SON DAKİKA

Haber Ekspress

CEM-RE… Havaya, Suya, Toprağa…

CEM-RE… Havaya, Suya, Toprağa…
Bu haber 03 Mart 2019 - 9:30 'de eklendi.
Tülin Taylan SEZER

Çocukluk hatıralarım arasında birçok unutulmazlar var. Bunlardan biri de “cemre” düşmesi. Çocukluk dönemimde şiddetli geçen kışların ardından şubat ayında düşecek olan cemreyi merakla beklerdik. Radyodan dinlerdik cemre düşeceğini ya da takvim sayfalarından okurduk. Biz çocuklar da aslında cemrenin ne olduğunu bilmezdik. “Birinci cemre havaya!” Nihayet o sabırla beklenen gün gelir ve cemrenin yakında havaya düşeceği söylenirdi. Acaba cemre bir kuş muydu? Havaya düştüğü söylenen cemreyi masmavi gökyüzünde arardık. O zamanlar takvimler evlerin vazgeçilmez aksesuarları arasındaydı. Takvimlerin yaprakları dikkatle takip edilir, birçok bilgi gibi birinci cemrenin düşeceği tarih, takvim yaprağına önceden işaret konularak belirlenirdi.

Bir haftalık bir arayıştan sonra tam ümidimizi kesmişken bu kez cemrenin suya düştüğünü haber alırdık.

Yine bir arayışa başlar cemreyi arardık, yine bir ümitsizlik yine bir karamsarlık çökerdi içimize. Daha sonra son bir cemrenin toprağa düşeceği hakkında konuşulurdu. O zaman da bir cemre arayışına başlardık çocuk aklımızla…

Neydi bu kadar önemli olan? Neden dört gözle beklerdik cemreyi? Nihayet hiç beklemediğim bir yerde buldum cemreyi… Meğer hiç de uzaklarda değilmiş… Kitabın sayfaları arasındaymış cemre tarifi. Bakın ne deniyor kitap sayfalarında cemre için: Cemre, İlkbahar başlangıcında yedişer gün arayla; önce havada sonra su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık artışı. Arapça olan sözcük kor durumunda ateş anlamına gelir. Mina Vadisi’nde Arafat’tan gelen hacıların attıkları taşlarla oluşan yığınlara da “cemre” adı verilir.

Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde İmre (İmere veya Emire) adı verilen cinin neden olduğuna inanılır. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer. Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Emire baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda Zemire olarak yer alır. Anadolu Türkçesindeki Arapçadan gelme Cemre sözcüğünün aslında bu adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. İlk cemre 20 Şubatta havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer. Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir. Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır. Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir.

Evet bu cemre bazen ateş olup, kor olup, aşk olup yüreklerimize de düşer.. Düştü mü de bahar mı geldi, kış mı geldi anlaşılmaz bir hal alarak yaşattığı mevsimi çözmeye çalışırız yüreğimiz de… Bu kor parçası bir kere düştü mü yüreklere ne havaya, ne suya, ne de toprağa düşen, cemreye benzer..
Azerbaycan Türklerinin yaratılışla ilgili eski inançlarından kaynaklanan ve Nevruz Bayramından önce, yılın son Çarşamba gününde yapılan “boz ayın dört çarşambası” uygulamasını ifade eden “Cemle” sözcüğü de “Cemre” ile aynı kelimedir. Buradaki “Cemle” de köken olarak “İmir, İmere, Emire” sözcükleriyle bağlantılıdır. Celal Beydili’ne göre; bazı sözlüklerde gösterildiği gibi, Arap dilinden geldiğini söylemek doğru değildir.
Şimdilerde merak da yok, hayal gücü de. Bilim ve tekniğin çıkış noktası olan hayallerimiz ve meraklarımız, galiba teknolojiye yenik düştü. Bilim ve teknolojiyi getiren hayalleri, teknoloji yok etti.

