SON DAKİKA

Haber Ekspress

ÇOCUKLARA OY VERİYORUM

ÇOCUKLARA OY VERİYORUM
Bu haber 20 Aralık 2018 - 18:11 'de eklendi.
Savaş Atak

Çatalca ölü ilçe, Çatalca ve köyleri göç veriyor, Çatalca sokakları boşalıyor. Nedenleri taa 1950’li yıllara dayanıyor aslında. Bugünü baz alarak sığ fikirler yürütmek yanlış olur. Türkiye’nin 1950’li yıllarda sanayileşme ve tarımda makineleşme ile tanışmasıyla beraber gelen değişimi ön görüp doğru politika izleyememesinden kaynaklanmaktadır. Modernleşme, sanayileşme ve teknolojik yenilikler en başta toplumun en temel kurumu aileyi etkilemiştir. Aile yapısı ve işlevini kökten değişime uğratmıştır. Tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile üretime dayalı bir ekonomik yapı benimseyen geniş ailenin yerini, kentleşme ile birlikte tamamen tüketim merkezli çekirdek aile almıştır.

Kırsalda aile yapısının geniş olmasının nedeni, tarımsal faaliyeti sürdürmek için ihtiyaç olan insan gücünün aile üyeleri tarafından karşılanıyor olmasıydı. Böylelikle hem neslin devamı, hem de ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesi için üreme işlevi kırsal aileler için önemliydi. Ancak teknolojik gelişmelerin tarım alanında da kullanılmaya başlanması insan gücüne olan ihtiyacı azaltmış ve kırsal da işsiz bir nüfusun ortaya çıkmasına sebep olup, kentlere göçü tetiklemiştir. Şimdi de durum farklı değil aslında, köyler de tarım ve hayvancılığın yok denilecek kadar az olması, en başta işsizlik ve sosyal güvence endişesiyle kentlere göçün temelinde yatan sorunların başında gelir. Ailelerin “çocuk merkezli” yapıya dönüşümü, eğitime önemi arttırmış ve kaliteli eğitim beklentisi, sağlık hizmetlerine kısa sürede ulaşabilme isteği, birey olarak özgürleşme düşüncesi ve kentin diğer cezbedici tarafı olan, eğlence ve sosyal aktivite seçeneklerinin fazlalığı, köylerin hızla boşalmasına neden olmuştur.

Durumu genel olarak değerlendirdiğimizde ne sanayileşmede başarılı olabildik ne de tarımsal alanda gelişme gösterebildik… Şimdi orta da yapı olarak ne gerçek mana da kentli ne de kırsal aile var. Plansız göçün ortaya çıkardığı gecekondulaşma ile kentler de hızla artan işsiz nüfus.  Ve sonuç, can güvenliği bile olmayan, informel (resmi olmayan) işler de düşük ücretle çalışan, ezilen, sömürülen emekçiler. Yorgun, mutsuz ebeveynler ve onların mutsuz, kindar, öfkeli çocukları…

KARNI TOK GÖZÜ AÇLARIN SONU GELMEYECEK

Aslında bakarsanız insanların istediği çok uç şeyler değil, tamamen temel ihtiyaçlar. Kırsalda tarımla uğraşanlara devlet tarafından sosyal güvence desteği verilse, üretimin devamı için maliyetleri düşürmek adına, kullanılan temel ürünlerde; mazotundan, tohumuna, yeminden, gübresine, suyundan, elektriğine indirimlere gidilse (pırlanta gibi temel gereksinim olmayan bir üründe nasıl ki vergi muafiyeti uygulanıyorsa), ürünlerinin pazarlanması için devlet güvenceli bir pazarlama ağı kurulsa, kırsaldaki okullara da kentteki kadar önem verilip, eğitim hakkı gerektiği gibi çocuklara teslim edilse, sağlık hizmetlerine ulaşmak bu kadar zor olmasa, neden aile evini, ocağını bırakıp gitsin. Çünkü kentlerde de durum güllük gülistanlık değil aksine içler acısı, kim kime dum duma… Stresli, gergin, tükenmiş insanların kenti…

Şunu da belirteyim benim bahsettiğim işçi, emekçi, orta ölçekli belki de daha zor şartlarda yaşam mücadelesi veren kesimdir. Yanlış anlaşılmasın, Boğazın manzarasını seyreyleyen tuzu kuru, cebi dolu, hayatın sunduğu tüm nimetlerden dibine kadar yararlanan üst sınıfın lafı bile olmaz.

İnsanların ihtiyacı olan, insanca yaşam şartlarını oluşturmak bu kadar zor mu?

Zor! Nedeniyse gözü doymayanları bir türlü doyuramadığımız için, sıranın gerçekten karnı aç olanlara gelememesi. Karnı tok fakat gözü açların sonu gelmeyeceğine göre karnı açların da doyması mümkün görünmüyor. Dünya ülkelerine bir bakın bir bölümü obezite ile savaşıyor, bir bölümüyse açlık savaşı veriyor. İnsanların adaletsiz yaşam biçimi iki tarafı da öldürüyor.

Çatalca’da da durumun özü budur. Tarım ve hayvancılığın bittiği köylerden iş bulmak umuduyla göç eden aileler. Çocuklarının daha iyi eğitim alması için, sağlık hizmetlerine yakınlık, merkezi yerlere ulaşımın köylere göre daha kolay olması, hatta köylerde şu makta olaylarının bitirilip yakacak probleminin bile insanların göçüne neden olduğunu söyleyebiliriz. Her ayağı birbiriyle bağlantılı toplumsal örüntüye, genel bir bakış açısıyla bakarak sorunları ve çözümleri tespit edebiliriz. Bu nedenle bu konuda yazacaklarım sayfalarca sürebilir…

İnsanların ihtiyaçlarına kulak verin, gerçekten ne demek istediklerini algınızı açık tutarak dinleyin. Amaç, halkın hak ettiği insanca yaşamı sağlamak için hizmet etmek ise, empatik iletişim birçok sorunun çözümünü de önünüze koyacaktır zaten. Çünkü beklenen hizmet, insanca yaşama yol açmanız…

Yazılarımda hep üzerinde durduğum “işin ehli insanlar” var ya yine konu buraya gelir. İşin ehli olmayan insanların yanlış yönetim politikaları, günlük çözümleri, yaşanan bu toplumsal değişim ve dönüşümleri ön göremeyip adaptasyonu sağlayamamalarıdır. Yaşanan krizleri görmezden gelmeleri ya da krizleri kendi açılarından kısa süreli fırsatlar gibi değerlendirmeleri toplumun en temel birimi ailenin çözülüp, dağılmasına neden olmuştur. Toplumsal iyileşmenin tek reçetesi doğru seçimlerle, doğru insanları (işin ehli olan), yönetimsel kabiliyeti yüksek kişileri devlet yönetime getirmektir. Yazımı da güzel bir şiir ile bitirmek istiyorum.

OY

Çocuklara bakıyorum

Uçan balonlara bayram yerlerine

Çocuklar umut çocuklar yaşam

Çocuklarla bir olup gülüyorum.

 

Coplara namlulara bakıyorum

Kelepçeler demir parmaklıklara

Kan lekelerine kentin alanlarında

Hep son hep tükeniş hep ölüm

 

Çocuklara oy veriyorum.

 Necati CUMALI

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa