İyi yaşam doğru insanlarla karşılaşmaya dayanan olağanüstü bir talihtir..
Yakınlarından yanıyor insan..
İyi bildiği kötülerden ve kötülüklerden..
Tunç Soyer siyasetçi.. ama çok daha önemlisi günümüz siyasi yapısına özgü olan yani “herkesin her seviyede pazarlık konusu olabildiği ve bu alanda insanlık onuru, insan hakları gibi kavramları hiçe sayan” siyasi yapının dışında yer almış olması.
Sorun çözmek için işbirliği gerekir. Bunun bir yolu siyaset, bir yolu da empati uyandırmaktır…
Ne yazık ki benim Ülkemde,
siyaset yetersizleşip, sığlaştıkça kadınları, gençleri, çocukları ve doğayı korumak için tek yol vicdan sömürüsü gibi davranan siyasetçilerin sayısı giderek artıyor.
İşte tam bu noktada Tunç Soyer’in farkı çıkıyor ortaya. Çünkü Soyer, kadınları, gençleri, çocukları ve doğayı korumak için siyasi yapıyı kullanmayacak kadar insani bir duruşa sahip.
Çağımızın baş belası kıskançlık ve hasettir. Haset sevmeyi ve bütünleşmeyi imkansız kılar. Haset kötüye değil iyiye bir saldırıdır. Başka deyişle, sevenin sevgisine, iyinin iyiliğine, bağışlayanın bağışlayıcılığına bağımlı olmaya dayanamamanın hissettirdiği, insan yavrusunun en yıkıcı duygusudur. Çünkü dışardaki iyiyle birlikte ondan aldığı iyiyi, kendini de yok eder. İşte bugün ülkemiz siyasetinde,
rekabet adı altında birbirinin ayağını kaydırmaya ayartılan insanlar arasında dayanışmanın olması, birbirlerini sevmesi, birbirinin acısına tanıklık etmesi beklenemez.
Tıpkı siyasetin çok üstünde olan insanı insan yapan değerleri korumak için mücadele eden ve bu uğurda savaş veren Tunç Soyer’ e reva görülenler gibi. Diğer bir deyişle, hak görülen haksızlıklar gibi..
Ne var ki, evrenin adaleti şaşmaz ve elbette bir gün hesabı sorulacaktır.
Kendisinin de söyleminde olduğu gibi, “bu kavga da, bu sevda da burada bitmez!”