Ne istiyoruz? Neyi Besliyoruz?
Hobilerin sınava yansıtılması…
Farklı yetenekleri keşfetmek adına güzel bir karar gibi görünüyor.
Mevcut arayış oldukça sevindirici.
Beraberinde gelecek birçok sorun giderildiğinde faydalı olacaktır.
Ne için?
Zaten gerekli imkanlara sahip olan öğrencileri desteklemek için.
Peki imkan bulamayanlar?
Birçok derste olduğu gibi “mış gibi” yapmaya devam.
Okunmamış kitapları okunmuş gibi yapan…
Yapılmamış etkinlikleri yapılmış gibi gösteren…
İşlenmemiş konuları işlenmiş kabul eden bir kitleden bahsediyoruz.
Gerçekten yapmaya çalışanlarla dalga geçen, işgüzarlık yapma sitemleriyle yalnızlaştıran bir toplumdan…
Sonucu ne olur sizce?
Eğitimde sonuç odaklı yapılan hangi çalışma katkı sağlamış?
Sürecin kazanımlarını göz ardı etmemek lazım.
İlk önce imkanları sağlamak ve eşit bir ortam oluşturmak…
O zaman sınava dahil etmeseniz de ilgi duyanlar yönelecektir.
Sınavla korkutarak bir şeyler yaptırmaya çalışmak biraz çağdışı gibi.
Amaç yapıyor olanlara bir ayrıcalık sağlamaksa sorun yok!
Ama yeni yetenekler bulmak ya da her bireyin bir sanat ya da spor dalıyla ilgilenmesini sağlamak istiyorsak sınav dışında gerçekten ilgi çekici çözümler bulmamız zorunlu.
Mevcut yaklaşımla yıllardır olumlu sonuç alamamışız.
Tecrübelerden faydalanarak aynı çukura tekrar düşmesek iyi olur.
Yapılmak istenen güzel ama yapılış şekli tekrar ele alınmalı!
***
Okul bütçeleri oldukça gündem yarattı.
Sorunun o kadar da şaşırtıcı olmadığı kanaatindeyim.
Böyle olacağı belliydi.
En iyi Fen Liselerinin proje okul olmasından…
Öğretmenleri belirli nitelikler aranarak atanırken bir anda keyfi atamaların yapılmasından…
Her yerde ihtiyaç olmasa, tercih edilmese dahi sırt sırta imam hatipler inşa edilmesinden…
Diğer okullardan kırkı bulan mevcutlara rağmen on beş yirmi kişilik İmam Hatip sınıflarından…
Birilerinin çıkıp cehaleti övmesinden…
Bilim ile dini yarıştırma gafletinin prim yapmasından…
Benzeri birçok gelişme apaçık gösteriyordu.
Hala evrim teorisiyle ilahi yaratılışı yarıştıran, Kuran’ı bilimsel kitaplarla karşılaştıran bir bağnazlıkla karşı karşıyayız.
Sanki Allah’ın nasıl yarattığını biliyormuş gibi bilime çemkiren…
Araştıran ve sorgulayan beyinleri küçümseyen…
Kıldığı namazı, tuttuğu orucu, yaptığı her ibadeti insanların gözüne sokan…
Kendisi mükemmelmiş gibi başka insanlara ayar vermeye çalışan…
Hala inandığı kitabı dahi anlayarak okumadığı halde, bilimi İslam’a karşı gelişiyor sanan…
Kendi sanılarını gerçeklerden daha gerçek zanneden…
Öğrenmek gibi bir gayreti olmayan…
Her türlü bilgiye müthiş bir önyargıyla yaklaşan zihinleri eğitmek gerçekten güç.
Onları mutlu etmenin yolu imam hatip açmak olabilir.
Tabi açalım, sorun imam hatip açmak değil elbet.
Halk istiyorsa açalım.
Ya da ihtiyaç varsa…
Egomuzu tatmin etmek veya birilerine yaranmak için değil!
Bir de buralarda ders verecek öğretmenleri doğru eğitmek önemli.
Bilimle barışık, din ile bilimi yarıştırmanın saçmalığını anlamış, dindar ama bilimsel düşünebilen öğretmenler yetiştirmek zorundayız.
İlahi emirlerle insanın doğruyu bulma gayretini yarıştırma cehaletini dindarlık sanmayan eğitim kadroları oluşturmalıyız.
Anlayacağınız bu iş sadece bütçe ayırarak çözülebilecek bir sorun değil.
Ne istediğinizi ve neyi beslediğinizi bilmeniz gerek…