Milli Eğitim Bakanlığı ülkemizin eğitim kurumlarından sorumlu tek kurum.

Kendi bünyesindeki okulların yanında özel eğitim kurumlarını da denetlemekle sorumlu.

Gelin görün ki eğitime el atmayan kalmadı:

Belediyelerden özel kurumlara, derneklerden vakıflara, tarikatlardan cemaatlere herkes kolayca eğitim kurumu açabiliyor.

Eğitim alanındaki boşluk bir şekilde dolduruluyor.

Belediyelerin açtığı meslek kursları oldukça yararlı gibi görünse de LYS ve YKS kursları tartışmaya açık.

Zira daha önce kapatılan dershanelerden başka bir iş yapmıyor!

Ve bunun için büyük kaynaklar harcıyor.

Apartman üniversiteler, bahçesiz kolejler, birkaç sınıflı etüt merkezleri gibi çeşitli isimlerle faaliyet gösterebilen birçok eğitim kurumu da mevcut.

Daha da ileriye giderek kendi kurallarına göre yurtlar, kamplar açabiliyorlar.

Burada istedikleri gibi at koşturabiliyorlar.

Arayış içindeki çaresiz veliler de gerek isteyerek gerek mecburiyetten akışa kapılıyor.

Çocuğunu yurtdışında iyi bir okula gönderecek gücü olmayan ve ortada bırakmak istemeyen velilerin başka çaresi kalmıyor.

Okyanusta boğulmamak için can simidi atan teknelerden birine çıkıveriyor.

Hepsi sakıncalı olmasa da bir kontrol sorunu olduğu ortada…

Anayasa gereğince eğitimin tek elden yönetilmesi gerekiyor.

Bunun tek sorumlusu ise Milli Eğitim Bakanlığı.

Peki neden bu başıboşluk düzeltilemiyor?

Çünkü bu kurumlar dokunulmazlar tarafından yönetiliyor.

Sebep oldukları hiçbir yıkım için hesap sorulamıyor.

Karar alırken yanlış yaptıkları hiçbir şeyin bedelini kendileri ödemiyor.

Her gelen bir öncekini yaptığı çalışmaların ne kadar da boş olduğundan dem vururken buna sebep olanlar herhangi bir hesap vermiyor.

Çok hızlı alınan kararlar çok hızlı bir şekilde iptal edilerek daha sonuçları görülmeden çöp oluyor.

Uygulanıp uygulanmadığı dahi denetlenmeyen birçok yenilik başarısız ilan ediliyor.

Ama adı Milli Eğitim Bakanlığı!

Ne kadar milli olduğuna ya da milli kalabildiğine siz karar verin.

Bunu yanında sayıları çok olmasa da birçok öğretmen çeşitli sebeplerle depo atamalarla boşta dururken ya da maaş karşılığını zor karşılarken ücretli öğretmen atanması…

Birçok il, ilçe müdürü ya da daire başkanının yerine atama yapıldığı için merkeze çekilerek boş oturtulması…

Bedava kitap adı altında büyük çoğunluğu kullanılmayan kaynaklara milyonlar harcanması…

Düşünmeden ve planlanmadan harcanan daha nice kaynaklar…

Bir lastik reklamının “Kontrolsüz güç güç değildir!” sloganı hatırlayanımız vardır.

Kontrol için sorumluluk, sorumluluk için de sonuçlarla yüzleşmek gerekiyor.

Sonuçlarla yüzleşmeyen sorumlularla nereye varabiliriz.

Elbette çıkmadık candan umut kesilmez.

Ancak siyasetten arındırılmayan; tek referansı akıl, bilim ve küresel doğrular olmayan bir eğitim sisteminin canlanması da mümkün değil gibi görünüyor.