Bilmem, benim bu çocukluk hatıramdan sonra merak edenler cemre konusunda bir fikir sahibi olurlar mı? Yoksa onlar da halen havada, suda, toprakta benim gibi cemre mi ararlar? Eğer öyle bir arama arzusu varsa boşuna zahmet çekmesinler. Benim bulamadığımı onlar da bulamayacaklar. Ama bu tarihlerde gerçekten de soğukların kırıldığını, sıcakların önce havada, sonra suda, sonra da toprakta başladığını hissetmekte zorluk çekmeyecekler.

Sonuç olarak; cemreler soğukların son noktası olarak görülmekte, cemreler düştükten sonra sıcaklık düşüşleri yaşansa da bilimsel olarak sıcaklık genelde cemrelerden önceki değerlerin altına inmemektedir.

Farkındayız dimi çok kısa bir zaman sonra seçimler var. Soğuktan mıdır? Yoksa insanların geçim sıkıntısından mı? Seçim heyecanı yok gibi.. Çünkü etraf çok sessiz… Sokakta veya herhangi bir mekanda adaylar ve kalabalık bir gurupla karşılaşıyorsunuzdur mutlaka o başka… İnsanların meraklı gözlerle adaylara olan yargılayıcı süzüşler eşliğinde enteresan ilgisini görebilirsiniz. Çünkü insanların çoğu kararsız…

Önümüzdeki yerel seçimler çok önemli… Çatalca’mızın ve dolayısıyla bizlerin yüzünün gülmesini sağlayacak belediye başkanını ve belediye meclis üyelerini seçeceğiz.. Dahası mahallelerimizin muhtarını seçeceğiz. O yüzden titiz davranmak zorundayız. Vatandaşlık görevimiz olan bu kutsal görevi yerine getirirken çok iyi düşünüp karar vermeliyiz. Yerel seçim gerçeğini, genel seçim bakış açısıyla karıştırmamak lazım.. Kendisini ve yaşadığı yeri seven ve dert edinen her seçmen siyasi kimlik değil, iş bitirici ve işin ehli olana vermelidir oyunu.. Ayrıca dürüst ve gelecekle ilgili Çatalca’mızın doğal güzelliğini koruması çok önemli ve özellikle şunun altını çizmek istiyorum; Çatalca’mızda aynen bugün olduğu gibi,”huzurun bozulmayacağı” bir Çatalca…

Yeşil ile mavinin birleştiği doğa ortamında; doğal güzellikleri, bozulmamış yabani yaşamı, balıkçılık, atçılık, çiftçilik yaparak huzur içinde metropole alternatif bir yaşam sürdüren insanların yaşadığı harikulade bir yer olmalı Çatalca.

Evet gerçekten de heyecan yok… Güzel vaadler yok. Biri de çıkıp demiyor ki “Çatalca’ya denizi getireceğim!” Siyaset böyle bir şeydir, çıkıp meydana konuşacaksın, halkı coşturacaksın… Zaten halk çoğunu dinlemiyor, anlamıyor bile söyleneni… Adayın iş bitirici olduğuna inansın yeter ki… Ne hizmet yaptığına da bakmıyor bu halk… Hizmete baksaydı önceki Belediye Başkanı İsmail İp hala başkanlığa devam ediyor olurdu. Bilmem anlatabildim mi?…

Havalar ısınmaya başladıkça inşallah meydanlarda adayları daha çok görüp vaadlerini dinleyeceğiz.

Doğadaki seslerin korosu eşliğinde özellikle bülbül seslerin meşhur olduğu Çatalca’da güneşin doğuşunu ve batışını bir şölene dönüştürebilir, bu güzellikler karşısında ruhunuzu yıkayıp özgürleştirebilirsiniz. Çatalca’da cemrelerin düşmesiyle ilk gözümüze çarpan badem ağaçları doğanın düğünü olan baharın ilk gelinidir beyaz çiçeklere bürünmüş halleriyle… Onun için de badem algısı, zerâfetin, estetiğin, bereketin, çoğalmanın imgesel halinin somutlaşmış şeklidir bir anlamda. Çok yakında toprağa cemre düşmesiyle kardelen, öksüz oğlan, çiğdem gibi ilk kır çiçeklerinin çıkması da baharın müjdesini verecektir. Doğa yürüyüşü yaparak bu eşsiz güzelliklerin tadına varabilirsiniz güzel Çatalca’mda…

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa