Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu, 2024-2025 tiyatro sezonunda seyircilerini heyecan verici bir yapımla buluşturdu. Başak Şamlıoğlu Huvaj’ın kaleminden çıkan…
Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu, 2024-2025 tiyatro sezonunda seyircilerini heyecan verici bir yapımla buluşturdu. Başak Şamlıoğlu Huvaj’ın kaleminden çıkan ve Hasan Şahintürk’ün yönetmenliğini üstlendiği “Hrisantos’u Kim Öldürdü?” adlı oyun sahnelenmeye devam ediyor. Gazeteci Dilek Bozkurt ‘un sorularına yanıt veren Huvaj; ” Tatavla ‘da ne olduğuyla değil de sonrasında ne olduğu ile ilgileniyorum ” ifadelerine yer verdi.
BU YANGIN KİMİN İŞİNE GELDİ
Oyunun yazarı ve oyuncusu Başak Şamlıoğlu Huvaj; Gerçeğin ne olduğunu tabi ki tam anlamıyla bilemeyiz. Ancak bugünden bakınca da bildiklerimiz bize aktarılan bahanelerden fazlası değil. Terkos donmuş, su yokmuş, itfaiye sis yüzünden yangını görememiş gecikmiş, halk kendi söndürmeye çalışmış itfaiyeye geç haber vermiş, vs vs. Maalesef şahsi kanaatim tamamının bahane olduğu yönünde. Ben açıkçası burada o gün ne olduğuyla değil de sonrasında ne olduğuyla ve bu hadisenin kimlerin işine gelip kimlerin gelmediğiyle ilgileniyorum. Burada devlet eliyle bile isteye bir kültür yok edilmiş olabilir, tarihte örneklerini gördük. Tamamen masum da olabilir yönetimdekiler, gerçekten bu bahaneler ardı sıra yaşanmıştır belki de. Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ancak bu toprakları memleket bellemiş insanların kültürünün yok edildiğini, öyle ya da böyle bir göçe mecbur bırakıldıklarını biliyoruz. Acı olan, kabul edemediğim kısmı tam da burası. Kısacası bence dönüp bakmak lazım, bu yangın kimin işine geldi, kimlerin neyden ve nasıl kurtuluşu oldu? Bu sorunun cevabını bulursak, Tatavla’da ne olduğunu da öğrenebiliriz.
Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu 2024-2025 Tiyatro Sezonunda Başak Şamlıoğlu Huvaj’ın yazdığı, Hasan Şahintürk’ün yönettiği “Hrisantos’u Kim Öldürdü?” oyunuyla izleyici karşısına çıkan Tuncay Çağıl’a oyun hakkındaki görüşlerini Bunehaber okuyucuları için sorduk. Yorgos karakterine hayat veren Çağıl; oyunun texti kendisine geldiğinde bir solukta okuduğunu, tekrar okumalarında duygusal olarak derinlere indiğini belirtti.
HER OKUMAMDA DAHA DERİNE İNDİM
Çağıl; “Oyunun texti bana geldiğinde bir solukta okudum desem yalan olmaz ; fakat okuduktan sonra ki süreç daha zorlayıcıydı benim için diyebilirim . Yakın tarihimizde yaşanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak hazırlanan metin beni fazlasıyla etkiledi , tekrar tekrar başa alıp yeniden okudum ve her okumam duygusal olarak daha derine inmeme vesile oldu …Oyuncu olarak ister istemez sizi zorlayacak metinleri tercih etmeyi istiyorsunuz bu da mesleğimin en sevdiğim tarafı ; çünkü her yeni hikayede yeni şeyler öğreniyorum ve bu çok keyifli bir durum … Bu hikayede de Rum aksanı kullanan bir karakteri ete kemiğe büründürüyorum ve bu daha önce tecrübe etmediğim bir durumdu sonuç olarak heyecanlanmam için birden fazla etken bu hikayede beni buldu bunun için kendimi şanslı hissediyorum.”
