Eğitim çalışanları sıkıntılı!
Özel devlet yok.
Bir tarafta itibarı olmayan, etkisi her geçen gün tırpanlanan, basit bir devlet memuru olarak görülen öğretmenler…
Diğer tarafta özel kurumlarda emeği sömürülen öğretmenler…
Hiç atanamayan ya da iş bulamayanları da katarsak manzara ortada…
Adalet çalışanları sıkıntılı!
Özgür iradeyle hareket edebilen hakim ve savcılarımız elbette var.
Ama birine ya da bir gruba bağımlı olmasa dahi sahip olduğu zihniyete teslim olarak tarafsız karar vermekten uzak olanlar çoğunlukta.
Her geçen gün sayıları artarken nitelikli ortam ve itibar konusunda çok da şanslı olmayan avukatlarımızın sayısı artmaya devam ediyor.
Diğer adliye çalışanlarının çalışma koşulları ve iş yükü malum…
Sağlık çalışanları sıkıntılı!
Devlet hastaneleri daha fazla hastaya bakmak için yarışırken doktorların nasıl bir ortamda, hangi baskılarla mücadele ettiğini gören yok!
Özel hastanelerin para kazanma hırsıyla doktorlarına nasıl baskılar uyguladığı aşikar.
Diğer çalışanların sömürülmesi zaten diğer sektörlerden farklı değil.
Bir nebze olsun mutlu olduğu düşünülen kesim güvenlik güçleridir belki.
Geçmiş yıllara nazaran gelir düzeyleri oldukça iyileşti.
Kolluk kuvvetlerini güçlendirmek savaşçı bir geçmişi olan toplumlar için şaşırtıcı değil tabi!
Eğiterek değil korkutarak yönetmenin prim yaptığı ortaçağ kafasıyla kılıç sallamakla bir yerlere varmaya çalışıyoruz.
Neyse, bu ayrı bir konu!
Biz güvenlik güçlerine dönelim.
Çalışma şartları ve üzerlerine yüklenen sorumluluk düşünüldüğünde durumları hiç de iç açıcı değil aslında.
Askerler Ergenekon, Balyoz, FETÖ derken iyice güven bunalımı yaşamaya başladı.
Polisin karşı karşıya kaldığı durumlarda verdiği tepkiler ise daha iyi bir eğitme ihtiyaç duyulduğunun kanıtı.
Sadece ekonomik ve donanımsal iyileştirmenin yetersiz olduğu anlaşılacak ama umarız geç olmaz.
Eğitemediğimiz insanları korkutarak ikna etmeye çalışmanın sonucu nereye varır dersiniz?
Ama bütün bunların tek bir çözümü olduğu açık:
Gerçek bir eğitim!
Yani eğitimden başlamadıkça bir yere varmak mümkün değil!
Nitelik mi Nicelik mi?
Ne yapıyoruz biz?
Okul sayısını arttırıyoruz.
Özellikle İmam Hatip okullarının sayısı arttıkça arttı…
Ama içerik nasıl, nitelik nasıl diye sormayın!
On beş yirmi öğrencilik sınıflarda neler yapılır neler…
Fen liselerinin sınıfları otuz, Anadolu liselerinin sınıfları da kırk civarı…
Proje okulları var bir de…
Neyin projesi olduğu malum!
Sayıları arttıkça artıyor ama nitelikte bir artış görmek zor.
Üniversitelerimizin de sayısını takip etmek zor!
Her geçen gün bir yenisi açılıyor.
Bazı bölümleri dolmamış, kontenjanlar boş kalmış önemli değil!
Diploma sayımız artıyor mu ona bak.
Niteliğe bakan yok!
Üniversite mezunu olduğunu sanan binlerce gencimiz iş arıyor.
Devletimiz de iş beğenmedikleri için kızıyor onlara!
Koskoca üniversite mezunu adamlar ne iş olsa yapacak değil ya!
Velhasılıkelam sayıyı arttırıyoruz ama içerik ne durumda?