Rodoplu :’’ Her şeyin başı Sağlık’’ konulu güzel bir röportaj gerçekleştirdik.
Dr. Ülkümen Rodoplu sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
- Tabii ki! Öncelikle hepinize merhaba. Ben Dr.Ülkümen Rodoplu 1961 yılında Ankara’da doğdum. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. İzmir Alsancak Nevvar-Salih İşgören Devlet Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı, Türkiye Acil Tıp Derneği Genel Başkanlığı, Avrupa Acil Tıp Birliği 2. Başkanlığı ve halen devam eden Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyeliği görevlerinde bulundum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Çocukluk hayalinizde doktor olma isteği var mıydı?
- Çocukluk hayallerim arasında elbette o dönem ki her çocuk gibi benim de doktor olma hayalim vardı ama aslında doktorluğu ne olduğunu da tam olarak bilmiyordum. Üstelik de beyin cerrahı olmak istiyordum, beyin cerrahı olmak istediğimi söylüyordum. Aile hiç doktor yok, büyüklerde akrabalar da hiç doktor yok, bunun nereden geldiğini, nereden esinlendiğimi gerçekten anımsamıyorum ama aklım başına gelene kadar, yani kendimi bile ne kadar beyin cerrahı olmak istediğimi hep söylediğimi biliyorum. Çocukluk anılarımda hep beyin cerrahı olmak var.
Biliyorsunuz ki Elazığ, Malatya, Manisa’da ciddi depremler oldu, olmaya da devam ediyor. Olan bu depremler ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
- Malatya, Elazığ, Manisa, Akhisar depremleri yaşadık yaşıyoruz yaşayacağız, bu kırılmalarınaslında olmaya devam edeceğini ben öngörebiliyorum. Çünkü Türkiye fay hatları üzerinde oturuyor. Anadolu’nun en büyük zenginliklerinin başında bu fay hatları geliyor. Fay hatları Anadolu topraklarının yaşadığını ve canlı olduğunu gösteriyor. Nasıl bir insanın yaşadığını gösteren kalbi ise, kalbinin çalışması ise, kalp ritmi ise, Anadolu’nun yaşadığını gösteren fay hatları binlerce on binlerce yıl boyunca bu fay hatlarının yaşaması sayesinde güzelleşti. Dağlar tepeler vadiler. Muhteşem manzaralar var. Bu fay hatları sayesinde su kaynakları var. Bu fay hatları sayesinde sıcak su kaynakları var, işte Ilıcalar kaplıcalar dolayısıyla şifa veren birçok su var. O nedenle tarih boyunca özellikle İnsanoğlu fay hatlarını bilmiyordu. Ama şunu biliyordu. Bir dağın eteğine oturması gerekiyor, çünkü arkasını dağa vermesi gerekiyor güvenli yaşamak için. Bir de suya ihtiyacı var, işte bu ne demek tarih boyunca insanlar fay hattının üzerine şehirler kentler kurdu, medeniyetler kurdu, o zamanlar fay hattını ölçen bir şey bilmiyorduk ama şimdi artık fay hatlarını biliyoruz, yerlerini öğrenebiliyoruz, o zaman aklımızı kullanırsak bu fay hattı üzerine yapılan yerleşimleri sağlam yapabiliriz ve insana zarar vermesine engel olabiliriz.Özetle fay hattı var, o nedenle depremlerde var. Bizde fay hatlarının zenginliğinin bol olduğu bir toprakta, Anadolu’da yaşadığımız için bu depremlerle yaşamaya alışmamızgerekiyor.
Her türlü kaza, yaralanma, afetler gibi olan olaylarda hayat kurtaran en önemli şeyin İlkyardım olduğunu hepimiz az çok bilmekteyiz. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz ve önerileriniz nelerdir? İlk yardım gerçekten de kazalar acil hastalıklar, doğal afetlerden, depremden sonra çok önemli, çünkü ilk yardım hayat kurtarıyor. Hemen kazadan sonra olay yerine doktorun, hemşirenin, kurtaracak kişilerin gelmesi zaman alıyor. En gelişmiş sistemlerde bile bu süre 5-10 dakika bazen 30 dakika, depremden sonra 72 saat süre alıyor. O nedenle her bireyin hangi meslekten olursa olsun, hangi yaş, hangi cinsiyette olursa olsun, her bireyin basit ilk yardım uygulamalarını öğrenmesi bilmesi çok önemli, bu sayede hayat kurtarılabilir. Gelişmiş acil servisler, modern ambulanslar ancak ve ancak ilk yardım biliniyorsa toplumda, ilkyardım yaygınsa işe yarıyor. Aksi takdirde. Eğer zamanında müdahale edilmediyse, doğru ilk yardım uygulamaları yapılmadıysa maalesef çok modern acil servisler ambulanslar hayat kurtarmaya yetmiyor.
Çin’de ortaya çıkıp sınırlarımıza kadar hızla yayılmaya devam eden ve çok fazla kişinin yaşamını yitirdiği Koronavirüs hakkında halkımıza neler söylemek istersiniz. Bu virüsten korunmak için neler yapılması gerekir? Halkımızın daha fazla bilinçlenmesi için ne gibi çalışmalar yapılabilir?
- Coronavirüs Çin’den sonra neredeyse dünyada 173 ülkeyi etkisi altına aldı. Türkiye’de bunlardan bir tanesi Türkiye’de ilk dönemde hızlı hareket ederek zamanında önlemler alarak sınırlarını sıkıca kontrol ettiği için özellikle Çin’den ve Uzak Doğu’dan gelen kişi ve kişileri yatırımcıları iş insanları turistleri kontrolden sıkı kontrolden geçirip karantinaya alarak ülke olduğu için ve bir sürede girişlerine yasak koyduğu için Türkiye’de daha Avrupa ülkelerinden daha geç görüldü görülmeye başladı.Vatandaşlarımızın bilmesi gereken bilgi şu coronavirüscovid- 19 hızlı yayılan bir ağız burun göz yoluyla bedenimizi alıyoruz. Iki konuda önlem almamız gerekir bir şeylerden kendimizi korumak için insanların bize öksürüp aksırıp işte bir buçuk mesafe 1,5 metrelik mesafeden uzak ve olmamız gerekir. İşte bu günlerde mutlaka izolasyon evde kalmak çok önemli ikinci bulaşma yolu dacoronavirüs etkinlik Covid- 19 birçok zeminde saatlerce ve günlerce kalabildiği için onu elimizde alıyor.Islak zeminden alıyor. Vatandaşlarımızın bilmesi gereken bilgi şu coronavirüscovid 19 hızlı yayılan bir ağız burun göz yoluyla bedenimizi alıyoruz. Iki konuda önlem almamız gerekir bir şeylerden kendimizi korumak için insanların bize öksürüp aksırıp işte bir buçuk mesafe 1,5 metrelik mesafeden uzak ve olmamız gerekir. İşte bu günlerde mutlaka izolasyon evde kalmak çok önemli ikinci bulaşma yolu da coronavirüs etkinlik Covid-19 isek otobüslerde tutunduğumuz yerler asansör düğmeleri el sıkışmak naylon poşetler kutular paketler yani toplumda sokakta bunun bulanın Abi bu yerleri çok iyi anlamak ama bunu aldığımızda iki yol var. Vücudumuza giriş ağız burun ve göz Dolayısıyla Elimizi yüzümüze gözümüze ağzımız kenarına götürmekten kaçına bilirsek ve bir de En az 20 saniye bol sabunlu suyla yıkamayı sık el yıkamayı alışkanlık haline getirebilir. Sadece vücudumuza bunu almayız. Biz almayız. Hem de karşı tarafa da verme konusunda dikkatli davranırsak işte izolasyonla veya. En az bir buçuk metrelik bir mesafe bırakarak toplumda kapalı yerlerden de uzak durarak bu işi Türkiye başından savabilir abi büyük zararlar vermeden atlatabiliriz
Bahar ayına giriyoruz birçok hastalık kapıda bunlardan korunmak için neler yapılabilir?