Oyunun yönetmeni ekranlarda sevilen dizisi Bahar’dan tanıdığımız usta bir isim Hasan Şahintürk. Tarihte önemli bir yere sahip konuya ilişkin bir oyunu yönetmenin, kendisinde nasıl bir his uyandırdığını sorduğumuz Şahintürk; ” Tatavlada ne olduğunun bir tiyatro oyununun konusu olması, bir bellek oluşumuna katkı sağladığı için bende son derece güzel hisler uyandırdı” dedi.
BARBARLIK POTANSİYELİNİ İNKAR EDEN HER MEDENİYET, BARBARLIĞA MAHKUM NE YAZIK Kİ !
Şahintürk; ‘Tarih tekerrürden ibarettir.’ Bazı şeylerin tekrar etmemesi için, bir bellek, hafıza oluşması çok önemli. Ben de biraz hafıza takıntılı biriyim. Oyun metni bu hafıza oluşturma takıntımdan yakaladı beni. Tatavla yangını İstanbul’u, İstanbul yapan en önemli renklerden birinin solmasına ve günümüze gelene kadar, neredeyse bu rengin yok olmasına neden olan kıvılcım gibi düşünülebilir. Artık kimsenin hatırlamadığı bu tarihi yangın, başka bağlamlarda sürüyor ve tarih ne yazık ki; tekerrür ediyor…
Tatavlada ne olduğunun bir tiyatro oyununun konusu olması, bir bellek oluşumuna katkı sağladığı için bende son derece güzel hisler uyandırdı diyebilirim…
Medeni demek insanın bir barbara dönüşebileceğini bilmesi demek! Medenileşme yolculuğumuza bir katkı sağladığını düşünüyorum ve bu tarihin tekerrür eden çarkına çomak sokma girişimi gibi geliyor bana. Barbarlık potansiyelini inkar eden her medeniyet, barbarlığa mahkum, ne yazık ki…
Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu’nun Kurucusu oyunun yapımcısı Gizem Duman Şeşen’e çok konuşulan sahne dekorunu sorduk. Şeşen ; ” Oyun sürecinde açıkçası maliyeti düşünmedim. Elbette ki bizim gibi özel tiyatroların böyle prodüksiyonlar yapması artık imkansız hale geldi. Dekoru yapmakla iş bitmiyor. Bunun tekniği, nakliyesi ve muhafaza edecek yerinin ayarlanabilmesi başlı başına bir organizasyon. Neyse ki şahane bir sahne amirimiz var” ifadelerini kullandı.
OYUN SÜRECİNDE MALİYETİ DÜŞÜNMEDİM
Şeşen; ” Şahane dekorumuz için Başak Özdoğan’a tekrar teşekkür ederim. Çok özendik. Provaları nasıl nakış gibi dokuduysa Hasan Hocam dekor konusunda da oldukça özenli çalışıldı. Bu hikayenin hakkını teslim etmek gerekiyordu. Oyun sürecinde açıkçası maliyeti düşünmedim. Elbette ki bizim gibi özel tiyatroların böyle prodüksiyonlar yapması artık imkansız hale geldi. Dekoru yapmakla iş bitmiyor. Bunun tekniği, nakliyesi ve muhafaza edecek yerinin ayarlanabilmesi başlı başına bir organizasyon. Neyse ki şahane bir sahne amirimiz var. Mahmut Uğur, bu oyunu benimle birlikte sırtlandı. İnsanın omuzunu yaslayacağı, güvendiği, gözünü kapayıp yola devam edeceği ekip arkadaşlarının olması çok mühim. Bizi yolda güçlü tutan sadece buydu. Ekibin her bir üyesi sonsuz özveri ile çalıştı.
OYUN HAKKINDA :
Oyun, 21 Ocak 1929’da İstanbul’un Tatavla (günümüzde adı Kurtuluş) semtinde yaşanan gizemli olayları mercek altına alıyor. 500 ahşap evin kül olduğu meşhur Tatavla yangınını konu alan eser, aşk, kayıp ve alevler içindeki bir semtin direniş ruhunu ustalıkla harmanlıyor.
“Hrisantos’u Kim Öldürdü?”, büyük Tatavla yangınından sağ kurtulan Efsun adlı bir Rum kadının hikâyesini anlatıyor. Anlatı, yangın gecesi ile sonrası arasında gidip gelerek, Efsun’un babasının tavernasına dönüşünü ve geçmişiyle yüzleşmesini konu alıyor.
21 Ocak 1929’da Tatavla’da ne olmuştu? Bakkal Yanni’nin rakı sevdasından mı olmuştu olan yoksa Terkos donmuştu da su mu yoktu? 500 ahşap ev yanmıştı da kimse ölmemiş miydi?
Tatavla’nın tavernalarının birinde, bir Rum kadının, tüm şarkıları, aşkları, hikayeleri yanınca efsunu kalır mıydı bu şehrin? Şarkıların hikayeleri ve hikayelerin şarkılarıyla Tatavlalı bir kadın ve bir katilin aşkı koca bir semt yanarken baki kalır mıydı? Peki Hrisantos’u gerçekte kim öldürmüştü?
Zamanında Cenevizliler’in ahırları bulunduğu için Tatavla adını alan İstanbul’un belki o dönemdeki en büyük Rum mahallesinde, tarihin en sert kışlarından biri yaşanırken 21 Ocak 1929’da büyük bir yangın çıkar. Tamamı ahşap evlerden oluşan mahalle bir gecede kül olur. O gece Tatavla’da 500 ev yanmış ve söylenilenlere göre kimse ölmemiştir.
İşte tam da o gece, mahallenin meyhanesinin şarkıcısı Efsun yeni gösterisinin prömiyeri için prova yapmaktadır. Efsun, aslında nam-ı değer Kasımpaşa canavarı, 21 kişinin azılı katili Hrisantos’un sevgilisi, meyhaneci Brava’nın kızı Eftimia’dır. Ancak Hrisantos’un yakalanıp öldürülmesinin ardından kimliğini gizlemeye karar verir. Yine Tatavla’da kalmaya devam eder ancak saçlarını boyar, adını değiştirir ve bir başkasıymış gibi davranır ta ki 21 Ocak 1929’a kadar. O gece şarkılar söyleyip hikayelerini anlatacak, bir taverna gülü olmaktan çıkıp kendi neczdinde belki de bir Nuvart Suat gibi operet sanatçısı olacaktır. Hep hayalini kurduğu gerçek sahnelere giden ilk adımı o gece atacaktır. Ancak tüm Tatavla’yı yakıp kimseyi öldürmediği söylenen yangın, Efsun’u, hayallerini, bir dönemi, bir yaşam biçimini, bir belleği binlerce hatırayla beraber öldürür.
21 Ocak gecesi için hazırladığı gösterinin provası sırasında Efsun kendisiyle, büyük aşkının hayaleti Hrisantos’la, yaptıkları ve yapamadıklarıyla hesaplaşacaktır. Efsun’un şarkıları ve hikayelerinin bir parçası olmak için hep orada olan Yorgos, Efsun’un yangından kurtulmasını ve bugüne tutunmasını sağlamak için kendini parçalasa da Efsun’un hayaletleri o kadar büyük ve görkemlidir ki hiçbir şeyi gözü görmeyecektir. Geçmişte kalan bir hikayenin geçmişle bir türlü hesaplaşamayan karakterleri, 21 Ocak’ta ne olduğunu, geçmişi unutan bizlere hatırlatabilecek midir? Ne olmuştu da 500 ev yanmış ve kimse ölmemişti? Bir mahalle, bir şehir, bir ev öldüğünde bu kaç ölü ederdi? Peki ya Hrisantos’u kim öldürmüştü?
Yazan: Başak Şamlıoğlu Huvaj
Yönetmen: Hasan ŞAHİNTÜRK
Proje Danışmanı: Metin Deniz
Dekor Tasarım: Başak Özdoğan
Kostüm Tasarım: Mira Büşra DUMAN
Işık Tasarım: Burak Yalçın
Aksan Danışmanı: Yorgos Demir
Oyuncular: Başak Şamlıoğlu Huvaj , Tuncay Çağıl
Sahne Amiri: Mahmut UĞUR
Müzik Danışmanı- Düzenleme: Hasan Esen
Yapımcı: Gizem Duman Şeşen
70 dk., Tek perde
Haber: Dilek Bozkurt