Asgari ücretli maaşı daha ele geçmeden 412 lira SGK, 206 lira da vergi ödüyor. Faturaların içinde yaklaşık 100 lira, geri kalan tüketimi içindeyse yaklaşık 300 lira daha vergi ödeyen asgari ücretli her ay 1000 liradan fazla parayı devlete veriyor…

Ülkenin %45-50’si asgari ücretli ve %65-70’i asgari ücret ve etrafında maaşla çalışıyor, yani ülkenin yarısından fazlası açlık sınırı ve altında yaşıyor. 13-14 saat en ağır koşullarda, 365 günün 128 günü vergi için çalışırsın. Hakkın yenir, hakkını ararsın. Hak yiyen patrona bir şey olmaz, sen cop yer gözaltına alınırsın. Şu durumda olmak hiç mi rahatsız etmiyor sizleri?

Dünyada en fazla çalışma saatine sahip olup hala fakirleşmen, bu kadar alın teri döküp hala ay sonunu getirmek için kırk takla atman, birileri lüks şatafat içinde yaşarken senin sefalet içinde yaşaman, el dünyayı gezerken senin sadece işten eve, evden işe gitmek zorunda kalman, sadece iş-evden başka zamanın olmayıp kendine ve ailene vakit ayıramaman, bir genç birey olarak elin gençleri her yeri gezerken senin hem para hem vize sorunu yaşaman, yine yaşlı bir birey olarak elin yaşlısı emekli aylığıyla tatile giderken senin ikinci işi yapmak zorunda kalman, bir senede 128 günü vergi için çalışıp karşılığını alamaman, sen açlıktan ölürken birilerinin senin paranla saraylarda, yalılarda, villalarda gününü gün etmesi, seni vatan, millet, din, şükür diyerek açlığa alıştıranların çok iyi hayatlara sahip olması, çocuğuna iyi şartlarda yaşam sunamaman, sadece aç kalmamak için yaşaman, elin beş maaşla aldığı arabayı senin bir senede maaşınla alamaman, insanca yaşayamaman, mutsuz olman, umutsuz olman, gelecek kaygısı taşıman hiç zoruna gitmiyor mu?

Bu kadar değersiz mi görüyorsun kendini? Oysa en büyük güç sensin, bu değeri alın terinle var eden sensin, daha iyi hayatlara layıksın ve bu ülkede hepimize yetecek kadar kaynak var. Kalk silkelen ve kendine gel, insanca yaşam için, daha iyi şartlar için, evladın için, herkes için…