08:34 - TÜYAP Kitap Fuarı kapılarını açtı
15:57 - BAKSM KASIMDA DA KAPALI GİŞE
20:14 - BALIKÇI KENAN CUMHURİYET BAYRAMI’NDA DA ÜCRETSİZ BALIK EKMEK İKRAM ETTİ
17:33 - Hukuksuz yere gözaltına alınan Başkan Özer’e her kesimden destek büyüyor…
08:18 - Büyükçekmeceli çocukların kalbi Cumhuriyet için çarptı
Ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran, Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Fabrikanın asıl sahiplerinin üreticiler olduğunu belirten Başkan Soyer, “Bir Cumhuriyet eseri olan Bayındır Süt Fabrikamızın açılış töreninde sizlerle bir arada bulunmanın sevincini ve gururunu yaşıyorum. Milletin Efendileri! Görüyorum ki gözlerinizdeki ışık fabrikamızı ışıl ışıl aydınlatıyor. Her birinizin içindeki heyecanı, coşkuyu çok iyi okuyorum. Şunu çok iyi biliyorum. Burası sadece bir fabrika değil. Burası bir kale. Ve burayı İzmir Büyükşehir Belediyesi kurmadı. Bu kaleyi siz kurdunuz. Ellerinizle, tırnaklarınızla, alın terinizle kurdunuz. Burayı, gün ağarmadan uyanıp süt sağan o nasırlı eller kurdu. Çatlamış parmaklarıyla tohum serpen, arık açan, ot biçen, cefakâr kadınlar kurdu. Burası yemeyip yediren, taşın suyunu sıkan, ömrünü toprağına adamış babalarımızın, dedelerimizin kalesi. Bu fabrika, İzmir’in dağlarını gece gündüz arşınlayan çobanlarımızın eseri. Atalarımız Cumhuriyeti nasıl kurduysa… Bu fabrikayı hep beraber işte böyle kurduk. Ama engelleri bir bir aşarak… Sabrederek. İnanarak… Nasıl ki bir kale taş taş, duvar duvar, burç burç kurulursa, biz de bu fabrikayı işte öyle kurduk. Şunu bilin ki, sizler ürettikçe, bu kale bu ülkenin topraklarını korumaya devam edecek. Milletimizin Efendileri! Bu fabrika sizindir kardeşlerim. İzmir’in Bayındır Süt Fabrikası, vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
Doğa ile uyumlu ve modern bir fabrika olduğunu belirten Soyer, “Yüz yaşındaki Cumhuriyetimiz bizler için üç büyük anlam taşıyor. Cumhuriyet, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletimize ait olması demek. Cumhuriyetimiz, kadınların özgürleşmesi, kadın ve erkeğin eşit olması demek. Ve Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığımız demek. Atalarımız ekonominin bağımsızlığı için İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’nden başlamak üzere dev adımlar atıyor. Az zamanda çok büyük işler başarıyor. Fabrikalar kuruyor.Tarımı büyütüyor. Ülkeyi demir ağlarla örüyor. Köy enstitüleri kuruyor. Halkın gücüne güç katarak, ülkenin gücünü büyütüyor. Köy enstitüleri yeni neslini tarım okulunun da bu yıl içinde temelini atacağız. 2’nci yüzyıla yeni bir köy enstitüsü ile başlayacağız. Yazık ki bugün, yüz yıl sonra…Köylünün, doğduğu ata topraklarını terk etmek zorunda kaldığı… Çiftçilerimizin elindeki ürünleri yollara döktüğü… Kırsaldaki gençlerimizin, şehirlerde karın tokluğuna iş aradığı… Kısacası milletin efendilerinin yerinden yurdundan edildiği hazin bir döneme tanıklık ediyoruz. Biz, böyle bir dönemde toprağımızın, insanımızın sesine kayıtsız kalamazdık. Kalmadık! Çiftçimizin, çobanımızın alın terine sahip çıktık. Giderek artan maliyetlerin altında ezilen küçük üreticimizin yanında durduk. Küçük üreticiyi ve topraklarını muhafaza edecek bir kaledir. Bu Cumhuriyet kalesi, 17 bin metrekare alanda yükselen 7 bin metrekareye inşa ettiğimiz Ege’nin en büyük fabrikalarından biri. Bu devasa tesiste Küçük Menderes Havzası ve diğer bölgelerden 117 vatandaşımızı istihdam ediyoruz. 