş. Okunan kitaplar, izlenen filimler, yaşanan ilişkiler, dostluklar hatta iyiler ve kötüler…
Sanki her şeyin kullanım süresi dolmuş gibi.
İstenmeden yapılan her şeye, sürdürülen ilişkilere, kendini rahatlatmak adına yapılan her davranışa siz ”sorumluluk” diyorsunuz, bense ”zorunluluk” diyorum.
Oysa ”kim için, ne için, nasıl yaşadım?” sorusuna, hayat sorumluluğunu aldım demeli insan. Ancak o zaman öldüğümüz için değil, ölmek üzere rahatça gözümüzü kapatabiliriz.
Bu yazıda amacım, ”düşünmeniz” için suyunuza bir taş atmaktı sadece…
Her şey ne kadar yanıltıcı, her şey gerçek olmayacak kadar güzel, herkes bir ötekine ulaşamayacak kadar yalnız!
Farkettiniz mi?