Hiçbir şey değişmiyor derken bir anda alışık olmadığımız bir şey oldu: İSTİFA
Kılıçdaroğlu tasfiye edilebilir mi?
Bilemem!
Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyulur?
Böyle bir dedikodu yayılır?
O malum!
Ama akıllıca olur mu derseniz?
Kesinlikle olmaz!
Heyecanla tutuklanmasını bekleyenler aslında en büyük zararı kendi davalarının göreceğini anlayamayabilir.
Ama Sayın Erdoğan’ın ‘Gündemimizde böyle bir şey yok.’ diyerek konuyu kapatması çok iyi anladığını gösteriyor.
Kraldan çok kralcılara arada ayar verilmesi gerektiğinin de farkında.
Racon kesme arzusunda olanları paylaması da bunu gösteriyor.
Peki neden muhalefeti teröre yaklaştıran kampanyaya destek verdi?
Siyaset bu!
Gerektiği kadar körüklenen mesele fayda sağlar ve onu da ayarlayabilecek insanlarla zaten sürdürülüyor.
Ayar bilmeyen, nerede duracağını anlamayan şakşakçıları da durdurmak gerek!
Onlarsız da olmayacağı için gerektiğinde gaz vermek, gönüllerini almak; gerektiğinde hadlerini bildirerek fren yaptırmak…
Halkını tanıyan bir lider için halkının anlayacağı dilden konuşmak, halkının istediğini vermek siyasi başarının ilk anahtarı.
Muhalefetin anlayamadığı en önemli mesele!
Gelelim mağduriyet politikasına:
Aynı durumda yıllar önce düşen Erdoğan’ın durumu yönetmesi ve daha tutuklanmadan kamuoyunda oluşturduğu etkiyi düşünün!
Bir de bugün Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendisi için büyük bir fırsat oluşturacakken ‘Muhalefet güçlenir.’ diyerek pası rakiplerine atmasına bakın!
Bir de atletli fotoğraf meselesi var ki evlere şenlik!
Kimine hoş, kimine nahoş gelebilecek gayet sıradan bir durum.
Ama bir bakıyorsunuz mükemmel bir siyasi enstrümana dönüşüyor.
Kimin kar kimin zarar ettiği de ortada.
Yıllardır bazı şeylerin değişmeme sebebi o kadar açık ki!
***
Hiçbir şey değişmiyor derken bir anda alışık olmadığımız bir şey oldu.
Geçtiğimiz günlerde ÖSYM Başkanı istifasını sundu.
Sonucu ne olursa olsun, sonuçtan ziyade sorun karşısında birinin sorumluluğu üstlenmesi sevindirici.
Ülkemiz için büyük bir adım.
Madem sorunlar var, madem sürekli eleştiriliyorum, madem bu işi başaramadığım düşünülüyor…
O zaman gitmeliyim.
Asıl suçlu ben olmasam da işin başında ben varım.
Bürokratik engeller olsa da demek ki ben aşamıyorum.
Kadrom üzerinde etkim istediğim gibi olmadı.
Derdimi doğru anlatamadım.
Ya da siz beni anlamadınız.
Her ne ise…
Bedelini ben öderim demek.
Başkalarına çözüm için fırsat vermek.
Karşısındakilere saygı göstermek…
Bu nasıl bir erdem!
Darısı da siyasilerin başına!
Siyasette böyle bir anlayışın hakim olması ülkemize çağ atlatacaktır.
Şimdilik zor gibi görünse de Allahtan ümit kesilmez diyelim.
Gerçi ÖSYM’de daha önce de bir istifa olmuştu.
Ama örnek olduğunu söylemek güç.
Sürerliliği konusunda fazla ümitlenmeyelim mi dersiniz!