- Tabii Bahar’a girdiğimiz bugünlerde önümüzdeki en ciddi hastalık bu Korona salgını olacak, öyle anlaşılıyor. Uzmanlar, bilim insanları Coronavirüs ile mücadelenin önümüzdeki 1 ay daha, yani Nisan ayının sonuna kadar devam edeceğini öngörüyor. Dolayısıyla bahar ay’ına girerken bizi bekleyen önemli sağlık sorunu bu olacağı çok aşikâr. Tabii mevsim değişikliklerinde vücudumuzda bazı hormon dengelerinde de değişiklikler doluyor. Havaların ısınmasıyla beraber vücudumuzda bazı biyokimyasal ve enzimatik değişiklikler oluyor. Bunlar da bahar yorgunluğu gibi ve onunla beraber gelen yorgunluk, uykusuzluk, performans ve enerji kayb,ı konsantrasyon eksikliği, güç kaybı ve fırsatçı birçok enfeksiyona da davetiye çıkıyor. Dolayısıyla bu süreç içerisinde alınması gereken en önemli tedbirlerin başı tabii ki genel sağlık kuralları çerçevesinde hep konuştuğumuz ve sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme, sağlıklı ve kaliteli uyku ve mutlaka olmazsa olmaz spor egzersiz. Bununla birlikte de besin takviyeleri kullanmak bu bahar içerisinde yaşayacağımız bahar yorgunluğu başta olmak üzere diğer sorunlarla baş edebilme bize yardımcı oluyor.
Deprem ve İlk yardım ile ilgili birçok yerde panel, seminer ve konferanslara konuşmacı olarak katılıyorsunuz, bu etkinliklerden sonra katılımcılar sizce anlattıklarınızdan sizce faydalanıyor mu?
- Depremle alakalı olarak üç temel konuda çalışma yapıyorum. Başkanı olduğum Herkes İçin Acil Sağlık Derneği‘nin de bu konuda üç temel çalışması var. Bir deprem öncesi hazırlıklar, evimizi ve çevremizi kendimizi yakınlarımızı hazırlamak bize zarar verecek. Eşyaları gözden geçirip evin şeklini, yine iş yerinin şeklini değiştirmek, yaşadığınız mekânlarda, kapalı alanda bize deprem sırasında zarar verecek eşyaları saptayıp onların yerlerini değiştirmek ya da duvara sabitlemek. Bir de tabii deprem öncesi hazırlıkta önem kazanan bir başka konuda ilk yardım öğrenmek. Çünkü altın saatler dediğiniz deprem sonrası ilk 72 saatte olay yerine yardım gelene kadar bileceğimiz ilk yardım uygulamaları, işte kırık çıkık ezilmeler ve kanamalarda ilk yardım sayesinde önce kendi ev aile bireylerine akrabalarımıza ve yardımcı olabiliriz. Deprem öncesi hazırlıkların başında bu da geliyor. Bir de deprem çantası, kesinlikle unutmamamız gereken konuların başında geliyor. Bu da sarsıntıda hemen sonra evi terk etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla evden dışarı çıkarken yanımıza alacağımız bazı eşyalar ki, bunlar 4 – 5 gün, belki bir hafta boyunca giremediğimiz de ihtiyacımız olan eşyalar. İşte bu eşyaları içinde bulunduran çantaya da bir deprem çantası diyoruz. Sizlerde deprem öncesi bu üç hazırlığı yapmanız lazım. İkinci konu, deprem sırasında yani sarsıntı sırasında nasıl davranmalıyız? Sarsıntı başladığında ne yapmalıyız? Bulunduğumuz mekânlarda bazı sağlam eşyalar var, bu eşyaların yanında yaşam üçgenleri oluşuyor, bina tamamen yıkılsa bile bu yaşam üçgenleri bizim hayatta kalmamızı ve kurtulmanızı sağlayabiliyor. Dolayısıyla evlerimizde iş yerlerimizde bu yaşam üçgenlerin bularak Buralara mutlaka yatıp cenin pozisyonu almak, başımızı ve boynumuzu korumak ve kollamak işte bunu öğretiyoruz. Üçüncüsü de; depremden hemen sonra, sarsıntı geçtikten hemen sonra yapmamız gereken maddeler, bu konuda eğitimler veriyoruz. Bu da sarsıntı geçtikten sonra evimizdeki havagazı, su vanası, elektriği kapatmamız, bunu kimin kapatacağını önceden planlamamız ve depremden sonra eğer kentin farklı bölgelerinde yüksek aile bireyleri ile buluşacağımız orta noktayı bulup saptayıp bugünden planlamak, tasarlamak ve konuşmak. Bu tür eğitimlerden sonra kişilerin bu konu farkındalığının arttığını biliyoruz. Dolayısıyla bu eğitim, konferans ve seminerlerden sonra bireylerin ilk defa duydukları bazı doğrular olduğunu biliyoruz. Tabii ki bütün bu verileri bugüne kadar Türkiye’nin yaşamış olduğu depremlerden edindiğimiz deneyimlere göre tasarlıyoruz. O nedenle katılan herkesin yarar gördüğü düşüncesindeyim.
Deprem anında yapılması gereken ilk yardımlardan sizin için en önemlisi nedir?
- Deprem sonrası en önemli ilk yardım konusu kanamadır ve en çok insanların hayatını kaybetmesine yol açan yaralanma şekli kanamadır. Kanamalarda ilk yardım çok önemlidir, kanayan bölgeyi temizbir bez ile bastırarak hayat kurtarabiliriz. Eğer öğretebilirsek çok büyük yarar sağlamış olur, çok sayıda insan kurtulabiliriz. Bir de tabii ki yine kanamaya yol açan kırık çıkık ezilmelerdir. Kırık çıkık ezilmelerden sonra, kırık olduğundan şüphelendiğiniz bölgenin sabitlenmesi sayesinde yine o kırık kemik uçlarının içinden geçen Kas ve damar sisteminin kesilmesi ve kanamanın önüne geçilmiş olur. Dolayısıyla depremlerden sonraki en önemli ilk yardım uygulaması kanamayı durdurmayı öğrenmek, öğretmek ve kırık çıkık tespiti yapmayı öğrenmek ve öğretmektir.
‘Acil Komşum’ uygulaması başlattınız, bu program hakkında bilgi verebilir misiniz?
Acil komşum projesi ilk yardım eğitimini uygulamalı ve kolay anlaşılır, kolay yapılabilir, kısa ve basit hale getirmiştir. Herkesin acil sağlık Derneği tarafından geliştirilen bu proje 4 saat süren uygulamalı bir ilk yardım eğitimidir. Ücretsiz 7 yaşından 107 yaşına kadar herkesin katılabileceği, tek şartın gönüllülük olduğu bir eğitimdir. Kırık, çıkık,atelleme istasyonu, kanama durdurma istasyonu ve göğüs masajı temel yaşam desteği istasyonu, deprem sonrası ilk yardım, deprem çantası hazırlama istasyonu, deprem sonrası yaşam üçgeni bulma ve sığınma istasyonu, havayolu tıkanıklığının açılması istasyon.Ve birde son olarak kalp krizi, suda boğulma, elektrik çarpması, yanık, hangi konu olursa olsun bir acil yaralıyı ya daha ambulans beklerken hangi pozisyonda tutalım? Nasıl bekletelim? İyileşme pozisyonuna nasıl alalım? İşte bu toplam 7 istasyonda kişilere ilk yardım konusunda uygulamalar hareketler acil komşum eğitimcileri tarafından gösterilmektedir. Ve eğitimin sonunda da katılımcılara sertifikaları verilmektedir.
