SON DAKİKA

Haber Ekspress

Asil Türkler “TATARLAR”

Asil Türkler “TATARLAR”
Bu haber 18 Eylül 2018 - 10:45 'de eklendi.
Tülin Taylan SEZER

İzzettin Köyü’nün nüfusu 1050’dir. İsmini zamanının alim, evliya ve zengin bir siması olan İzzettin Baba’dan almıştır. 1858 yılında Kırım’dan gelen Tatarların, 1861 yılında Hükümet-i Hazine-i Hassaya ait, bugünkü mezarlığın bulunduğu yerdeki ‘İzzet Baba Çiftliği’ne yerleşmeleriyle oluşmuştur. Düz bir alana kurulmuş olan köy, Büyükçekmece Gölü’nün kuzeyinde, Çatalca’nın doğusunda yer almaktadır. Kasabanın mücavir alanı sınırları içinde bir küçük köydür. (17.09.2004 tarihinden itibaren Çatalca’nın mahallesi olmuştur.) Kasabaya 6 km. uzaktadır. 1860 yılında Tatarların kurduğu bir köydür. Bahşayiş, Babanakkaş, Örcünlü, Oklalı, Subaşı çiftçilik ve hayvancılıkla geçim sağlayan İzzettinlilerin komşu köyleridir. Tahsil ve memuriyet için fazlaca göç vermiştir. Çalışkan ve misafirperver bir köydür. Birçok politikacı, bilim insanı, sanatçı ve de mimarı bu köy yetiştirip ülkemize kazandırmıştır.

Tatarlar, kökenleri Orta Asya’ya dayanan; Avrupa, Rusya ve Türkiye’de çokça bulunan, bilinen en eski Türk kavimlerinden biridir. Kırım, Nogay ve Kazan Tatarları gibi birçok alt grubu vardır. Tarihte savaşçı özellikleriyle dikkat çekseler de, günümüzde neşeleri ve birbirinden lezzetli yemekleri ile tanınmaktadırlar. Gelin birlikte Tatarlar hakkında bilinmesi gereken 11 maddeye göz atalım!

1. Ülkemizde Eskişehir dışındaki illerde Japon turist muamelesi görebilirler.
2. Etli yiyeceklere aşırı düşkündürler.
3. Alkolle araları ekseriyetle iyidir. Sarhoş olanına zor rastlanır. Vakti zamanında at sütünden içki yapan insanlardan bahsediyoruz. (bkz: kımız)
4. Hamur işi onlardan sorulur. Mantı, Köbete ve Çibörek’in mucitleridir.
5. The Walking Dead’den hatırladığımız Darly’ın silahı bir Tatar Yayı’dır.
6. Tatar erkeklerinin sakalları genellikle az çıkar ve geç yaşlanırlar. Uzun ömürlü olduklarını söylemek mümkündür.
7. Akıllıdırlar. Öyle ya İlber Ortaylı da bir Tatar’dır.
8. Yakışıklıdırlar.
9. Güzeller güzeli ünlü Rus model Irına Shayk bir açıklamasında: “Beni Türk’e benzetiyorlar, ben bir Tatar kızıyım” demiştir.
10. Espriden anlarlar. Aziz Nesin’le birlikte Yusuf Akçura, Vehbi Koç, İhsan Oktay Anar, Erol Evgin, İlhan Mansız ve Mehmet Günsur gibi isimler akla gelen diğer tanınmış Tatarlar’dır.
11. Maalesef Kırım Tatarları 1944 yılında Ruslar tarafından sürgün edilmiştir. Bir Tatar olan Ukraynalı Jamala, bu sürgünü anlattığı şarkısı ile Eurovision 2016’da birincilik almıştı.

Bu arada kısaca Kırım’dan bahsetmek istiyorum;

1441 yılında Hacı Giray’ın kurucusu olduğu Kırım Hanlığı, 1454 yılında, Osmanlı Devleti’nin askerî desteği ile, Hacı Giray Han komutasında kendilerini rahatsız eden Cenevizliler’i yendi. Böylece Osmanlı Devleti – Kırım Hanlığı ilişkisi başladı. İkinci Kırım Hanı Mengli Giray döneminde Kırım, Osmanlı Devleti’nin himayesine girdi. Himaye 300 yıl devam etti.

