SON DAKİKA

Haber Ekspress

Deprem ve Cinayet

Deprem ve Cinayet
Bu haber 02 Şubat 2020 - 18:32 'de eklendi.
BAKİ ÇİFÇİ

Sallanıyoruz. Doğu’dan, Ege’den, Marmara’dan sallanıyoruz. Richter ha bire ölçüyor. Haber kanalları ve gazetelerde; “Silivri sallandı, Manisa’da halk sokaklara fırladı” manşetleri birinci haber olurken, Elazığ – Malatya’da korkulan oldu. Ölüm ve yıkım haberleriyle bir kez daha sarsıldık.

İlginç olan; bu başımıza ilk defa geliyormuş gibi bir ruh hali içinde Elazığ ve Malatya’ya koştuk. Belediyeler, kurumlar yardım yarışına girdiler. Başkanlar, vekiller, kurtarıcılar, kahramanlar, duacılar, rahmetçiler, devletin bilimum protokolleri, gazeteler, TV kanalları ve hatta “deprem araştırması önergelerini”, Elazığ ve köylerini depreme hazırlama projelerini reddeden yetkili yetkisiz herkes deprem sahasına koşup cenaze namazlarında saf tuttular. Ellerini semaya açıp gidenlere cennet dilediler. Haklarını helal ettiler. Tabi gidenlerin cevap verme ve göz göze gelme imkanları yoktu.

Deprem bölgesine gidemeyen yurttaşlar da acıları paylaşmak, dayanışma içinde olmak için “vah vah, tüh,tüh” derken Kızılay’ımız imdada yetişti. “#DEPREM yaz 2868’e gönder, 10 TL ile sen de destek ol. Milletçe yanınızdayız.” Yıllarca deprem felaketlerindeki can ve mal kayıplarını önlemek ve felaketlerde ortaya çıkan yaraları sarmak üzere toplanan paraların akıbetini sormanın bile suç sayılabildiği bir ortamda, evsiz barksız kalmış yurttaşlarımızın yardımına koşmak hem bir insanlık, hem de yurttaşlık göreviydi. Ve öyle de oldu. Bir TV kanalı bile kısa bir sürede 73 milyon lira yardım topladı. Yardımı yetkililere devrederken “yardımın sadece depremzedelere harcanmasını”  ricasında bulunması, daha önce yaşananlardan güvensizliğin dışa vurumundan başka bir şey değildi.

Sallanıyoruz. Aslında hep sallanıyorduk. 1999 depreminde “altımız çürük” demişti bir yetkili siyasetçi. Kayıtlara geçmiş 1509’dan beri onlarca depremle yüzleşilmiş. Yakın tarihimizde büyük can kayıplarına ve yıkımlara yol açan depremler var. Sonuçları can yakacak katliam ölçüsünde.

“Hani her seferinde aynı şeyi yapıp farklı bir şey beklemek..” vardır ya. Depremler karşısında bu coğrafyada, Orta Asya, Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya gibi ülkelerde ruh hali içim acıyarak söylüyorum durum tam da budur.

Oysa “deprem öldürmez tedbirsizlik öldürür” sözü söyleneli çok oldu. Türkiye’de yaşanmış büyük can kayıplarına yol açmış bütün depremlerde bu söz binlerce kez söylendi. “Eloğlu duydu, bizde devlet, siyaset, yurttaşın can ve mal güvenliğini korumak anayasal görevi olanlar duymadı.”  Onlar cenaze namazlarına koşmakta, taziye mesajları yayınlamakta çok mahirler. Hatta belki de bir tür sevap işlediklerini mi düşünüyorlar, yoksa görevi ihmal etmenin suçlarını örtbas etmek için mi bilinmez. Tam bir yarış hali. Bu işler neden böyle oluyor diyenlere de  “Felaketleri siyasi istismar ediyorsunuz” diye suçlamazlar mı?

Silivri’de Deprem Çalıştayı

Silivri’de hem de ülkede üst üstte gelen depremlerden sonra oluşan haklı kaygı, endişe, bir grup duyarlı insanı bir araya getirdi. Daha öncelerde olduğu gibi. Silivri Dayanışma Platformu adıyla gönüllülük temelinde oluşan platform çok insani bir yurttaş duyarlığı. Toplumsal birçok soruna çareler aramak için yola çıkmışlar. İyi de olmuş. Depremlerin arka arkaya gelmesiyle konuyu gündemine almışlar. 1 Şubat’ta başlayacak bir dizi toplantılar yapılacak. Konferanslar, paneller, ilk yardım ve kurtarma eğitimler vb. çok kıymetli bir duyarlılık. Bu çalışmalar; belediyeler (Silivri ve İBB), oda temsilcilikleri (TMMOB), STK’lar ve ilçe kaymakamlığı tarafından destekleniyor. Bu açıdan da hiçbir sorun yok. Biz de kişisel olarak yürekten destekliyor ve katılıyoruz.

Soru şu; Bu çalışmalar depremden öncesi için mi? Sonrası için mi? Bu güne kadar deprem hazırlığında hep depremin sonrasıyla ilgili çalışmaların daha kolay olması nedeniyle mi bilinmez öne çıkarıldı. Yardım ve kurtarma. TV kanalları ve gazeteler kamuoyunu, deprem yıkıp geçtikten sonra kurtarma mucizelerini öyle ayyuka çıkarıyor ki, yardım yarış şovlarını gözümüzün içine öylesiyle sokuyor ki, siyaset adamlarının taziye ve cenaze namazı ve deprem bölgesi gezilerini öylesiyle beynimize işliyor ki, “Zom” olup kalıyoruz.  Ne yapalım? Ağlasak mı, minnet mi duysak, dualar mı etsek, kadere mi küssek, sineye mi çeksek? İsyan mı etsek?

Yanıt şu: Yeter ki deprem hazırlıklarının neden yapılmadığını sorma. Depremde ölmenin kader olmaktan çıktığı birçok ülke varken, neden bizlere “kader” dayatılmaktadır?

Örneğin Silivri özelinde ve tüm ülkede sivil muhalif yapılar ve bilim insanları depremin öncesiyle ilgili hazırlıklar için çok önemli çalışmalar yaptılar. Devletin bütün kademelerine sundular. Bunlardan biri de 2011’de 24 Aralık’ta Van depremi sonrası Silivri Demokrasi Platformu’nun aynen bugün  Dayanışma Platformu’nun yapmaya çalıştığı duyarlığı gerçekleştirmişti..  “Deprem Gerçeği ve Silivri” projesinde yetkililerden istediği taleplerin 10 yıl sonra hiçbir şey yapılmamış gerçeğiyle yüz yüzeyiz. İlgisizlik Silivri halkı açısından can ve mal açısından büyük bir sorun olmaya devam ederken, yetkililer açısından en hafifinden  “görevi ihmal”den başka bir şey değildir. Sadece Silivri’de mi? Elazığ ve Malatya depremiyle birçok can ve yıkım pahasına ağır bedel. Sorumlusu kim?  Kader mi?

Kaldı ki yurttaşların can ve mal güvenliğini, doğal afet, savaş, kıtlık, salgın hastalıklar gibi kitle katliamlarına yol açan tehlikelere karşı kendiliğinden harekete geçmeleri devletin anayasal varlık sebebidir. Önleyici hazırlıklar STK’ların talebine ve inisiyatifine bırakılamaz. Zaten onların gücü yetmez. STK’lar; devletin yapmadığı kamusal görevleri talep eder, gerçekleşmesi için demokratik baskı ve kamusal duyarlılık oluşturur. Kime karşı? Tabii ki devlete ve devleti yönetme gücünü elinde tutan siyasete. Çünkü yaptırım gücü maddi, hukuki, yasa devlet adına siyasetin elindedir.

Canınız mı? Malınız mı?

Bizler artık kurtarıcı beklemek istemiyoruz.

Çünkü beklemek acılara boyun eğmektir.

Deprem gerçeği kaçınılmaz ise ona hazırlıklı olmak da zorunluluktur.

Artık hiç kimse binasının emlak değerini canından üstün görmemelidir.

Artık hiç kimse depremden sonra bizleri yakınlarımızın çocuklarımızın beton yıkıntıları altında kurtarma kahramanlığına soyunmasın.

Artık hiç kimse depremin felaketine uğrayan insanlara deprem yardımları toplamasın.

Artık hiç kimsenin televizyonlarda yardım şovu yapmalarını istemiyorsak,

DEPREME HAZIRLIKLI OL. SONRA DEĞİL, HEMEN ŞİMDİ… Talebiyle devlet ve kurumlarının kapısını çal. Binlerce dilekçeyle yetkili kurumların kapılarına dayanmak en doğal, en demokratik yurttaşlık hakkıdır.

Kimsenin yardımına muhtaç duruma düşmeden depremin öldürmeyeceği bir yaşam mümkün.  Aksi halde kör göze parmak hesabi geliyorum diyen depremlerde ölmek kader değil cinayet olacaktır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa