SON DAKİKA

Haber Ekspress

Seçim ve Diktatörlük

Seçim ve Diktatörlük
Bu haber 12 Temmuz 2018 - 23:34 'de eklendi.
BAKİ ÇİFÇİ

Sonuçta atı alan Üsküdar’ı geçti. Yoksa “atı çalan mıydı?” Atasözlerinin içeriğinde bir çok anlam var. Hangisi işinize gelirse. Bir işe, bir olaya, bulunduğunuz yerden neresinde bakıyorsanız sonuç size göre odur. 24 Haziran seçimlerinin yapılış şekli ve sonuçları birçok kimseyi şaşırtsa da sonuç tam da at ve Üsküdar hikâyesi.

Demokrasilerde yönetimlerin belirlenmesinde sandık esastır. Ama bu demokrasiler de. Yani kurumsallaşmış, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı anayasa güvencesiyle korunduğu ülkelerde bundan bahsedebiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının önüne sandığın koyduğu günden beri sorunlu bir yol izlendi. Hatta 1946 da açık oy gizli sayımdan başlayın. Ümmetçilikten gelen tarihsel alt yapı sandığa yabancı idi. Dünya günümüz siyasetinin  devlet yönetimlerinin seçimle belirlenmesi genel kabulü, egemenleri istemeye istemeye  yurttaşın önüne sandık koymayı zorunlu kılıyordu. Ama nasıl yapılacağı o ülkenin demokrasinin kalitesine bağlıydı.

İlk seçimden bu yana  yerel ve gelen seçimlerin hiçbirinin adil olmadığı konusunda kamuoyu vicdanında kuşkular olmuştur. Her şeçim döneminde öncesinde ve sonrasında blok oy kullanımları, aşiret  ve ağa baskıları, ekonomik suiistimaller, çirkin pazarlıklar, hemşehri ilişkileri, belden aşağı vurmalar, seçim yasalarındaki yüksek barajlar, hileler, yasaklar, tehditler vb. En çirkini de milyonlarca yoksul ve çağdaş eğitim olanaklarında yoksun bırakılmış halk topluluklarının inanç istismarları seçimleri hiçbir zaman adil ve doğru  sonuca götürememiştir.

1989 dan beri Türkiye’deki yerel ve genel seçimleri imkanlarım doğrultusunda izlemeye çalışırım. Özellikle yerel şeçimlerde; 1994-99-2004-2009 seçimlerinde taşıma oy hilesiyle haksız belediye başkanı olanları herkes biliyordu ama bunu kanıtlayacak ve engelleyecek demokratik kurumlar olmadığı gibi, devlette (YSK) rutinin dışına çıkmıyorlardı.

Bazı istisnalar hariç sanki görünmez bir el önceden her şeyi düzenliyor geriye seçim tiyatrosu kalıyordu. En çok Ortadoğu ve Türki dikta yönetimlerinde görülen bu durum ömür boyu “başkan” seçilen adamlarla dolu değil midi?  Ne menem seçimse hemen hepsi de sandıktan çıkıyordu.

Geleneksel “kurtarıcı Lider” arayan halk toplulukları işi daha da kolay kılıyordu. Kimi dini, kimi milli, kimileri de etnik kimliklerle olağan üstü güçleri olduğuna  inanılan, vurdulu kırdılı, sövgülü politik yarışlar yurttaşların bastırılmış ezikliklerine deva olurcasına taraf buluyordu.”Onlaaaar” diye en üst perdenden bağıran siyasi lider,  tarihsel mutsuzluğun ve yoksullukların, ezilmişliklerin sorumlusu olarak gösterdiği “onlaaaar” vurgusunda taraftarlarının ötekine karşı kin ve nefretini besleyerek siyasi, ekonomik iktidar ikbali arıyordu. Ve buluyordu da.

Öteki de ondan farklı değildi aslında  “Benim adım Kemal ben yaparım dan, “Bir Mıh Bir Nalı Kurtarır. Bir Nal Bir Atı, Bir At Bir Komutanı, Bir Komutan Bir Orduyu,Bir Ordu Bir Ülkeyi Kurtarır” diyordu. İşte size “ben zırhını kuşanmış” öteki kurtarıcı liderler.

Kısaca kurtarılmak isteyenlerle kurtarıcılar arasındaki samimi muhabbet sarmalında düşman yurttaşların demokrasicilik  tiyatrosuydu. Anayasa,  kanunlar, eşitlık hukuku, adalet kimsenin umurunda değildi. Sorsan “oda nedir ki?” Diye bön bön bakarlar insana.

Yönetmen; İktidar ve yerli ve yabancı işbirlikcileri. Oyuncular: Muhalefet parti liderleri. Figüranları halk olan bir şeçim.

Seçimin ne zaman yapılacağına kim karar veriyor? Kurallarını kim belirliyor? Devletin parasını, araç gereçlerini ve gücünü kim kullanıyor? İşine gelmezse yarışın kurallarını son dakikada değiştiren kimdi?

Bu sorulara iktidara taraf olanlar “tabiki bizim çıkardığımız yasalar” dediklerini duyar gibiyim! Aynı soruyu  seçimi kaybedenlere sorsak; Haklı olarak seçimleri takip eden  batılı kurumlar dahil, 24 Haziran seçimlerinin fırsat eşitliğinden başlayarak yapılışı ve sonuçlarının adil olmadığı konusunda söyleyecekleri bir çok iddalar var. Larry Charles yönettiği “Diktatör” filmini izleyenler bilirler. Ortadoğulu diktatöryal yapıların trajikomik hallerini biraz da  onur kırcı bir yaklaşımla anlatır. Acı ama gerçek bu.

Son söz; demokrasiden uzaklaştıkça seçim trajikomik bir tiyatroya dönüşür. Ülkenin sorunlarına çare değil, diktatörlerin tiranlaşmasına katkı sunar. Bütün bunlara rağmen enseyi kararmaya gerek yok. Seçimden de sandıktan da vazgeçmeyeceğiz, adil ve demokratik halkın gerçek iktidarını kurana dek.

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa