Sayın Fatma Şahin Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığından sonra Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Haliyle yapmış olduğu bakanlıktan ötürü de Bakan Başkan olarak anılmaya başlandı. Buraya kadar herşey doğal ve olması gerektiği gibi. Fakat Bakan Başkanın etrafındaki olayları göremediği, iyi analiz edip değerlendiremediği ile ilgili hergeçen gün artan bir şikayet var. Bakmak ve görmek ile ilgili farkı hepimiz iyi biliyoruz. Sayın Başkan gözlük kullanıyor. Zaten kastım da asla bu değil. Zira bende kullanıyorum ki asıl anlatmak istediğim gözlerimizdeki görme bozukluğu değil.
Sayın Bakan Başkan Belediye Başkanlığına aday olduğunda 1027 proje ile yola çıktı. 2. defa aday olduğunda yine değişik projelerden bahsetti. Bu projelerin bazıları hayata geçse de bazıları hala bekliyor. Fakat tam bu aralar da eski il başkanı daha sonra Gaziantep milletvekili olan Sayın Ahmet Uzer in “Şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar” sözüne güldüğü yazıldı. Yani Sayın Bakan Başkan gözünün önünde, kendi milletine, kendi hemşerisine, kendi seçmenine hakaret edildiğini göremedi sadece baktı.
Yine Sayın Bakan Başkan bir seçim mitingi esnasında ” Dağları deliyoruz, Ferhat’ın Şirini deldiği gibi” sözü ile yine seçmeninin tepkisini çekti. Bakan Başkan yine gülüyordu. Yani söylediğinin bir halk hikayesi kahramanına hakaret olduğunu göremedi. 25 Aralık koşusunda korumasının silahı kontrol ederken sıkması sonucunda, silahı havaya kaldırıp gülüyordu. Şaşkın yarışmacılar yarışa başlamıştı oysa. Bakan Başkan yine baktı ama o yarışmacıların şaşkınlığını görmedi. Alın terlerine önem vermedi.
Gazi Şehrin eğitimde, yaşanabilir kentler sıralamasında, mutlu şehirler sıralamasında ne kadar geride olduğunu göremedi. Suriyeliler konusunda proje üretmek yerine şehrin bir bunalım yaşadığını görmediği gibi. Gastronomi şehri olmamıza rağmen, yöresel yemekler yerine Suriyelilerin kahve ve yemek dükkanlarını görmediği gibi.
Geçen hafta yapılan ANIT ile ilgili toplantıya Gaziantep Üniversitesinden biri bölüm başkanı biri emekli biri öğretim üyesi 3 tarihçi katıldı. Birde Lise öğretmeni tarih hocası var etti 4. Bakan Başkan Gaziantep in ilk imar planı olan Hermann Jansen planının yapılış tarihini Gazi Kültür A.Ş. nine genel müdürü Prof. edebiyatçıya soruyor. O da 1937 diyor daha sonra 1936 deniliyor. İşin kötü tarafı 2 si de yanlış söylüyor. Doğrusu 1938… Tarihçilerin olduğu bir ortamda Bakan Başkan yine gözünün önündeki tarihçileri görmüyor. Oysa tarihçiler bu tarihi ezbere biliyor. Bir diğer saygısızlık ise REKTÖR danışmanı olan edebiyatçıda tarih bölüm başkanını onore etme gereği duymadan kendi cevap veriyor. Akademik ahlakı hiçe sayıyor. Tarihçilerin olduğu bir yerde tarih ile ilgili bir soruyu tarihçi olmayana sorarsanız böyle madara olursunuz. Bunu Bakan Başkanın da çok güvendiği genel müdürünün de bilmesi gerekiyor. Fakat sırf onu ön plana çıkarmak için böyle davranırsanız, edebiyatçı yılladır yaptığı gibi, yalan yanlış bilgisiyle, literatüre bilgi kirliliği ile hizmet eder. Bakmakla görmenin en nezaketsizliği burada yaşanıyor. Koca eğitimcileri görmezden gelirseniz onlarda böyle zırvalara sadece güler.
Bakan Başkan olmak yeterli değil. Asıl bu şehrin ve içinde yaşayan aziz milletin duygularını, düşüncelerini, sorunlarını ve sevinçlerini görebilmek önemli.
Birileri artık Bakan Başkana aradığı cevapları yanlış yerde aradığını ve liyakati, emeği, bilgiyi, tecrübeyi görmediği sürece Bakan Başkanlığın koltuk işgalinden öteye gidereceğini anlatması gerek. Zira sayesinde mensup olduğu partinin oylarını bu şekilde oldukça fazla düşürdüğü de en belirgin örnektir. Bakan Başkan bu şekilde etrafını göremediği sürece ilk seçimler de seçmenin de kendisini görmeyeceği aşikardır. Bakanlık mı İstanbul sözleşmesi ile o da tarihe gömüldü.