Yaz yaklaşıyor ve bu dönemlerde sıcak çarpmaları artıyor, sizce sıcak havalarda halkımıza ne gibi tavsiyeleriniz olur?
- Sıcak çarpması özellikle Temmuz-Ağustos aylarında daha fazla görülür. Tabii ki başta Ege bölgesi, Akdeniz olmak üzere Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Türkiye’nin neredeyse Karadeniz dışındaki bütün bölgelerinde etkisini gösterebilir. Burada söz konusu olan tablo, kritik olan konu, sıcakla birlikte ve buna uyum sağlamasının geç olmasıdır. Sıcak havaya vücudumuz kolay adapte olamamak da ve bir süre sonra sıvı kaybı ortaya çıkmaktadır. Buna Biz dehidratasyon diyoruz. Sıcağa karşı vücudun ilk tepkisi terlemedir. Terleyerek Vücudumuzu bir derece kadar soğuturuz, eğer kişilerde şeker hastalığı, kalp damar hastalığı, kanser hastalığı,tiroid hastalıkları,otoimmün hastalıklar, cilt hastalıkları gibi bazı kronik rahatsızlıklar varsa işte bu meme mekanizması kolayca bozula bilmekte ve vücut kendisini South almamaktadır. O nedenle dehidratasyon dediğimiz sıvı kaybı ile giden çok ciddi, üzücü olabilecek bir tablo ortaya çıkmaktadır O nedenle önerimiz bu kronik hastalık yaş grubundaki kişilerin ve 65 yaşın üzerindeki bireylerin çok sıcak günlerde mutlak surette serin mekânlarda kalmaları ve susuz kalmamaya dikkat etmeleri gerekmektedir. Özellikle ileri yaştaki kişiler açık alana çıkarken su içmekten çekinirler açık alanda tuvalet bulma güçlü olabileceği için, o nedenle az su içerek dışarıda zaman geçirmeye çalışırlar. Bu da onların kısa baş dönmesi, bulantı, kusma, önce yüksek tansiyon, daha sonra düşük tansiyon ve kalp krizine kadar gidebilecek çoklu organ yetmezliğine yol açabilecek bir tabloya girmelerine yol açmaktadır. Dolayısıyla alınacak önemli tedbir; mecbur kalmadıkça öğlen saatleri dahil olmak üzere sıcak saatlerde açık alandan kaçınmak ve susuz kalınmamak gerekmektedir.
Kalp krizi anında uygulanması gereken önemli ilk yardım teknikleri nelerdir?
- Kalp krizi sonrası ilk yapılması gereken ilk yardım uygulaması, tabii ki kalp krizinden şüphelendiğimiz kişiyi görür görmez hiç zaman kaybetmeden 112 ambulansı aramaktır. İlk yapılması gereken budur. Sonra mutlaka kişiyi sakin rahat edebileceği bir alanda istediği pozisyonda tutmak, yani oturtmak. İstiyorsa yani yatarak rahat ediyorsa o pozisyona gelmesini sağlamak ve onu sakinleştirmek. Yakasını, kravatını, ceketini, fularını açıp onun rahat nefes almasını sağlamak ve güven vermek. Eğer kişi daha önce geçirmiş olduğu kalp hastalıkları nedeniyle kendisine dilaltı hapları, spreyleri verildiyse bunları almasını sağlamak ve ambulansın gelmesini beklemek. Ambulans gelene kadar yanında sakin bir şekilde onunla birlikte beklemeli sık sık durumunu kontrol etmeliyiz.
Uzun yaşamın sırrı sizce nedir?