Rusya’nın gelişme politikalarını uygulamaya koyduğu dönemlerde Kırım’da taht kavgaları başlamıştı. Osmanlı Devleti de güç kaybediyordu. Olaylar aynı tarih dilimine denk geldi. 1768 – 1774 Osmanlı Rus Savaşları yaşandı ve 21 Temmuz 1774 tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Bu Antlaşmaya göre Kırım, Osmanlı’dan kopartıldı, bağımsızlaştırılarak Rusya’nın kolayca yutabileceği bir lokma haline getirildi. Ruslar, Kırım’daki taht kavgalarını körükleyerek iç savaş haline dönüştürdüler. Bu sebeple Kırım Türkleri’nin bir bölümü, 1778 yılında, ‘Ak Topraklar’ dedikleri Osmanlı yönetimindeki bölgelere göç etmeye başladılar. Yerlerine, 75.000 Rus köylüsü yerleştirildi. 8 Nisan 1783 tarihinde Rus Generali Potemkin komutasındaki Kızıl Ordu, Kırım’ı işgal etti. Lokma, yutulmuştu. Kırım, Rusya’nın bir vilâyeti haline getirildi. Kırım Türkleri’nden bir bölümü daha Ak Topraklar’a doğru yola çıktı. 1783 – 1800 yılları arasında 500.000 kişi yurdunu terk etti. Ayrılanlar, toplam nüfusun % 35’i idi. Göçler, 1800’lü yıllar boyunca hep devam etti. Sayı, 1,5 milyona ulaşmıştı. 1900’lü yılların başında, yarımadada kalan Kırım Türkleri’nin sayısı, 300.000 olarak tahmin ediliyor.

II. Dünya Savaşı sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) Devlet Başkanı Stalin, Kırım Türkleri’nin savaş sırasında Almanlarla işbirliği yaptığını iddia ederek top yekûn sürgüne gönderilmesini emretti. Emir, 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Türkleri’ne iletildi. İki saat içerisinde, evlerinden alabildikleri eşyaları alarak, bulundukları köyün-kasabanın-şehrin meydanında toplanmaları istenildi. Evini terk etmek istemeyenler zorla götürüldü. Direnenler, dipçik darbeleriyle hemen oracıkta öldürüldü. Çığlıklarla inleyen gökyüzünün karanlığını delmeye çalışan güneş, kana bulanmış Kırım topraklarına ilk ışıklarını gönderirken, 423.100 kişiden oluşan Kırım Türkleri, hayvan taşınmasında kullanılan tren vagonlarına, âdeta istif eder gibi yerleştirildiler. Vagonlara doldurulanların 57.000’i 0–5 yaş arası çocuk, 68.000’i ise 60’ın üzerinde yaşlı insanlardı. Yapılan işlem, Kırım Türkleri’ni yok etme politikasının, o günün öncesinde ve sonrasında, tarihin yazmadığı bir vahşetle uygulanması idi. Bir aydan fazla süren yolculuk sırasında, kimsenin vagonlardan inmesine asla izin verilmedi. Her türlü ihtiyaçlar, vagon içerisinde karşılanıyordu. Ölenler, pencerelerden rast gele atılıyordu. Yolculuk sırasında 195.371 kişi öldü.

Kırımdaki Türklerin sürüldüğünün ertesi günü, Arabat bölgesinde bir köyde, 150 civarında Kırım Türk’ünün unutulduğu anlaşıldı. Haber Stalin’e ulaştırıldığında emir verdi: ‘Bunların işini 24 saat içerisinde bitirin!’ Emir yerine getirildi: 20 Temmuz 1944 tarihinde Arabat Köyü’ndeki bütün Kırım Türkleri eski bir geminin içine doldurulup, denizin en derin yerine gelindiğinde ambar kapakları açılıp gemi batırılarak soykırım tamamlanmış oldu. O geminin kaptanı her yıl olayın olduğu gün sahile sıkıntılar içinde çıkıp içkiye vururmuş kendini. Sonunda çıldırarak ölmüş.
Bir zamanlar Kırım Hanlığını kurup bu bölgelerin sahibi olan Tatarlar şimdi azınlık durumuna düşmüşler kendi topraklarında. Stalin zamanında ölmüş, öldürülmüş, zulme uğramış insan sayısının 127 milyon olduğu söyleniyor.