350 milyon TL’lik yatırımla hayat bulan fabrikamız, günde 100 ton yılda 36 milyon litreden fazla süt işleyebiliyor. Bu, senede 250 milyon liralık süt işleme kapasitesi demek. Burası, Avrupa Hijyen Belgesi’ne sahip Türkiye’deki sayılı tesislerden biri. Enerji ihtiyacını güneş enerjisi panelleriyle karşılayacak fabrikamızda atık suyu tarımsal sulamada kullanılacak standartlarda arıtıyoruz. Doğamızla yüzde yüz uyumlu bir üretim modelini hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmirli markasının büyüdüğünü vurgulayan Soyer, “Bu fabrika, Mera İzmir projemizle belirlediğimiz 5 bin 117 çobanımızın ürettiği küçükbaş sütünün buluşma noktası. Burası, İzmir’in Çoban Haritası’nın başkenti. Belediye şirketimiz İzTarım, “Başka Bir Tarım” kriterlerine uygun üretim yapan çobanlarımızdan piyasanın iki katına aldığı sütleri bu fabrikada işliyor. Kooperatiflerimiz aracılığıyla toplanan sütler burada, Bayındır’da, İzmirli markasına dönüşüp sahip çok sayıda ürüne dönüşüyor. Satın aldığımız sütleri İzmir tulumundan gravyer peynirine, dondurmadan yoğurda kadar birçok ürüne dönüştürerek İzmir’in öz değerine katma değer kazandırıyoruz. İzmirli markamız, daha şimdiden Amerika ve Kanada’ya ulaştı. Süt Kuzusu Projemizle 30 ilçemizde çocuklarımıza armağan ettiğimiz sütleri de artık Bayındır Süt Fabrikamızda üreteceğiz. Çocuklarımız mis gibi süt içmeye devam edecek” diye konuştu.
Silajlık mısırın zararlarına dikkat çeken Soyer, “100’üncü yılındayız Cumhuriyetimizin. Bu fabrikamızın ismini 100’üncü yıl Bayındır Süt İşleme Fabrikası olarak koymaya var mısınız? O zaman burada ismini hep beraber koyuyoruz. Silajlık mısırdan kurtulmamız lazım. Et fiyatları ucuzlasın istiyorsak GDO’lu silajlık mısırdan bu ülkeyi kurtarmamız lazım. Çocuklar yatağa aç girmesin istiyorsak silajlık mısırı bırakmamız lazım. Küçük Menderes Havzası çöl olmasın istemiyorsak, mısır silajını terk etmemiz lazım. Bir tanesi 85 beş litre su tüketen bu ürün iliğimizi kemiğimizi kuruttu. Ülke topraklarımızı, vatanımızı seviyorsak silajlık mısıra savaş açmamız lazım. Çünkü bu ürün yüzünden dağlarımızda yerli hayvan ırklarının otladığı meraları terk ettik. Onun yerine ovalara taşındık. Buğday, meyve, sebze üretilen bereketli ovalarımızda artık sadece mısır tarlaları var. Hükümetin ısrarla desteklediği bu üretimin arkasında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Kirli postallarıyla işgal edemedikleri topraklarımızı, şimdi tohumlarıyla gasp etmek istiyorlar. Fakat iyi bilsinler. İzmirli bu oyuna gelmez kardeşim! Artık İzmir Bayındır’da yükselen bir Cumhuriyet kalesi var. Bu kale, topraklarımız yeniden özgürlüğüne kavuşsun diye var! Göreceksiniz, bu kale, yerli ve milli tohumlarımızı yeniden toprakla buluşturacak. Başka bir tarımının mümkün olduğunu İzmir’den tüm dünyaya gösterecek. Ne mutlu bize ki… İzmir’de “Başka bir tarım mümkün” diyerek başlattığımız devrim, bu Cumhuriyet kalesinde ölümsüzleşti. Artık İzmir’de geçim derdi yaşayan tek bir çoban, umut ışığının söndüğü tek bir ağıl, bereketin eksik olduğu tek bir tarla kalmayacak” dedi.