- Uzun yaşamanın sırrı doğru beslenmek! Öncelikle doğru ve sağlıklı beslenmek, mutlak surette sağlıklı bir kiloya erişmek ve o kiloyu korumak. Hareketli bir yaşamı seçmek, tercih etmek, hayatımıza hareket katmak, huzurlu hobilerimizle geçirmenizi sağlıyor. Bildiğimiz bir hayat sürdürebilmek, bize huzur veren insanlarla birlikte olmak, mutlaka besin takviyeleri kullanıp güçlü olan bedenimizin ihtiyacı olan vitamin mineralleri sağlamaktır.
Omaga 3 yağları hakkında bilgi verebilir misiniz ve Omega 3 ne gibi hastalıklara iyi geliyor?
- Omega3, yağ asidi vücudumuzun üretemediği ama ihtiyacı olan bir besin takviyesidir, damar sağlığı için, özellikle damar yapısının iç kısmı için temiz tutulması, damardaki birtakım olası tıkanıklıkların açık kalması ve damar duvarındaki dış cephenin sağlıklı kalması için olmazsa olmazdır. Omega 3’ün faydaları saymakla bitmez ama en önemlisi kalp damar sağlığı için çok gereklidir ve enzemdir. Ayrıca nörolojik sağlık için çok önemlidir. Son yıllarda konsantrasyon eksikliği ve çok ciddi bir otizm tablosu ile karşı karşıyayız, özellikle çocuklarda görülen doğuştan kısa bir süre sonra başlayan dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği ile mücadelede çok etkilidir. Omega 3, derin uykunun Rem safhasının uzamasına ve kişinin Rem safhasına girmesine katkı sağlar. 2 aylık kullanımdaantidepresan özelliği vardır. Omega 3’ün hamilelerde ve emziren annelerde son derece etkili yararları vardır. Depresyona karşı birçok psikiyatri bilim dergisinde Omega 3 ile ilgili olumlu yazılar vardır. 2 yaşından itibaren kullanılması önerilmektedir. Sağlığımız, hem psikiyatri, psikolojik ruhsal sağlığımız açısından, hem de kalp damar yapısı sağlığı açısından son derece önemlidir. Ayrıca Alzheimer, Parkinson gibi nörolojik hastalıkların ger iletilmesi ve önlenmesi konusunda da olumlu birçok yayını okumaktayım.
Besin takviyeleri hakkında neler söylemek istersiniz? Doğal besin takviyesi mi, vitamin mi sizce?
- Bedenimizin mutlaka besin takviyelerini ihtiyaç vardır. Zira doğa artık eskisi kadar bereketli değil; çevre kirliliği, tarım ilaçları, GDO’lu ürünler nedeniyle toprağın bize sunmuş olduğu meyve ve sebzelerin içerdiği ve Vita mineral oranları son 15 yıldır giderek azalmıştır, bu da birçok hastalığın artmasının sebebi olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla vücudumuzun bağışıklık sisteminin güçlenmesi, vücudumuzun birtakım hastalıklardan korunması için mutlak surette besin takviyelerine ihtiyaçları vardır.
Geçmişte CHP İzmir Milletvekili Aday adayı olmuştunuz, siyasette ileriye dönük hedefleriniz var mı?
- Benim siyasette hedefim, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı olmaktır. Son olarak değerli okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
- Çok teşekkür ederim, tabii çok güzel topraklarda yaşıyoruz Anadolu’nun kıymetini bilmemiz çok önemli. Çok büyük zenginlik içerisindeyiz. Ben hayatımı; hayat kurtarmaya adamış ve sağlıklı yaşama adamış bir hekimim, bir Türk hekimiyim.Türkiye’de de ki benim kadar devlet bursuyla yurtdışına gitmiş, eğitime gönderilmiş belki de yoktur. Bende ülkeme, halkıma hizmet ederek yardımcı olmak istiyorum. Benim yaşam felsefem hayat kurtarmak ve insanların hayatta kalmasını sağlamaktır. Bütün okuyucularımıza sevgiler saygılar sunuyorum. Çok teşekkürler sevgili Serkan Candaş.