Varın siz düşünün zulmün boyutunu…

Destanlık bir olay, orada, burada, Kırım’da, Afrika’da… Hep aynı hikâye… Anadan, yârdan, serden geçip kalbini ortaya koyan insanların destanı bu. Yazılmalı mı evet, ama onu yazacak kalemin mürekkebi gözyaşı olmalı. Çile çekerken, secde ederken, sevinirken dökülmüş birkaç damla gözyaşı: “Benim çocuğumu kurtardınız ama benim size verecek bu gülden başka bir şeyim yok” diye ağlayan Rus annenin gözyaşı olmalı o kalemin mürekkebi. Bir yüreğin harcı değil burada yaşananları kaleme almak…

Bu arada; yıllardır kendi içine kapanan Kırım Kültür ve Yardımlaşma Derneği artık bu tutumundan vazgeçmeli… Yeni yönetimiyle birlikte basın yayın organlarıyla iç içe olmalı… Derneğin adını duyurmalı… Diğer dernekleri örnek almalı…

Bu derneğe gönül verenlerin, halkımıza hizmet için geldiği bilinci iyice benimsenmiş durumda… Hizmet yapılacağına inanan halk zaten maddi ve manevi desteği esirgemiyor… Artık herkesten bağış adı altında para toplanmıyor. İnsanlar dernek yöneticilerini gördükleri zaman ”dernekçiler yine para istemeye geldi” demiyor. Çok güzel bir vizyon geliştirilmiş. Böyle olunca da zaten maddi ve manevi yardım fazlasıyla yapılıyor ve yapılmaya devam edilecektir.
Birlik ve dayanışma örneği Tatarların eğlence ve tepreşlerde bir araya geldikleri gibi, kötü günlerde de bir araya geleceklerine, ölüm ve hastalık durumlarında da birliği sağlayacaklarına, kısa zamanda büyük işler başaracaklarına inanıyorum. Öğrencilere burs sağlanacağının, okumak isteyip de maddi durumu elvermeyen öğrencilere maddi manevi katkıda bulunulacağının, hayırsever vatandaşların katkılarıyla giyim-kuşam, kırtasiye yardımı yapılacağının sinyallerini aldım.

Ayrıca kültür gezileri düzenlenmesi ve Tatar gençlerinin oluşturacağı Kırım Halk Dansları ekibinin oluşturulması dileğim… Dernek denilince ilk akla gelen şey folklordür, fakat bir folklor ekibimiz bile yok. Bu geleneğimizi maalesef yaşatamıyoruz ve bu çok üzücü bir durum… Folklor bir yörenin kültür ürünlerini, inançlarını, mutfağını, müziğini yansıtır. Derneğin amacı dil, adalet, gelenek, edebiyat, müzik, folklor ve kültürel değerlerini muhafaza etmek ve gelişmesini sağlamak, yardımlaşma ve destekleme programları yapmak, iletişim merkezi görevini üstlenmektir. Asıl hedef ilerki yıllarda büyük ve yüksek düzeyde bir folklor ekibi yaratmak olmalı…

En kısa sürede kadın kolları ve gençlik kolları oluşturulmalı ve eksiklikler giderilmeli…

Dernekçilik gönül işidir, hizmet işidir. Ben Çatalca Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği başkanı Erol TAYLAN ve yönetim kurulu üyelerini kutluyor, görevlerinde başarılar diliyorum. Derneğimize hep birlikte sahip çıkalım, beraberliğimizi güçlendirelim, Tatar kültürümüzü yaşatalım, taşıdığımız bayrağı gelecek nesillere aktaralım daha ileriye götürelim.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa