Sevgili okurlar ben öyle; akın akın geliyorlar, güzel güzel yürüyorlar, ışık ışık saçıyorlar gibi saçma sapan cümleler kurmayı, ardından en ağır ben eleştirdim tarzında konuşup günah çıkarmayı sevmiyorum. Ben yazarsam açık açık yazmayı tercih ediyorum.

Şimdi bizim Çatalca Belediyesi’nin güzeller güzeli bir belediye başkan yardımcısı vardı. Erhan Güzel Bey. Tekrar meclis üyesi olmak isteyen bu arkadaşımız geçtiğimiz hafta Çatalca Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Hepimizin bildiği gibi YSK’nın aldığı karar neticesinde mevcut görevini bıraktı ve yerel seçim boyunca siyaset yapacak. Fakat istifa konusu öylesine trajikomik bir olaya dönüştürüldü ki sanırsınız bütün Çatalca “Erhan Güzel neden istifa etti” tamamen buna kilitlendi. Kendinizi bu kadar abartmayın lütfen bu noktada halkı ilgilendiren bir konu yok olay tamamen sizin kişisel siyasi çıkarlarınızla alakalı. Eğer ki “Görevde bulunduğum süre boyunca başarılı veya başarısız çalışmalarım olmuştur. Halkın sesine kulak verdiğimde Başkan Cem Kara’dan memnun olup, ekibin başarısız olduğunu ve bu seçime aynı ekip ile girerse faydadan çok zarar geleceği kanaatine vararak, misyonumu tamamladığım inancındayım bu nedenle görevimden istifa ediyorum” açıklamasını yapmış olsaydın işte o zaman halkı ilgilendiren bir durum olacaktı. Ve gerçekten takdire şayan bir davranış sergilemiş olacaktın. İstifa konuşmasının içeriğinde Cem Kara’nın ismini sürekli olarak zikredip siyaset hayatına onunla adım attığı, vefalı bir öğrenci olarak nasıl ki bu yola beraber çıktılarsa aynı sadakat ile yanında olduğu mesajlarını da duymamak mümkün değil. Mesaj yerine ulaştı, anladık ki Cem Kara’yı arka planda tutup kendini ön plana çıkarmak gibi bir niyeti olmayan hatta bütün hayali, inşaat mühendisliği mesleğini icra etmek iken hayallerinden vazgeçip öğretmeninin bir sözüyle siyasetin içinde kendini bulan idealist bir gencin kendini halka hizmet etmeye adamışlığının hikayesi. Çok etkileyici, hani bir söz vardır ya “Ben buraya tırnaklarımla kazıya kazıya geldim” diye tam da öyle bir başarı hikayesi değil mi? Ve Erhan Güzel’e “Ya seçilemezsen” diye soruluyor. Cevabı çok manidar; “2009 yılında da seçilmiş değildim ama belediyede görev aldım” diyor. Atatürk’ün bir sözü vardır “Ben şunu yaptım diye övünmek manasızdır, o övünülen çoktan mazi olmuştur” diyor. Arkadaşım o makamı tapuladın mı? Kim verdi sana bunun garantisini? Bu cahil cesareti nereden geliyor böyle? Eğer gerçekten kendine ve yapmış olduğun hizmetlerine güvenin tam ise vereceğin cevap; “Biz bu seçimi tekrar kazanacağız ve görevimize aynı şekilde devam edeceğiz” şeklinde olmalıydı. Ya da seçilmezsem de partim için, “Başkan Cem Kara için elimden geleni yapmaya devam eder, oturduğumuz koltuktan kalkmasını da biliriz” olmalıydı. Bu garantilemiş izlenimi yaratan söylemler, Çatalca için bütün iyi niyetiyle canını dişine takarak tüm gücü ve gayretiyle çalışan, görevinin gereğini en iyi şekilde yerine getirmek için mücadelesine devam eden Başkan Cem Kara’ya zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Bu tavırlar ancak reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla sadece kendi reklamını yapmaya yarar.

Başarının sırrı ekip olma bilincinde yatar. Ekip olabilmek için de işin ehli, faydalı insanlar lazımdır. Faydalı olmak deyince aklıma ‘Mustafa Kemal’ kitabında Atatürk’ün bahsettiği faydalılar ve lezzetliler geldi. Atatürk; “liyakat aşığıyım” diyor. Çevresindekileri faydalılar ve lezzetliler diye ikiye ayırıyor. Faydalılar, sevmediği halde faydalıysa, devlet işlerinde en üst makamlara getirmekten asla çekinmediği kişiler. Lezzetliler ise çok sevdiği halde, hep yanında olduğu halde hiçbir mevkiye getirmediği arkadaşlarıdır.  Atatürk’ün kurucusu olduğu bir partiyi temsil etmeniz, Atatürk’ün ilke ve fikirlerinin ışığında, gösterdiği yolda ilerlemek gayesinde olduğunuz için Atatürk’ün bazı söylemlerinden paylaşmak istedim. Atamızın bu düşüncelerini muhakkak biliyorsunuzdur, fakat yine de gaflet ve dalalete düşmemek adına küçücük bir hatırlatmanın yerinde olacağını düşündüm.

Yani işin aslına gelirsek demek istediğim meclis üyeliği yapmışsın, belediye başkan yardımcılığı yapmışsın, hizmetinin bedeli olan maaşını almış, makamının getirdiği itibar ile belediyenin nimetlerinden de faydalanmışsın. Yeter, bence artık senin faydalılardan çıkıp zararlılar kategorisine geçmeden işi tadında bırakıp lezzetliler bölümünde yerini alma zamanın geldi, geçmesin.

Makam aracının bagajında gezdirdiğin 20 çift ayakkabıyı boşaltıp kendine ait arabanı garajdan çıkarıp direksiyonun başına geçmenin, belki de yarım bıraktığın hayaline, inşaat mühendisliğine dönüp işinde başarılara koşmanın tam zamanıdır.